Gündem

Türkiye'nin canlı bomba listesindeki IŞİD'li Savaş Yıldız YPG'nin elinde mi?

Savaş Yıldız olduğu öne sürülen kişi, Adana ve Mersin'de HDP'ye yönelik saldırılarını MİT yardımıyla yaptığını iddia etti

23 Mart 2016 17:33

Polis ve istihbarat tarafından IŞİD adına canlı bomba eylemi yapacağı şüphesiyle aranan 3 kişiden biri olan Savaş Yıldız’ın Suriye’de YPG’nin elinde olduğu öne sürüldü. Yıldız’ın ismi 7 Haziran seçimlerinden önce Adana ve Mersin’deki HDP binalarına düzenlenen bombalı saldırılarda geçmişti. Yıldız’ın ismi, 19 Mart’ta İstanbul’daki İstiklal Caddesi’nde düzenlenen canlı bomba saldırısının faili olarak da geçmiş ancak sonrasında saldırıyı Mehmet Öztürk’ün düzenlediği anlaşılmıştı. 

Özgür Gündem’in ANHA’dan aktardığı habere göre, Savaş Yıldız olduğu öne sürülen kişi, Suriye’nin Tel Abyad (Kürtçe adı Gîre Spî / T24) kentine IŞİD’in düzenlediği saldırıda, YPG tarafından yakalandı. Yıldız olduğu öne sürülen kişi, Adana ve Mersin’deki bombalı saldırıları, Milli İstihbarat Teşkilatı mensubu olduğunu iddia eden bir kişinin getirdiği bomba ve krokiler yardımıyla düzenlediğini söyledi. 

Özgür Gündem’in haberi şöyle:

İstiklal’deki katliamdan sonra basının üstüne gitmesi sonrası devletin canlı bomba olarak aradığını söylediği DAİŞ’li Savaş Yıldız’ın Girê Spî’deki sivil katliamı sırasında YPG tarafından yakalandığı ortaya çıktı. HDP’nin Adana ve Mersin’deki binalarına bombalı saldırılar düzenlendiğinde adı deşifre olduğu halde AKP hükümetinin gözaltına almadığı Savaş Yıldız, MİT ile hangi kirli işleri organize ettiklerini anlattı.

Savaş Yıldız’ı iki defa gözaltından bıraktırdığı kaydedilen MİT’in organize ettiği kanlı olaylar, Girê Spî’de 27 Şubat 2016’da yaşandı. YPG-HSD’nin Türkiye’den sızan grubun saldırısını kırdıktan sonra arama tarama faaliyetlerinde esir alınan çetecilerden birinin Savaş Yıldız olduğu ortaya çıktı. Savaş Yıldız, ANHA’ya kirli ilişkilerini anlattı.

Savaş Yıldız, Şubat 2016’da saldırdıkları Girê Spî’de saklanırken 2 Mart’ta YPG ve HSD savaşçıları tarafından Eyn Arûs Köyü’nde sağ yakalanmış. Savaş Yıldız’ın (Kod adı Abdulaziz El Turkî ev Cihad) Adana / Yüreğir nüfusuna kayıtlı olsa da aslen Wanlı bir Kürt olduğu belirlendi. Halen birçok akrabası Wan’da ikamet eden Savaş Yıldız, DAİŞ ilk ortaya çıktığından itibaren sempati duymaya başlamış ve MİT aracılığıyla yaklaşık 2,5 yıl önce DAİŞ’e katılmış.

Savaş Yıldız, 2007 yılında hem Ankara’da hem de İstanbul’da iki defa gözaltına alınmış Ancak her iki defasında da MİT tarafından serbest bıraktırılmış. Savaş Yıldız, Ankara, Antep, Adana, Kilis, İzmir hattında yaptıklarını anlatırken, Antep’i örgüt için kilit önemde olduğunu kaydetti.

 

HDP krokilerini Efe getirdi

 

