Jonathan Marcus/ Savunma ve Diplomasi Muhabiri
Türkiye'nin Rus üretimi S-400 hava savunma sistemi satın almakla ilgilendiğine ve hatta bunun finansmanı için Moskova'dan kredi kullanabileceğine dair bir süredir ortalıkta haberler dolaşıyor.
Şimdilik bir anlaşmaya varılmış gibi görünmüyor.
Bir NATO ülkesinin önemli bir askeri ekipmanı Rusya'dan alması en hafif tabiriyle sıra dışı bir gelişme olacak.
Ve bunun gelişmiş bir hava savunma sistemi olduğu göz önüne alınırsa veri paylaşımı ve Türkiye'nin Rus sistemlerini NATO standardındaki hava savunma sistemlerine entegre etmesi gibi bir dizi başka tartışma da beraberinde geliyor.
Bu hikayenin diplomatik bir boyutunun olduğu da çok açık.
Kasım 2015'te Türkiye'nin hava sahasını ihlal ettiği gerekçesiyle bir Rus jetini düşürmesinin ardından iki ülke ilişkileri de tarihinin en kötü dönemlerinden birine girdi.
Şimdi ise iki ülke Suriye'de önümüzdeki döneme ilişkin daha yakın bir anlayışa sahip gibi görünüyor. Türkiye, sınırlarının güneyinde bir Kürt kuşağının oluşmasını istemiyor ve bunun için hava operasyonları düzenliyor.
Ancak Türkiye'nin vurdukları, aynı zamanda ABD'nin Suriye'deki müttefikleri. Türkiye'nin eylemleri Washington tarafından kınandı, bu da Türkiye ve Rusya arasındaki yakınlaşmanın artmasına yaradı.
Bununla birlikte, bu durum gerçekten Türkiye'nin Moskova'dan sınıfının en iyisi olan S-400 savunma sistemini alacağı anlamına geliyor mu?
Öncelikle, S-400 markası çok farklı özellikleri içinde barındırıyor ve Türkiye'ye satılması muhtemel versiyonun da Rusların kendi kullandıkları kadar gelişmiş olması beklenmiyor.
Peki Rusya gerçekten diğer NATO ülkelerinin savaş uçaklarının S-400 sistemine karşı tatbikat yapmasını ister mi?
Bir NATO üyesi olan Yunanistan, asıl alıcısı Kıbrıslı Rumlardan aldığı eski S-300 sistemini kullanıyor ve diğer ülkelerle birlikte İsrail jetleri Atina ile ortak askeri tatbikatlarda Yunan savunma sistemine karşı savaş oyunları gerçekleştirdi.
Türkiye de bunu deneyimleyen ülkelerden biri.
Türkiye'nin uzun menzilli bir hava savunma sistemine ihtiyacı olduğu bir gerçek. Eylül 2013'te Türkiye yeni bir hava savunma sistemi üretmek için Çin'le işbirliğine gitti.
Çin, bu ihalede hem Avrupalı EUROSAM hem de ortak teklif veren Raytheon ve Lockheed Martin'i geride bıraktı. Bu gelişme, NATO başkentlerinde endişe yarattı. Türkiye, Çin seçeneğinden vazgeçti ve yerine bir ABD-Avrupa Birliği'nden şirketlerin oluşturduğu bir konsorsiyum ile görüşmelere başladı.
Şimdi yeniden NATO dışı bir silah sisteminin satın alınması gündemde. Rus füzelerini satın almak, Türkiye için de bazı önemli sonuçları beraberinde getirir.
Ankara'nın NATO'dan uzaklaştığına dair görüşler güç kazandırır.
S-400, muhtemelen tek başına çalışan bir sistem olarak kurulacak ve bu da NATO ile yaşanan sürtüşmeyi daha da derinleştirecek.
NATO'nun birbirine entegre hava savunma sistemi bulunuyor. Hatta Türkiye'nin mevcut hava savunma sistemlerinin maliyetinin yarısının NATO tarafından karşılanmış olması da olasılık dahilinde.
Bu nedenle, Rusya'dan bu sistemin satın alınması Türkiye'nin de NATO ile ilişkilerini yeniden tanımlamak adına atacağı önemli bir adım olarak görülecek.
Maliyetini karşılama, özellikleri ve teknoloji transferi gibi karmaşık meseleler göz önüne alındığında, Rusya ile anlaşmanın olmaması ihtimali halen yüksek.