Ekonomi

Türkiye’nin dev firmaları, olağanüstü koşullara önlem dersinden sınıfta kaldı

Bosra İstanbul’da işlem gören pek çok şirketin olağanüstü durumlarda ortaya çıkabilecek risklere karşı hazırlıklı olmadığı ortaya çıktı

02 Haziran 2014 16:36

Borsa İstanbul’da işlem gören şirketlere yönelik bir kriz çalışması vahim sonuçlar ortaya koydu. Halka açık 128 şirketin değerlendirildiği araştırmada, şirketlerin doğal afetler, finansal -ekonomik krizler, yasal düzenlemeler ve iş durması ile olağanüstü durumlara bağlı risklere karşı hazırlıklı olmadığı ortaya çıktı. Araştırmanın sonuçlarına göre, yönetilmemiş risklerden doğan zarar, yönetilmiş risklere oranla 15 kat daha yüksek.

Dünya gazetesi muhabiri Uğur Yılmaz’ın haberine göre, içinde bankalar, holdingler, sigorta şirketleri ve dev üreticilerin bulunduğu halka açık 128 şirketin yalnızca 14’ünün bu durumlara karşı kriz planı bulunduğu, bu planlardan ise sadece 2 tanesinin güncel olduğu tespit edildi.

Ülke gündemi her hafta yeni bir olağanüstü durumla karşılaşmasına rağmen, 2011 yılında Treasury & Risk Dergisi tarafından finans dünyasının en etkili 100 ismi arasında gösterilen Candy Hoover Group CFO’su Mustafa Kılıç öncülüğünde bağımsız olarak gerçekleştirilen çalışmada şirketlere 18 soru yöneltildi. Şirketler birçok soruyu yanıtlayamazken gelen cevaplarda şirketlerin birincil ve ikinci afet önleme planları olmadığı, olağanüstü durumlarda faaliyetlerinin devamını sağlayacak hazırlıkları tamamlamadıkları görüldü. Çalışmanın eylül ayına kadar Borsa İstanbul’da işlem gören ilk 250 şirketi kapsayacak şekilde tamamlanması bekleniyor.

 

Maliyet 15 kat artıyor

 

Dünyada şirketlerin dayanıklılık endeksini anlamaya yönelik yürütülen benzer çalışmalardan örnek veren Kılıç, “Olağanüstü durumlara hazırlık oranı batıdan doğuya gidildikçe Japonya hariç hızla düşüyor. İçinde Türkiye’nin de bulunduğu Doğu Avrupa’da 750 şirketi kapsayan benzer çalışmadan çıkan sonuca göre 2000-2010 arasındaki 10 yıllık dönemde şirketlerin yüzde 35’inde ekonomik ve finansal krizlere, doğal afetlere, olağanüstü durumlara bağlı kalıcı hasar tespit edildi. Bu zararlar ancak iki seneden fazla süren geri kazanımlarla telafi edilebiliyor. Küçük şirketlerin ise yüzde 75’inin varlığını sürdüremediği görüldü” dedi. Sermaye Piyasası Kurulu, (SPK) Borsa İstanbul gibi finans dünyasına yön veren kurumların risk yönetimi konusunda öncü ve zorlayıcı olması gerektiğinin altını çizen Kılıç, “Yönetilmemiş risklerden doğan zarar yönetilen risklere oranla yaklaşık 15 kat daha yüksek, bu nedenle dünyada risk yönetimi bu kadar popüler. Bizde ise risk denince sigorta anlaşılıyor ancak bu kapsamdaki pek çok risk sigortalanabilir değil. Sigortalansa bile maliyeti çok yüksek olabiliyor. Yasa yapıcıların öncülüğünde şirketlerin etkin bir risk yönetimi hazırlığı yapması gerekiyor” diye konuştu.

 

Güçlü nakit akışı kurtarmıyor

 

Borsa İstanbul’da işlem gören 270 şirket ile doğrudan iletişime geçtiklerini ve bunların 130’undan isimleri gizli kalmak kaydıyla dönüş aldıklarını söyleyen Kılıç, “İyi nakit akışı, bilinir bir marka ve değeri yüksek varlıklar olağanüstü durumlarda her zaman kurtarıcı olmuyor çünkü çok hızlı zarar görebiliyorlar. Böyle bir durumda ne yapacaksınız, işiniz nasıl devam edecek, eylem planınız nasıl olacak, çalışanlarınızla, tedarikçi ve müşterinizle nerede ve nasıl buluşacaksınız gibi sorular içeren, Japon Yatırım Bankası’nın yürüttüğü benzer çalışmada Tokyo Borsası’nda işlem gören 500 şirketin tamamının hazır olduğu görüldü. Bizde ise neredeyse hiçbir şirket hazır olmadığı gibi durumun vahametinin de farkında değil” dedi. Sözlerine devam eden Kılıç, “Günümüzde artık izole riskler yok. Bütün riskler iç içe geçmiş durumda. Sadece deprem bile 3 ay içerisinde ardı ardına 16 riski tetikliyor” diye konuştu.