Savaş Yıldız, sürekli olarak Suriye’ye giriş yapan ve şuan Türkiye’de olan MİT ajanı ve DAİŞ sorumlularından ‘Efe’ adlı kişiyle 7 Haziran seçimleri öncesinde Grê Spî’de görüştüklerini, Efe adlı MİT ajanının kendisine ‘HDP’ye yönelik ses getirecek eylemler yapılması gerektiğini’ söylediğini kaydetti.  Savaş Yıldız, keşif için 1 Mayıs İşçi Bayramı’nda düzenlenen mitinge katıldığını söyledi: “HDP’ye yönelik saldırı yapılacağı kararlaştırılınca, Ebu Musab ve Ebu Bekir adlı MİT ajanları ve DAİŞ üyelerinin karşılıklı konuşmaları ardından ben sınırdan çok rahat bir şekilde geçerek, Türkiye’ye giriş yaptım. Türkiye’ye geçtikten sonra Efe ile birlikte bir eve geçtik. 1-2 gün sonra Efe, yanında HDP binalarına ait krokilerle geldi. Krokiler üzerinde çalıştıktan sonra da 2-2,5 kg kadar TNT getirdi. TNT’yi Antep’te aldıktan sonra Otogar’dan Adana otobüsüne bindik. Patlayıcı ile yakalanmamak için içinde patlayıcı olan poşeti otobüste oturduğum yerin 4-5 koltuk gerisine koydum. Adana’ya varınca saldırı hazırlığı yapabilecek bir ev kiraladım. Saldırıda kullanacağım patlayıcıları hazır hale getirdikten sonra Mersin’e geçtim. Mersin binasındaki HDP’lilere tatlı ve meşrubat götürdüm. Orada yöneticilerle, milletvekilleriyle de görüşme imkanım oldu. Ardından Adana’ya geçtim. Burada da HDP binasına gittim. HDP’liler ile sohbet ettik, çay falan içtik. Her iki yerde de yaptığım keşif ve tespitler sonucu açıklar olduğunu gördüm. Çiçekçiye giderek 2 buket çiçek aldım. Aldığım çiçeklere hediye süsü verdim, çiçeklerin saksılarına da bomba düzenekleri yerleştirip yola koyuldum. Adana HDP binasına girdim. O gün de HDP’nin Adana mitingi vardı. Burada bomba düzeneği yerleştirdiğim çiçeği çaycıya verdim ve terasa bırakmasını söyledim. Ancak çaycı çiçeği teras yerine alıp başkan odasına koydu. Mersin HDP il binasında da çiçeği terasa bırakılmak üzere teslim ettim.”

Ebu Bekir ve Ebu Musab aracılığıyla Girê Spî’ye geri dönen Savaş Yıldız, Girê Spî’den de Rakka, Tabka ve ardından Hama alanlarına geçmiş. Savaş Yıldız, Rakka’da kaldıkları süre içerisinde Konya Grubu’yla çalıştığını, grup sorumluları arasında “Mustafa Güneş (Ebu Hemza)” olduğunu aktardı. Yıldız, Rakka’da kaldığı süre içinde Özbek ve Soran’lardan oluşan DAİŞ grupları ile karşılaştıklarını söyledi.

 

Girê Spî’deki sivil katliamı

 

27-29 Şubat’ta DAİŞ Türkiye ve Rakka tarafından Girê Spî’ye sızdı. 50 kadar sivil katledildi. Elîn (11), Cudî (9), Rîm (17), Rûa (13), Ayşe (9), Faûr (2) ve 7 aylık ikiz bebekler Mihemed ve Ehmed katledilenler arasındaydı. YPG 291 DAİŞ’linin öldürüldüğünü, 6’sının sağ yakalandığını açıklamıştı. 43 HSD-YPG-Asayiş üyesi de hayatını kaybetmişti. TSK de kenti taramıştı.

Tabka’da üstlenen başında Şêx İbrahim (Ebu Hanzala) adlı kişinin olduğu DAİŞ’in Bingöllüler Grubu ile tanışan savaş Yıldız, AKP ve MİT’in DAİŞ’le birlikte planladığı 27 Şubat 2016’daaki Girê Spî saldırısına ilişkin de çarpıcı itiraflarda bulundu: “Bir süre sonra Rakka’ya doğru yola koyulduk. Rakka’da daha önce de gittiğim bir eve girdik. Burada bizim dışımızda onlarca çete üyesi daha toplanmıştı. Önümüze haritalar getirildi ve haritalar üzerinde Girê Spî işaret edilerek buraya saldırılacağı söylendi. DAİŞ sorumlusu bize, ‘Girê Spî’ye girecek ilk grup sizsiniz. Önemli olan sizin orayı bir süre elinizde tutmanız. Merak etmeyin, siz Girê Spî’ye girdikten sonra arkanızdan 700-1.000 kişilik bir grup daha gelecek’ dedi. Sorumlu konuşmasına şunları da ekledi; ‘Türkiye’de bir anlaşma oldu. Bu anlaşma dahilinde siz Girê Spî’ye girince size destek olarak Türkiye’den de sayıları 1.000 ile 4.000 arasında değişen muhacirler gelecek.’ Bu konuşmalardan sonra tüm DAİŞ üyeleri saldırı hazırlığı için alanlara dağıldılar. Benim de içinde yer aldığım Ebu Muhammed El Şami adlı DAİŞ sorumlusunun komutasındaki grubu, Girê Spî civarından olduğunu tahmin ettiğim biri kadın biri erkek iki Arap, bir araç ile alarak Girê Spî yakınlarında bir alana bıraktı. İçinde bulunduğum grup Eyn Arus’a konumlanmak üzere yola devam ettik. Ancak bizim grup daha Eyn Arus’a yetişmeden diğer gruplarımız saldırıları başlattı. Eyn Arus girişinde bir grup YPG’li bizi taramaya başladı. Kendimizi yere atıp sokaklara dağıldık. Uçaklar bir kaç yeri vurdu. Uçaklar vurmadan bir süre önce Türkiye tarafından da YPG noktalarına saldırı oldu. Artan uçak hareketliliği nedeniyle saldırılarılar durdu. Gruptan Dr. Abdul Kurdi ve Abdurrahman ile birlikte Türkiye’den destek de gelmeyeceğini görünce ihanete uğradığımızı anladık ve geri çekilmek istedik. Eyn Arus çıkışındaki mezarlık civarına doğru koştuk. Koşarken Abdurrahman kurşunların hedefi olup yaralanınca karşımıza çıkan ilk evin bahçesine girdik.”

