03 Nisan 2017 12:42
Mahmut Hamsici
Türkiye'nin tarihinde referandum sandığı bugüne kadar altı kez kuruldu. İlk olarak 1961 anayasası, ardından da 1982 anayasası halkoyuna sunuldu. 1987 yılında, dönemin yasaklı siyasetçilerinin politik hayata dönüp dönmemeleri konusu halka soruldu. 1988'dehalka sorulan ise yerel seçimlerin bir yıl erkene alınıp alınmamasıydı. 2007'de sandık bu kezcumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi başta olmak üzere bazı anayasa değişiklikleri için kuruldu. 2010'da ise kapsamlı bir anayasa değişikliği referandumu yapıldı. Bu yazı dizisinde Türkiye'nin bugüne kadarki en önemli referandumları olan 1961, 1982 ve 2010 referandumlarının tarihini aktarıyoruz.
Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu bir grup subay, 27 Mayıs 1960'da bir darbeyle yönetime el koyup, 10 yıllık Demokrat Parti (DP) iktidarına son verdi.
Yasama ve yürütme yetkileri bu subaylardan oluşan Milli Birlik Komitesi'ne (MBK) aktarıldı.
Yönetimi ele geçiren subaylar, 27 Mayıs günü İzmir'de izinde bulunan Orgeneral Cemal Gürsel'i Ankara'ya getirdi ve kendisine birçok yetki vererek ülkenin başına geçmesini sağladı.
Gürsel aynı günün ilerleyen saatlerinde, bir grup anayasa hukukçusunu yanına çağırarak yeni bir anayasa hazırlanması için ilk adımı attı.
İlerleyen aylarda bir ayağı MBK bir ayağı Temsilciler Meclisi olan Kurucu Meclis kuruldu.
Kısa süre sonra Kurucu Meclis'e bağlı olarak kurulan Anayasa Karma Komitesi yeni anayasa hazırlama çalışmalarına başladı.
Komitede hem askerler hem de Emin Paksüt, Muammer Aksoy, Turan Güneş, Tarık Zafer Tunaya, Coşkun Kırca, Mümtaz Soysal, Hıfzı Veldet Velidedeoğlu gibi anayasa hukukçuları vardı.
Haftalar içinde hazırlanan anayasanın halk oyuna sunulmasına karar verildi.
Referandum kampanyası DP'nin kapatılmış olduğu ve Yassıada'da DP dönemi iktidar yetkililerinin yargılandığı bir süreçte gerçekleştirildi.
1961'de, Çetin Emeç'in babası, eski Demokrat Parti milletvekillerinden Selim Ragıp Emeç'in sahibi olduğu Son Posta gazetesinin istihbarat şefi olan deneyimli gazeteci Orhan Erinç, referandum seçim atmosferini şöyle anlatıyor:
"Fazla canlı bir atmosfer olmadığını söylemek mümkün. O dönem muhalefet partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) daha etkin bir siyasal çalışma yürütmekteydi. Türkiye'nin ilk defa çok partili dönemden demokrasiye geçişi gibi algılandığı için muhalefet cephesi coşkuluydu ama Demokrat Parti'yi tutanlar da kendilerine yöneltilen suçlama nedeniyle buruk bir yaklaşım sergiliyorlardı".
Kampanya döneminde Milli Birlik Komitesi üyeleri, Cemal Gürsel halkı "Evet" oyuna davet ediyor, CHP aktif kampanya yürütüyordu.
Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi (CKMP) ve Yeni Türkiye Partisi (YTP) dışında, Orgeneral Ragıp Gümüşpala liderliğinde kurulan Adalet Partisi (AP) "Evet" oyundan yana olduğunu açıklamıştı.
AP yönetiminin bu tavrı, partinin kapatılmasını önlemek için düşünülüyordu.
Gürsel bir konuşmasında AP'yi 'küçük hesaplar peşinde olmakla' suçladı.
Hazırlanan anayasa 9 Temmuz 1961'de halkoyuna sunuldu.
Bu anayasa, MBK üyeleri ve dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel tarafından "2. Cumhuriyet'in anayasası" olarak adlandırıldı. Gürsel, bir röportajında "Bu abdest bu memlekete 50 sene namaz kıldırabilir" ifadesini kullanmıştı.
9 Temmuz'a gelindiğinde gazeteler "2. Cumhuriyet anayasası"nın halkoyuna sunulduğunu duyuruyor, halkı sandığa çağırıyordu.
