Gündem

Türkiye'nin AİHM savunmasında Şık ve Şener'e cinayet suçlaması!

Adalet Bakanlığı, Ahmet Şık ve Nedim Şener davasında AİHM'de yaptığı savunmada yakın dönemdeki cinayet ve suikastlara yer verdi

12 Temmuz 2014 12:15

Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) mahkûm olduğu gazeteci Ahmet Şık ve Nedim Şener davasına hükümet adına Adalet Bakanlığı tarafından gönderilen savunmada iki gazetecinin suçluluğunu ispat adına yakın dönemdeki önemli siyasi suikast ve cinayetlere yer verildiği ve bu cinayetlere ilişkin dava dosyalarından bazı belgelerin yer aldığı ortaya çıktı.

Adalet Bakanlığı, Şık ve Şener’in Ergenekon üyeliğinden yargılandıklarının altını çizerken, “Ergenekon soruşturmasının başlamasından kısa bir süre önce gerçekleşen olaylar” başlığı altında 2006’da Trabzon’da rahip Santoro’nun öldürülmesi, Cumhuriyet gazetesinin bahçesine 3 kez bomba atılması, Danıştay baskınında yüksek hâkim Mustafa Yücel Özbilgin’in öldürülmesi, 2007’de Hrant Dink’in öldürülmesi ve Malatya’da Zirve Kitabevi’nde 3 misyonerin katledilmesi olaylarına da yer verdi.

Hükümet bu olaylarla Şık ve Şener’in yargılandığı davanın ilgisi olduğu izlenimi uyandırmak için de Danıştay saldırganı Alpaslan Arslan’ın ifadesini, aralarında Yalçın Küçük, Doğu Perinçek ve Ferit İlsever’in de olduğu bazı Ergenekon sanıklarının fotoğraflarını, Kafes operasyonu eylem planını da AHİM’ye sundu.

 

‘Komplo’ açıklaması

 

Kemal Göktaş’ın Milliyet’teki haberine göre, Şık ve Şener’in tahliye edildiği 12 Mart 2012’den 16 gün sonrasını taşıyan ve dönemin Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kenan Özdemir’in imzasıyla hükümet adına AİHM’ye verilen savunmada Ergenekon davasının seyrine ilişkin uzun anlatımlara yer verildi. Şık’ın cezaevinden çıkarken yaptığı, “Bu komployu kuran hâkimler ve savcılar cezaevine girdikten sonra adalet yeniden sağlanacak” açıklaması da Ergenekon bağının bir kanıtı gibi sunuldu.

Şık’ın yazdığı Kitaptan ötürü tutuklanmadığı savunularak, “Başvurucu, Ergenekon olduğu iddia edilen örgütün talimatları çerçevesinde ve bir kitap yazma değil davanın işlevsiz kalması amacıyla bu projeyle kasten işbirliği yapmakla suçlanmıştır. Kendisine karşı bir kamu davası, Ergenekon örgütüne, onun talimatları doğrultusunda, kara propaganda araçlarını kullanarak amaçlarından birini gerçekleştirmek için kasten yardım ettiği gerekçesiyle açılmıştır” denildi.

 

‘Paralel yapı’ savunması

 

Savunmada, Şık’ın yazarken tutuklandığı, “İmamın Ordusu” ve eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’nın yazdığı “Haliçte Yaşayan Simonlar” kitaplarına ilişkin de şu değerlendirme yapıldı:

“Hükümet, yazarların Ergenekon olduğu iddia edilen suç örgütüne karşı yürütülen soruşturma-kovuşturmayı bir komplo olarak gördüklerini ve Fethullah Gülen sempatizanı polislerin, bu örgütün üyesi olduğu iddia edilen kişilere karşı komplo kurduklarını düşündüklerini hatırlatmak istemektedir. Böylece soruşturma ve tartışmalı dava burada bir komplo olarak tasvir edilmiştir.”

 

‘Ne ilgisi var?’

 

Şık’ın avukatlarının hükümetin savunmasına karşı verdikleri yanıtta ise şöyle denildi:

“Hükümet, Türkiye’de son yıllarda yaşanan birçok olayı, bu olaylarla ilgili, ilgisiz soruşturma ve davaları sanki başvurumuzun konusuymuş gibi sunmaktadır. Hükümetin bu yanıtını AİHM önüne getirilen başvurumuzun haklılığını gizlemek, başvurumuzu gereksiz biçimde genişletmek, içinden çıkılmaz bir hale dönüştürmek, böylece sonuçsuz bırakmak çabası olarak görüyoruz.”