Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçen yılki Latin Amerika ziyaretinin ardından yine bölgede. Güney Amerika gezisine dün Şili'den başlayan Erdoğan, 2-3 Şubat'ta Peru ve 3-4 Şubat'ta Ekvador'da resmi temaslarda bulunacak.
Erdoğan'ın ziyaretiyle birlikte Peru ve Ekvador'a ilk kez, Şili'ye ise 1995 yılında Süleyman Demirel'in yaptığı ziyaretin ardından ikinci kez bir Türkiye Cumhurbaşkanı gitmiş oluyor.
Cumhurbaşkanlığı'ndan yapılan açıklamada, Erdoğan’ın geçen yıldan beri bölgeyi ikinci kez ziyaret etmesinin, "Latin Amerika ülkelerine atfedilen önemin somut bir göstergesi olduğu" vurgulandı. Erdoğan, geçen yıl 10-13 Şubat tarihlerinde bölgeye Küba, Kolombiya ve Meksika'yı kapsayan bir ziyaret gerçekleştirmişti.
Ekonomi ön planda
Erdoğan'ın Latin Amerika gezisi, Türkiye'nin geleneksel nüfuz alanının dışına yayılma çabası olarak görülüyor. Beraberinde iş dünyasından kalabalık bir heyetle bölgeye giden Erdoğan'ın ziyaretinde resmi siyasi temasların yanı sıra ekonomik ilişkiler de ön planda olacak.
Uzmanlar, Türkiye'nin Osmanlı İmparatorluğu sınırları içindeki Ortadoğu ve Balkanlar'daki geleneksel nüfuz alanlarının dışına çıkarak partnerlerini çeşitlendirmeye çalıştığı değerlendirmesinde bulunuyor.
Türkiye'nin önemli ticari ortaklarından Irak ve Suriye'deki çatışma ortamı ve Rusya ile yaşanan diplomatik krizin yeni partner arayışını hızlandırdığı görülüyor.
Toplam ihracattaki pay çok düşük
Resmi rakamlara göre Latin Amerika ile ticaret hacmi, 2000 yılındaki 1 milyar dolardan 2014 yılında 10 milyar dolara yaklaşmasına rağmen Türkiye'nin toplam dış ticaretinde oldukça küçük bir pay sahibi.
Resmi verilere göre Orta ve Güney Amerika ile Karayipler, Türkiye'nin 2014 yılı toplam ihracatında sadece yüzde 1,8'lik pay tutuyor. Türkiye'den en fazla ihracat yapılan Latin Amerika ülkesi 2014'teMeksika oldu. Ancak toplam ihracatta Meksika, 44'üncü sırada yer aldı.
‘Uzun vadeli stratejinin bir parçası‘
ABD merkezli düşünce kuruluşu Atlantik Konseyi'nden Aaron Stein, “Bu ziyaret, Türkiye'nin Latin Amerika'daki varlığını genişletmeye yönelik uzun vadeli stratejisinin bir parçası. Bunun arkasında hem Türkiye'nin nüfuzunu küresel olarak artırma hem de yeni potansiyel ticari partnerlere ulaşma hedefi yatıyor” değerlendirmesinde bulundu.
AFP haber ajansında yayımlanan haber-analizde, Türkiye'nin Latin Amerika açılımıyla "ABD, AB ve Rusya ile ilişkilerin pürüzlü yollardan geçtiği bir dönemde yeni bölgelerde yeni ittifaklar kurmak ister göründüğü" değerlendirmesine yer veriliyor.
"Çok yönlü dış politika"
Atlantik Konseyi'nden Aaron Stein, Türkiye'nin bağlantılarını çeşitlendirmek istediğine vurgu yaparak “Bu, ABD ve AB üyesi ülkelerle ittifakından bağımsız olarak Türkiye'nin bir dizi aktörle ilişkilerini derinleştirme yönündeki kapsamlı stratejisinin bir parçası. 2000'lerin ortasında yürürlüğe konulan dış politika eğiliminin bir devamı” diye konuştu.
Bu bağlamda Türkiye'nin son yıllarda Afrika'da geliştirdiği bağlantılara ve Erdoğan'ın Afrika ülkelerine düzenlediği ziyaretlere de dikkat çekildi .
Uzmanlar, eski dışişleri bakanı olan Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun, Türkiye'nin sadece bölgesel değil küresel anlamda da kilit rol oynamasını hedef alan çok yönlü dış politikanın mimarı olarak görüldüğüne dikkat çekiyor.
"Dünyaya dizi ihraç edip Türk dizisi izliyorlar"
Haber-analizde Latin Amerika ülkelerinde Türk dizilerine gösterilen yoğun ilginin, Türkiye'nin artan ‘yumuşak gücü'nün işareti olduğu belirtiliyor ve kendi dizileriyle ünlü olan kıta ülkelerinden televizyon kanallarının Türkiye'den dizi ithal ettiğine dikkat çekiliyor.