2 gün boyunca bir evin mutfağında kaldığını, ev patlatılınca kaldığı enkazda çok şiddetli ağrılar yaşadığı ve çok susadığı için çevredekilere seslendiğini söyleyen Yıldız, YPG tarafından enkazdan çıkarıldıktan sonra ve hastaneye götürülüp tedavi edildiğini kaydetti.

 

Kritik merkezler: Antep, Konya ve İstanbul

 

Savaş Yıldız, Türkiye’de DAİŞ için merkez konumunda olan 3 ilin İstanbul, Konya ve Antep olduğunu kaydederek şu bilgileri verdi: “Dünyanın farklı ülkelerinden gelen cihatçılar, İstanbul’daki bağlantılar ve özellikle de cemaatlerle ilişkileniyorlar. Sonra kısa bir sürede Suriye’ye gönderiliyorlar. Konya, DAİŞ’in Anadolu’daki örgütlenmesini yürütüyor. Konya, dindar aile çocuklarını DAİŞ bağlantılı cemaatlere üye kişilerle ilişkilendirip bu çocukları kısa bir sürede Suriye’ye savaşmaya gönderecek düzeye getiriyor... DAİŞ için hayati olan bölge Antep’tir. Antep en az Rakka kadar önem arz ediyor DAİŞ için. Hem yurt içinden hem yurt dışından gelen cihatçılar Antep üzerinden Cerablus, Minbic gibi alanlara kanalize ediliyor.”

 

İzmir, İstanbul ve Sarı Murat Cemaati

 

Adana’da işlerinin kötü gitmesiyle birlikte borçlanmaya başladığını, bu nedenle Burhanettin Sarı aracılığıyla İzmir’e gittiğini ve 5-6 aylık bir süre İzmir’de kalıp inşaatlarda çalıştığını belirten Savaş Yıldız, bu dönemde eşinin dayısı Erol Şahin aracılığıyla da DAİŞ’in İzmir bağlantılarından olan “Sarı Murat” ile tanıştığını belirtti.  Yıldız, DAİŞ İzmir sorumlularından olan Sarı Murat’ın etrafındakilere “Sarı Murat Cemaati” dendiğini belirtirken, Erol Şahin ile Sarı Murat’ın derslerine katıldığını, bu cemaatin “cihat”a eleman gönderdiğini kaydetti. Eşinin dayısı Erol Şahin’in de Suriye’ye giderek 2-3 ay gibi bir süre orada kaldığını, onunla birlikte gidenlerden birinin de “Patnoslu Abdullah” olduğunu söyledi. “ideolojik eğitim, şeriat ve cihat eğitimi” veren çetenin İzmir karargahının da Buca’da olduğunu belirtti. Savaş Yıldız, DAIŞ’ın İstanbul bağlantısın da isi “Ekrem Hoca” adlı kişi olduğunun gittiğinin altını çizdi.