 

KOBİ’ler için tehlike büyük

 

Çok sayıda hissedarı olan büyük şirketlerde dayanıklılığın önemini vurgulayan Kılıç, KOBİ’lerde ise durumun daha kötü olduğunu kaydetti. Kılıç, “Çalışanlarınız, tedarikçileriniz, müşterileriniz gibi bağlı olduğunuz mikro ekonomiler var. Dayanıklılık araştırmalarında özellikle küçük ve orta boylu işletmelerin çok kırılgan olduğunu gördük. KOBİ’ler için olağanüstü bir durum olmasına bile gerek yok. O kadar hassaslar ki en ufak bir dalgalanmada ciddi zarar görüyorlar. Günümüzde büyük şirketler bu çalışmayı yapmalarının zor ve pahalı olduğu gördüğü için Avrupa ve ABD’de binlerce risk yönetim şirketi ortaya çıktı. KOBİ’lerin bu tarz risklere karşı tek başına hazırlık yapma şansı yok çünkü yoğun uzmanlık gerekiyor. Bu nedenle en azından hayati risklere karşı risk yönetim şirketleri ile işbirliği yapmalılar” dedi. Türkiye’de yürüttüğü çalışmayı eylül ayında Paris’te sunacak olan Mustafa Kılıç, sohbeti dünyanın en güçlü yatırımcılarından Warren Buffet’in deyişini örnek göstererek tamamladı: "En büyük risk ne yaptığınızı bilmemektir."

 

Bizdeki risk yöneticileri devşirme

 

Finans piyasalarının 2008 krizinden ders aldığını risk yönetimi konusunda son 10 yılda yeni teknikler geliştirildiğini söyleyen Mustafa Kılıç, ABD’den örnek vererek; “2008 finans krizi sonrasında MIT, Harvard gibi büyük üniversiteler finansal enstrümanların yönetilmesi ile ilgili müfredatlarını değiştirdi. ‘Bugüne kadar bildiklerimiz tamam ama bizi bu krizden koruyamadı’ dediler. Bizim üniversitelerimiz ise risk yönetimi diye bir dal yok. Bizde risk yöneticileri devşirme yetişiyor. Çok ciddi bir uzman açığı var. Kendimiz yetiştiremediğimiz için de bu insanların iş hayatındaki akışın içine girmesi çok zor oluyor” dedi.

 

Borsa İstanbul’un planı hazır

 

Borsa İstanbul, geçtiğimiz aylarda yeni bir yedek veri merkezi kurduğunu açıklamıştı. Kurumun İstinye’deki binasının yanına kurulan merkezin haziran ayı itibariyle faaliyete geçmesi bekleniyor. Borsa İstanbul Başkanı İbrahim Turhan, İstanbul’da ayrıca bir ikiz merkez kuracaklarını, bu projeye de 2015’te başlamayı planladıklarını bildirmişti. Borsanın “Olağanüstü Durum Merkezi” ise Ankara’da bulunuyor.

 

Şirket yöneticileri kendi aralarında organize olmaya başladı

 

Çalışmayı uluslararası bir konferansta paylaşan Mustafa Kılıç, özellikle halka şirket yöneticilerinin konuya büyük ilgi gösterdiğini bildirdi. Türkiye’de bu konuda organize bilgi birikimi olmadığının altını çizen Kılıç, “Bir veri havuz oluşturulması gerekiyor. Risk yönetimi ile ilgili kurumlar var ama gördük ki derneklerin veya şirketlerin olması çok fazla bir işe yaramıyor. Toplanan bilgiler know–how oluşturacak şekilde kullanabileceğimiz bir formatta ne yazık ki değil” dedi. Gönüllü birlikler kurmaya başladıklarının kaydeden Kılıç, “Çalışmayı gören yöneticiler şirketlerini nasıl hazırlamaları gerektiğine dair bilgi alışverişi yapmak maksadıyla bir toplantı gerçekleştirmek istediler. Yakın zamanda 20’den fazla üst düzey şirketin yöneticisi ile bir araya geleceğiz” diye konuştu.