2017’nin ilk altı ayında yüzde 5 büyüyen Türkiye ekonomisi, üçüncü çeyrekte ise beklentileri aşarak yüzde 11,1’likbüyümeye imza attı. Böylelikle Türkiye, Çin ve Hindistan gibi devleri geride bırakarak üçüncü çeyrek itibariyle dünyanın en hızlı büyüyen ülkesi oldu.
Türkiye’nin bu büyümesinde geçen yıldan kalan 15 Temmuz darbe girişiminin yarattığı baz etkisi ve Kredi Garanti Fonu (KGF) kredilerinin katkısı büyük oldu. Büyüme oranlarını DW Türkçe’ye değerlendiren ekonomistler, Türkiye’nin 2017’nin tamamını yaklaşık yüzde 7 büyüme ile kapatacağını tahmin ediyor. Ancak uzmanlara göre, 2018’de kredilerin daralması ile birlikte büyüme oranı yüzde 5’in altına gerileyebilir.
Beklentileri aştı
Türkiye ekonomisi Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarını kapsayan üçüncü çeyrekte yüzde 11,1 büyüyerek önemli bir başarıya imza atmış oldu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre birinci çeyrekte yüzde 5.2, ikinci çeyrekte yüzde 5.1 büyüyen Türkiye’nin 2017’nin üç çeyreğinde ortalama büyüme oranı yüzde 7,4’e ulaşmış oldu. Türkiye en son 2011 yılının üçüncü çeyreğinde yüzde 11,6 büyümüştü. Dolayısıyla 2017’de çeyreklik dönemde yaşanan bu artış, son 6 yılın da en hızlı büyümesi oldu.
Türkiye geçen yıl aynı dönemde darbe girişiminin yarattığı olumsuz etki ile yaklaşık yüzde 1 küçülmüştü. Darbe girişiminden bir yıl sonraya denk gelen 2017’nin 3. çeyreğinde ise baz etkisinden kaynaklı olarak yüksek büyüme beklentisi artmıştı. Bu konuda gerek finans piyasalarında gerek ekonomi yönetiminde yüzde 10’a yakın bir büyüme yakalanabileceği belirtiliyordu. Ancak bu sabah açıklanan veriler, üçüncü çeyrek büyümesinin beklentilerin de üzerine çıktığını gösterdi.
Ekonomi yönetimi de büyüme oranlarının açıklanmasının ardından sıcağı sıcağına yapılan açıklamalarda, Türkiye’nin başarısına dikkat çekti. Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, katıldığı bir TV programında Türkiye’nin güçlü büyümesini sürdüreceğini ve yıl sonunda yüzde 6,5’lik büyümeyi yakalayacağını söyledi. Türkiye’nin sanayileşerek büyüdüğünü vurgulayan Şimşek, "3. çeyrekte dış talebin katkısı oldukça düştü, bir tek olumsuz bu görülebilir, bu da iç talebin güçlü olmasından kaynaklanıyor" görüşünü dile getirdi. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci ise sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, “Uluslararası kuruluşlar tahminlerini bir bir artıracak” dedi.
Çin ve Hindistan’ı geride bıraktı
Peki Çin ve Hindistan gibi dünyanın dev ekonomilerini geride bırakarak üçüncü çeyrekte en hızlı büyüyen ülke olan Türkiye, bu başarıyı nasıl yakaladı?
DW Türkçe'ye konuşan Odeabank Ekonomik Araştırma ve Stratejik Planlama Müdürü Şakir Turan, bu dönemde tüm alt harcama gruplarında hızlı büyüme kaydedildiğine, bununla birlikte Euro Bölgesi’ndeki talep artışının Türkiye’ye olumlu yansıdığına dikkat çekiyor. Sabit sermaye yatırım harcamaları içerisinde inşaat yatırımlarına ek olarak, makine ve teçhizat yatırımı harcamalarının da hızlı artış gösterdiğini kaydeden Şakir Turan, “Sektörel bazda bakıldığında tarımdan yüzde 0,4 ile sınırlı bir katkı görülürken sanayi, inşaat ve hizmetlerde sırasıyla 2.6, 1.4 ve 4.2 puanlık katkılar geldi. Öte yandan alt sektörler içerisinde sadece finans ve sigortacılıkta daralma yaşandı” diyor.
Bu veriler ışığında Türkiye’nin 2017’nin tamamında yüzde 6’yı aşan bir büyüme kaydedeceğini öngördüklerini ifade eden Turan, “Bununla birlikte, yurtiçi finansal koşullardaki sıkılık ve ekonomiyi destek tedbirlerinin azalan marjinal katkısı nedeniyle, son çeyrekte büyümenin bir miktar hız keseceğini öngörüyoruz” diye konuşuyor.
2017’de elde edilen bu başarıda hükümetin özel sektörünün sıcak para ihtiyacını karşılamaya dönük olarak başlattığı Kredi Garanti Fonu (KGF) uygulamasının etkisi büyük. Hazine’nin banka kredilerine verdiği teminat ile son 1,5 yılda 200 milyar TL’yi aşan kredi piyasaya sunuldu. Bu durum borç sıkıntısı yaşayan, iç talepteki zayıflama nedeniyle zor günler geçiren yüz binlerce KOBİ’nin ayakta kalmasını sağladı. Öte yandan Eylül 2017’de sona eren ve iç tüketime büyük canlılık getiren beyaz eşya ve mobilyadaki Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) indirimleri de ekonominin canlanmasında etkili oldu.
Ancak hükümet, önümüzdeki dönemde Türkiye’nin büyümedeki başarısını devam ettireceğini söylese de özellikle 2018’den itibaren büyüme oranlarının gerilemesi beklentisi hakim.
KGF etkisi belirleyici oldu
DW Türkçe’ye konuşan Bürümcekçi Araştırma ve Danışmanlık Kurucusu ekonomist Haluk Bürümcekçi, geçen yıl aynı dönemde 15 Temmuz darbesi nedeniyle yaşanan yüzde 1’e yakın küçülmeyi anımsatıyor. Ekonomide böylesi bir daralmanın ardından bir sonraki dönemde büyümede sıçrama görülmesinin beklenen bir durum olduğunu belirten Bürümcekçi, “Dolayısıyla 2017’nin dördüncü çeyreğinde de bir miktar azalsa da yüzde 6 civarında bir büyüme bekliyorum. Yılın genelinde ise yüzde 7’ye yaklaşan bir sonuç görebiliriz” değerlendirmesinde bulunuyor.
2018’de ise tablonun bir miktar olumsuza döneceğini kaydeden Haluk Bürümcekçi’ye göre, yeni vergi indirimleri ve kredi destek paketleri oluşturulmazsa gelecek yıl büyüme oranları yüzde 4’lere kadar gerileyebilir. Mevcut büyüme oranlarının ek tedbirler ve müdahalelerle yakalandığının altını çizen Bürümcekçi, “Böylesi bir büyümenin kalıcı olamayacağını söyleyebiliriz. Bu yıl elde edilen rekor başarı, gelecek yıl tam tersi bir tabloya dönüşebilir” değerlendirmesinde bulunuyor.
Aram Ekin Duran / İstanbul
© Deutsche Welle Türkçe