Gündem

TÜRKİYE'NİN MISIR'DAKİ OLAYLARA BAKIŞI ANKARA (A.A)

01 Şubat 2011 17:03

-TÜRKİYE'NİN MISIR'DAKİ OLAYLARA BAKIŞI ANKARA (A.A) - 01.02.2011 - Mısır'daki olaylar Ankara'da, Hüsnü Mübarek rejiminin ömrünü tamamlamasının bir göstergesi olarak değerlendiriliyor. Artık hiçbir ülkenin baskıcı bir rejimle yönetilemeyeceğine dikkati çeken kaynaklar, dünyada totalitarizmin tasfiye sürecinde, sıranın Ortadoğu'ya geldiği tespitinde bulunuyor. Mısır'daki olayları değerlendiren üst düzey kaynaklar, bu olayların Ankara için sürpriz olmadığını, çünkü olayların zamanlaması hakkında her ne kadar kesin bir kanı bulunmasa da Mısır halkında içten içe bir kaynama olduğunun gözlendiğini ve bunun zaman içinde "yüzeye çıkacağının" beklendiğini ifade ediyor. Mübarek rejiminin hem fiziksel, hem de siyasal olarak ömrünü tamamladığının gözlendiğini, bu nedenle olayların Ankara'yı şaşırtmadığını belirten kaynaklar, Ortadoğu'daki halkların, özellikle de gençlerin artık teknolojik imkanlardan yararlandıklarına, bunların da ufuklarını açtığına işaret ediyor. "Herkesin üzerinde birleştiği kanaat artık hiçbir ülkenin içine kapalı, baskıcı bir rejimle yönetilemeyeceği. Herhangi bir ülkeyi dünyada olup bitenlerden yalıtmak artık mümkün değil" diyen kaynaklar, halkların artık birbirlerini karşılaştırdıklarını, bunun sonucunda kendi rejimlerini sorguladıklarını belirtiyor. Sosyalist blokun çöküşünde de benzer bir olgunun yaşandığını, sosyalist ülkelerdeki halkların diğer halkların nasıl yaşadığının farkına vardığı için içinde bulundukları koşulları sorgulamaya başladığını hatırlatan kaynaklar, şimdi Ortadoğu'da da bunun gözlendiğine, insanların artık ulusal sınırlar içinde kendilerini hapsolmuş görmeyerek sınırların ötesine bakabildiklerine ve karşılaştırma yapabildiklerine dikkat çekiyor. Kaynaklar, Mısır'daki olayların Mübarek'in siyaset sahnesinden çekilmesiyle devam edeceği, sonrasında da bir geçiş sürecinin yaşanacağı öngörüsünde bulunarak, geçiş sürecinin mümkün mertebe kontrol altında yürütülmesinin önemine işaret ediyor. Mübarek gitse de bunun sürecin duracağı anlamına gelmeyeceği görüşünü dile getiren aynı kaynaklar, demokratik seçimlerin hemen yapılması ve alternatifler ortaya çıkabilmesi durumunda kalıcı bir istikrar sağlanabileceğini, ancak yeni her yönetimin meşruiyetini mutlaka halktan alması gerektiğini vurguluyor. Mısır'daki bu olayların bölgeye mutlaka yansıyacağı, demokratik seçimler yapılması durumunda da bunun 350 milyonluk Arap dünyasına çok kuvvetli şekilde yansıyacağı tespitinde bulunan kaynaklar, Mısır'ın 83 milyon nüfusu ile Arap siyaseti için model olmuş önemli ülkelerden biri olduğunu, Mısır'da geçmişte yaşanan benzer siyasi hareketlerin de bütün Ortadoğu'yu etkilediğini anımsatıyor.  