Katılım oranının % 81 olduğu referandumun sandıkları açıldığında "Hayır" oyları tahmin edilenden çok daha yüksek çıktı.
Sonuçlara göre halkın yüzde 61.7'si anayasaya "Evet", yüzde 38.3'ü ise "Hayır" oyu vermişti.
Ortada etkili bir hayır kampanyası olmamasına rağmen ortaya çıkan bu sonuç şaşırtıcı bulunmuştu.
Birçok siyasi analiste göre "Hayır" oyu verenler, DP'nin sürecin dışında tutulması ve Yassıada yargılanmalarına tepki olarak bu tercihi yapmıştı.
Hem il hem de ilçeler bazında bakıldığında "Hayır" oylarının en yüksek olduğu bölge Ege Bölgesi oldu.
Hayır oyu veren kentler ve bu kentlerdeki yüzdeler şunlardı:
Kütahya: Hayır % 58.2 / Evet % 41.8
Samsun: Hayır % 57 / Evet % 43
Manisa: Hayır % 56.1 / Evet % 43.9
Aydın: Hayır % 56 / Evet % 44
Bolu: Hayır % 55.1 / Evet % 44.9
Zonguldak: Hayır % 53.1 / Evet % 46.9
Bursa: Hayır % 52.9 / Evet % 47.1
Sakarya: Hayır % 52.8 / Evet % 47.2
Çorum: Hayır % 52.2 / Evet % 47.8
Denizli: Hayır % 51.1 / Evet % 48.9
İzmir: Hayır % 50.02 / Evet % 49.8
Bu kentlerin dışında Muğla'da sonuçlar neredeyse başa baş çıktı: Evet % 50.8 / Hayır % 49.2.
Benzer bir durum Kahramanmaraş'ta da yaşandı: Evet % 51.2 / Hayır % 48.8.
İçel, Çanakkale, Balıkesir ve Antalya hayır oylarının ortalamanın en fazla üstünde çıktığı kentlerdendi. İçel'de Evet % 53.8 / Hayır % 46.2, Çanakkale'de Evet % 52.2 / Hayır % 47.8; Balıkesir'de Evet % 52.7 / Hayır % 47.3, Antalya'da Evet % 51.3 / Hayır % 48.7 oldu.
Evet oylarının en yüksek çıktığı kentler ise Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da Kürtlerin yoğun yaşadığı kentler oldu.
1954 yılında DP muhalifi Osman Bölükbaşı'yı ikinci kez milletvekili seçtiği için Menderes hükümeti tarafında ilçeye dönüştürülen Kırşehir de, Evet oylarının yüksek çıktığı yerlerdendi.
Evet oylarının en yüksek çıktığı kentler şunlar oldu:
Mardin: Evet % 97.7 / Hayır % 2.3
Tunceli: Evet % 95.1 / Hayır % 4.9
Hakkari: Evet % 92.9 / Hayır % 7.1
Kars: Evet % 92.8 / Evet % 7.2
Kırşehir: Evet % 92.8 / Evet % 7.2
Siirt: Evet % 91.7 / Hayır % 8.3
Malatya: Evet % 88.7 / Hayır % 11.3
Ağrı: Evet % 82.9 / Hayır % 17.1
Van: Evet % 80.8 / Hayır % 19.2
Şanlıurfa: Evet % 80.2 / Hayır % 19.8
Bingöl: Evet % 79.6 / Hayır % 20.4
Bu kentlerin dışında Muş'ta Evet % 79.1, Hayır % 20.9; Diyarbakır'da Evet % 73.8, Hayır % 26.2 çıkmıştı.
Sonuçlar hem Evet hem de Hayır cephesi açısından sürpriz olarak değerlendiriliyordu.
Peki Hayır oylarının tahminlerin üstünde çıkmasının nedeni neydi?
Gazeteci Orhan Erinç ortaya çıkan bu sonucun Demokrat Parti'ye yaklaşımla bağlantılı olduğunu düşündüğünü söylüyor:
"Bence bunun nedeni, anayasa hazırlığında Yassıada'da yargılanmakta olan Demokrat Parti yetkilileri nedeniyle, anayasayı hazırlayan Temsilciler Meclisi'nde Demokrat Parti taraftarlarının bulunmaması idi. İkincisi ise anayasanın başlangıç bölümünde Demokrat Parti'yi suçlayan bir bölüm olmasıydı.
