Gündem

Türkiye'nin '24 şehit' psikolojisi

Psikolog Rüveyda Çelenk, Hakkari'de 24 askerin şehit düştüğü saldırıların ardından siyasetçilerin...

21 Ekim 2011 03:00

T24 - Psikolog Rüveyda Çelenk, Hakkari'de 24 askerin şehit düştüğü saldırıların ardından siyasetçilerin açıklamalarını ve toplumun tepkilerini değerlendirdi. BDP'nin "dağ" baskısından Kürtleri sağlıklı temsil edemediğini anlatan Çelenk, MHP'nin "OHAL" söylemiyle kitlesini yatıştırmaya çalıştığını, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün "intikam" çıkışını gerilemeye yönelik olarak yorumladı. Çelenk, "Toplum yas tutmazsa en ufak şeye öfkelenir" vurgusunu yaptı.



Psikolog Rüveyda Çelenk ve Ekopolitik Düşünce Kuruluşu Direktörü Tarık Çelenk, A Haber'de yayınlanan "Bi Sormak Lazım" programında  Selin Ongun'un sorularını yanıtladı.

Çelenk, karar vericilerin yas tutma sürecini Meclis’teki kavga gibi yaşamaları halinde gerçek olgulardan uzaklaşacağını, fantezi dünyasına gireceklerini ve bu durumda sağlıklı karar almalarının zorlaşacağını söyledi.


'MHP kitlesini OHAL söylemiyle yatıştırıyor'

“Gerileme, regresyon yaşıyorlar, fanteziler ön plana çıkıyor.  Bir asker savaş esnasında arkadaşı öldüğü zaman onun yasını tutmaz, milletvekillerinin de bu şekilde düşünmeleri daha doğru olabilir, sorun nasıl çözülebilir diye bakmalı. Bir toplumda büyük bir felaket yaşandığında toplumlar gerilemeye girerler. Bu gerileme esnasında homojenleşirler ne kadar farklı biri olursa içeride onu dışarı atmaya çalışırlar. BDP kendi grubu dışındakileri, CHP kendi grubu dışındakileri, AKP kendi grubu dışındakileri, MHP kendi grubu dışındakileri suçlamaya başlar. MHP’nin refleksi doğru, milliyetçi hassasiyeti olan kitleyi, Bahçeli OHAL diyerek, insanların acısını paylaşıyor, çünkü bunun reel politikte karşılığı yok, toplumsal fonksiyonunu görüyor kendi açısından. MHP, kitlesini duygusal anlamda OHAL söylemiyle yatıştırıyor”


'Cumhurbaşkanı'nın 'intikam' açıklaması gerilemeye yönelik'

Çelenk, Cumhurbaşakının söyleminin psikolojik regresyona örnek olduğuna işaret ederek “ Toplumda bir de ödipal bir baba mı olacak yoksa sevecen bir anne mi olacak, ikisine de ihtiyacımız var. Şefkat verecek anneye de ihtiyaç var, Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın büyük sorumluluğu var. Cumhurbaşkanı’nın söylemi gerilemeye dönük, çünkü bu dönemlerde ötekini insanlıktan çıkartma süreci başlar, öteki bize zarar vermiş biz de ona zarar vermek istiyoruz, onun insan olduğunu düşünürsek ona acı vermek bize de acı verir o nedenle onu insanlıktan çıkartıyoruz. Cumhurbaşkanının bu durumu regresyona işaret ediyor. “ dedi.


'BDP, 'dağ' baskısından Kürtleri sağlıklı temsil edemiyor'

Çelenk saldırısı sonrası hükümete ve PKK'ya "Savaşı durdurun" çağrısı yapan BDP'yle ilgili,  “Kendisini Kürt tarafının temsilcisi olarak görüyor, bunu ifade ederken, suçluluk psikolojisi içinde buluyor. Suçluluk duygusunun dengesinden, dağın baskısından sağlıklı temsil kabiliyeti sağlayamıyor. Hepimizde zaten bir sağ kalmışlık suçluluğu vardır. Şehitler orada ölmüş, biz burada hayatımıza devam ediyoruz. Bu da çok normal bir duygu. Bu sağ kalmışlığın yarattığı suçluluk duygusunun da başkalarını suçlamaya dönüştüğünü gözlemliyoruz.Mümkün olduğu kadar fantezilerden uzak durarak gerçeklikle yas tutmak gerek. Yas dediğimiz şey bir şeyin yitimidir. Duygusal bağ kurduğumuz şeyin yitimi. Önce öfkeye kapılma, sinirlilik, suçluluk, inkâr gibi. Kendi babasının cenazesine gitmeyen insanlar gibi.  Daha sonra biter. Ölüm yıldönümünde hatırlanır.  Bireysel yas toplumda da aynı şekilde izlenebilir. Toplumlar yaslarını tutmalılar, ağlamaksa ağlamak, üzülmekse üzülmek. Bu yas bir şekilde tutulmalı" dedi.


'Yas sağlıklı bir şekilde yaşanmalı'

Sağlıklı bir biçimde tutulamayan yasların öfke ve şiddet patlamalarına kaynaklık ettiğini vurgulayan Çelenk “ Bazı toplumlar bu yası tutamazlar. Ani ölümler, beklenmedik ölümlerde yas tutmak zorlaşır.  Bir insanın çocuk kaybı en acı ölümdür.  Şehit cenazelerinde biz yası doğru tutuyoruz. Kürt kökenli vatandaşlarımıza karşı taciz olmuyor.  Bu doğal ve sağlıklı bir süreç.  Güneydoğu’da dağda ölen çocukların aileleri kendi yaslarını tutamıyorlar. Hakkâri’de içinde cenaze olmayan mezarlıklar kurmuşlar, yas tutabilmek için.  Dağda ölenlerin yaslarını daha sağlıklı bir şekilde tutmaları sağlanmalı.  Yas sürecini olgunlukla yaşayamayan bir toplumun dağ serüveni söz konusu çünkü bir yandan.  Yas tutulmazsa,  Kürtler mesela, çocuklarını gömemediler, onlarla vedalaşamadılar, bunların yası tutulamadı, cenaze töreni inkâra engeldir, ölmüş çünkü insanlar destek olur, Kürtler yıllar önceki yaslarını tutamadılar. Yas tutamayan insan ufacık bir şeyde daha çok öfkelenir.  Bu yas tutmayı çok doğru şekilde evirmek gerek, burada liderlerin rolü çok önemli. Yaslar genelde aktarım figürleri üzerinden gerçekleşiyor. Şehit haberine ağlamayan biri haberlerden sonra izlediği dizide olan olaylara ağlayabiliyor.  Cenazeler yayınlarda verilmese bile, ölenlerin hepsi onurlu bir şekilde gömülmeli. Her ne olursa olsun yas sağlıklı bir şekilde yaşanmalı, çünkü geliştirici ve olgunlaştırıcı bir süreçtir.” dedi.