Kendisine has farklı bir yapısı bulunan Suudi Arabistan hariç bütün Arap dünyasının Mısır'da olup bitenlerden doğrudan etkileneceği, olayların nerede duracağı konusunda tahminde bulunmak için ise zamanın henüz erken olduğu belirtiliyor. Müslüman Kardeşler'in yeni düzende mutlaka bir rol oynayacağı tahmin edilirken, önemli olanın, bu rolü hangi anayasal ve siyasal zeminde olacağına dikkat çekiliyor. Müslüman Kardeşler'in de eskisine benzer bir rejim kurması durumunda halkın desteğini alamayacağına işaret eden kaynaklar, şu yorumu yapıyor: "Bu rejimlerin ayakta kalmasının temel motifi korku idi. Ama insanlar bir kez korkularını aştıkları zaman, korkularla kuşatılmış bir hayat yaşamak istemiyorlar ve taleplerini de açığa vurmaktan artık korkmuyorlar. Artık ülkeler bir duvar arkasına insanlarını saklayamıyorlar, insanlar tüm dünyada olup biteni izliyorlar ve nerede daha iyi bir hayat varsa onu kendileri için talep ediyorlar. Bunu bastırmanın yolu kalmadı, tarihin akışı bu yönde. Dünyada totalitarizmin tasfiye sürecinde sıra Ortadoğu'ya geldi." Türkiye'nin Mısır'daki olaylarla ilgili olarak neden açık konuşmadığının sorgulandığını, ancak bunun yanlış bir sorgulama olduğunu söyleyen aynı kaynaklar, "Konuşmak önemli değil, bazen ülkeler konuşmayarak da mesajlarını verebilirler. Türkiye'nin verdiği mesaj da zaten bizzat kendisi. Hiç konuşmamasına rağmen, bölgede, sokakta, dünyada en çok konuşulan ülke Türkiye. Halkların beklentisinde Türkiye bir model" görüşünü aktarıyor. -TUNUS'A HEYET GİDECEK- Bu arada, Mısır'daki olayları yakından takip eden Ankara, Tunus'a da heyet göndermeye hazırlanıyor. Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Büyükelçi Halit Çevik, bu hafta içinde bir heyetle Tunus'a giderek temaslarda bulunacak. Çevik başkanlığındaki heyet, hükümet, siyasi partiler ve her kesimle temas ederek, "ülkenin fotoğrafını" çekmeye çalışacak. Diplomatik kaynaklar, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Mısır ziyaretinin resmen ertelenmediğine, ancak gerçekleşmesinin ise bu koşullar altında zor olduğuna dikkati çekiyor. -İSRAİL'İN DURUMU- Tunus ve ardından Mısır'da yaşanmakta olanların İsrail'i "ürküttüğüne" dikkati çeken kaynaklar, aslında İsrail'in korkularının yersiz olduğunu, uzun vadede İsrail'in kendisi için kalıcı güvenlik ve istikrarın ancak barışla mümkün olabileceğini bilmesi gerektiğini ifade ediyor. İsrail'in bütün bu olaylara "sadece kendi dar güvenlik çıkarlarından" bakmasının doğru bulmayan kaynaklar, "İsrail güvenlik içinde yaşayacak diye bölge halklarının otoriter rejimler altında yaşamaya mahkum edilemeyeceği, bu ülkelerin de demokrasiye geçebilecekleri ve o ülkelerle barış içinde yaşamanın da İsrail'in sorumluluğu olduğu, İsrail'in bekasının tek güvencesinin ise barış olduğu" yorumunda bulunuyor. -TAHLİYE İÇİN MISIR'A BİR UÇAK DAHA GÖNDERİLECEK Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanı Mehmet Ersoy, yaptığı yazılı açıklamada, Dışişleri Bakanlığı, Türk Hava Yolları Genel Müdürlüğü koordinasyonu ile Mısır'a, 289 yolcu kapasiteli bir uçağın daha gönderileceğini ve uçağın önce Şarm El Şeyh ardından da Hurgada şehirlerindeki vatandaşları alarak Türkiye'ye döneceğini kaydetti.  Başkanlık tahliye amacıyla şu ana kadar 7 uçak göndermişti.