"O da şöyleydi: Anayasa ve hukuk dışı tutum ve davranışlarıyla meşruluğunu kaybetmiş bir iktidara karşı direnme hakkını kullanarak 27 Mayıs devrimini yapan Türk milleti. 1957 seçimlerinde yaklaşık 4,5 milyon oy vermiş seçmen vardı. Bu tanım nedeniyle Demokrat Partililerin dışlandığı bir referandum oldu.
"İkincisi seçimler de dahil 38 sayılı bir Tedbirler Kanunu vardı. Bu Tedbirler Kanunu'na göre Demokrat Parti'yi yermek de, 27 Mayıs devrimini övmek de yasaklanmıştı. O nedenle bir Demokrat Parti adayının 'Gözlerime bakın ne demek istediğimi anlarsınız' dediğini de hatırlıyorum".
Peki, kabul edilen yeni anayasa, bir önceki anayasa olan 1924 Anayasası'na kıyasla ne tür değişiklikler içeriyordu?
Öncelikle Türkiye Cumhuriyeti'nin tanımına "sosyal devlet" ibaresi eklenmişti.
TBMM ise iki meclisli bir yönetime geçiyordu.
1961 Anayasası'nın önde gelen değişiklikleri şunlar oldu:
Sosyal devlet kavramı eklendi
Güçler ayrılığı sağlandı
TBMM, Senato ve Millet Meclisi olmak üzere ikiye ayrıldı
Anayasa Mahkemesi kuruldu
'Siyasi partiler demokratik hayatın vazgeçilmezidirler' hükmü eklendi
İşçi ve memurlara sendika kurma hakkı ile grev hakkı verildi
Devlet Planlama Teşkilatı kuruldu
Üniversiteler ve TRT'ye özerklik verildi
Önceden izin almaksızın dernek kurma hakkı ve gösteri, protesto yapma hakkı güvence altına alındı
Referandumdan kısa süre sonra, Eylül ayında MBK üyelerinin çoğunluğunun oyuyla, Adnan Menderes, eski Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve eski Maliye Bakanı Hasan Polatkan idam edildi.
Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel ve İsmet İnönü'nün idamları engelleme çabaları başarısız olmuş, idamlar ancak 15'ten üçe indirilebilmişti.
Bir ay sonra, 15 Ekim 1961'de ise Türkiye genel seçime gitti. İsmet İnönü liderliğindeki CHP % 36.74, DP tabanına hitap eden, Ragıp Gümüşpala'nın liderliğindeki AP % 34.8, yine aynı tabana yönelen Osman Bölükbaşı liderliğindeki CKMP % 13.95, Ekrem Alican başkanlığındaki YTP % 13.72 oy aldı.
1965'e gelindiğinde ise Süleyman Demirel'in başkanı olduğu AP % 52,87 oranına ulaşacak, CHP'nin oyu % 28.75'e gerileyecekti.
1961 halkoyuyla kabul edilse de anayasa ile ilgili tartışmalar 1960'lar ve 1970'lerde bitmeyecekti.
Türkiye'de bir kesim bu anayasayı çoğulcu demokrasi, hukuk devleti, özgürlükler ile çalışanların hakları açısından çok ileri görürken bir kesimse darbeyle getirilmiş ve Türkiye'nin yapısına uygun olmayan bir anayasa olarak eleştiriyordu.
1961 sonrasındaki süreçte anayasaya yönelik eleştirilen ana merkezi AP olacaktı.
12 Mart 1971'deki muhtırayla gelen darbenin ardından 1961 Anayasası'nda bazı değişikliklere gidildi.
Bakanlar Kurulu'na Kanun Hükmünde Kararname çıkartma yetkisi verilmesi, TRT'nin özerkliğinin kaldırılması, üniversitelerin özerkliğinin azaltılması, memurlara sendika hakkının kaldırılması bu değişikliklerden bazılarıydı.
12 Eylül 1980 darbesi ardından ise Mili Güvenlik Konseyi 1961 Anayasası'nı tamamen yürürlükten kaldırdı.
Darbenin lideri Kenan Evren ilerleyen yıllarda 1961 Anayasasını şöyle yorumlayacaktı:
"O Anayasa bize bol geldi; içinde oynamaya başladık".
Anayasanın içinde 'oynanmasıyla' ortaya, referandumda büyük oranda bir evet oyuyla kabul edilecek olan 1982 Anayasası çıkacaktı.
© Tüm hakları saklıdır.