 

Özerk Antep Grubu: Fursa El Xîlafe

 

Cerablûs’tan geçtiği Tabka çalışmalarını da Savaş Yıldız şunları anlattı: “Tabka’da bir ev tutup yaşamaya başladık. Burada da Antepli Abdulmuhit ile tanıştık. Abdulmuhit de DAİŞ’in içindeki Antep grubundandır. Eğitimde sadece Antep cemaatinden olanlar bulunuyordu.” Siluk kasabasının YPG’nin eline geçmesi ile birlikte kendileri için daha güvenli alan olan Rakka içine doğru çekildiklerini söyleyen Savaş Yıldız, Antep grubunun DAİŞ’a bağlı, ancak özgün ve özerk bir yapıda olduğunu belirtmesi dikkat çekti. Antep Grubunun DAİŞ çatısı altında “Fursa El Xilafe Taburları” olarak örgütlendiğini, askeri ve şeriat eğitimlerinin de “Konstantiniye” adlı eğitim kampında verildiğini kaydeden Savaş Yıldız’ın verdiği bilgilere göre, kampın eğitmeni Abdulmuhit, Fursa El Hilafe Taburlarının emiri ise, Fudayi adlı bir çete. Kampta askeri eğitimleri Ebu Talha, spor derslerini ise Ebu Nur adlı çeteler veriyor.

 

Sınır geçiş anlaşması

 

Savaş Yıldız, Necip adlı kurye ile yaptığı görüşmeden sonra geçiş yapmış. Yıldız, Wolkswagen Transporter araç ile Adana-Antep hattından, Kilis’in Cerablus sınırındaki Elbeyli ilçesine geçtiğini söyledi: “Yine sabah namazı sonrası Kilis Elbeyli’den DAIŞ bağlantılı olan bir kaçakçı beni, eşimi, çocuklarımı, kaynanamı, baldızımı, kayınpederimi vd. aile üyelerini alarak Suriye’ye geçtik. Yani ailece DAIŞ’a katıldık. Sınırı geçerken hiç bir sorun yaşamadık, çok rahat geçtik.”

Sınır hattının DAIŞ ile Türk devleti arasındaki anlaşma gereğiî belli saatlerde boş bırakıldığına dikkat çeken Savaş Yıldız, kendisinin de, Türkiye ile DAIŞ arasındaki bu anlaşma dahilinde, sınır hattının boş bırakıldığı saatlerde bu güzergahtan defalarca Türkiye’ye giriş yaptığını söyledi.

 

Adana’da MİT örgütlüyor

 

O dönem emlak işleriyle uğraştığını kaydeden MİT-DAIŞ üyesi Savaş Yıldız, 4 aylık süreçte Selefi cemaatinden ve Adana’nın yerlilerinden olan, Afganistan’da savaşmış ìEyüp Hocaî adlı kişi ile tanıştığını söyledi: “Eyüp Hoca’nın cemaati ile tanıştıktan sonra devamlı olarak iletişim halinde oldum.î Burhanettin Sarı’nın birçok kez Suriye’ye gidip geldiğini ve kendi evlerinde kaldığını kaydeden Yıldız, kayınının birçok kez beraberinde Demirci Mehmetî, Necipî ve Münirî adlı kuryelerle evlerine geldiğini, 3 kuryenin de DAIŞ’e eleman gönderdiğini ve DAIŞ için taraftar topladığını vurguladı: “Yıldız; Münir bugün hala Adana Seyhan’a bağlı Kocaveli civarında yaşıyor. Necip ise, Adana Gürsel Paşa’da oturuyor.”

 

Adana-Antep-Ankara

 

Savaş Yıldız, DAİŞ’e katılmasına eşinin kardeşi Burhanettin Sarı’nın (Muqatîl) önayak olduğunu ve bu kişinin Suriye savaşının başından beri sürekli olarak DAİŞ, El Nusra ve diğer cihatçı gruplarla ilişkili olduğunu belirterek şöyle konuştu:

“Burhanettin Sarı sürekli olarak Suriye’ye girip çıkıyordu. Bunu da Ankara, Antep ve Adana’daki geniş çevresini kullanarak yapıyordu. Burhanettin Sarı (Muqatîl), Suriye’ye her gidip gelişinde bize oradaki savaşı anlatıyor, bu yönlü de propaganda yapıyordu. Burhanettin Sarı aracılığıyla Adana’daki Selefi gruplar ile tanıştım.”

 

Bingöl, Adıyaman, Urfa

 

Savaş Yıldız, DAİŞ’ın İstanbul, Konya ve Antep dışında ise en çok Bingöl, Adıyaman, Adana ve Urfa gibi illerde örgütlendiğini, bu illerde DAİŞ’in yoğun sempatizan ve taraftarı olduğunu belirtti. Bingöl ve Adıyaman’dan DAİŞ’e yoğun katılım olduğunu dile getiren DAİŞ üyesi Savaş Yıldız, DAİŞ içerisinde Antep, Konya, Bingöl grupları olduğunu ve bu grupların her birinin özgün bir şekilde çalıştığını ifade etti.