Ekonomi

'Türkiye'de zenginle fakir arasındaki uçurum daha da açıldı'

TÜİK'in Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırmasından ilginç veriler çıktı.

28 Şubat 2011 02:00

T24 - Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK), 2009 yılı Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırmasından ilginç veriler çıktı. Araştırmaya göre, Türkiye'de nüfusun yüzde 17'si yoksulluk sınırının altında bir gelire sahip. Bu oran 2008'de yüzde 16,7 seviyesindeydi.

En üst gelir grubunda bulunan yüzde 20’lik grup toplam gelirin yüzde 47.6’sını alırken, en düşük gelir grubundaki yüzde 20’lik grubun gelirden aldığı pay yüzde 5.6 düzeyinde kaldı. Nüfusun yüzde 60.8’i kendilerine ait olmayan konutlarda otururken, yüzde 82.1’i ise yıpranmış ve eskimiş mobilyalarını yenileme ihtiyacını ekonomik nedenlerle karşılayamadı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2009 yılı Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırmasını yayımlandı. En yoksul yüzde 20 ile en zengin yüzde 20 arasındaki gelir farkı 8.5 kat olarak gerçekleşti. Araştırma verilerine göre, kurumsal olmayan nüfusun yüzde 60.8’i kendilerine ait olmayan konutlarda otururken, yüzde 82.1’i ise yıpranmış ve eskimiş mobilyalarını yenileme ihtiyacını ekonomik nedenlerle karşılayamadı.


En düşük gelir Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde

Türkiye’de hanehalkı başına düşen ortalama yıllık kullanılabilir gelir 21 bin 293 TL olarak gerçekleşti. Ortalama yıllık eşdeğer hanehalkı kullanılabilir gelir ise 9 bin 396 TL seviyesinde kaldı.

İstanbul Bölgesi 12 bin 795 TL ile ortalama yıllık eşdeğer hanehalkı kullanılabilir geliri en yüksek olan bölge oldu. Bunu, 11 bin 501 TL ortalama gelir ile Batı Anadolu Bölgesi izledi. En düşük ortalamaya sahip bölge ise 4 bin 655 TL ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi oldu.

Maaş-ücret gelirleri yüzde 42.9’luk oranla toplam gelir içerisinde en fazla paya sahip oldu. Bunu yüzde 20.4 ile müteşebbis gelirleri izledi. Müteşebbis gelirlerinin yüzde 73.7’si tarım-dışı sektörden oluştu. 2008 yılı sonuçlarıyla karşılaştırıldığında, bir önceki yıla göre maaş-ücret gelirlerinin payında 1 puanlık bir artış, müteşebbis gelirlerinin payında ise 2 puanlık bir azalış oldu. Sosyal transferlerin yüzde 93,6’sını emekli ve dul-yetim aylıkları oluşturdu. Emekli ve dul-yetim aylıkları toplam gelir içinde yüzde 18.3’lik paya sahip iken, diğer sosyal transferlerin payı yüzde 1.3 oldu.

Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir gelirlerine göre oluşturulan yüzde 20’lik gruplardan ilk yüzde 20’lik grupta yer alan yoksullarda sosyal transferlerin payı yüzde 3.6, son yüzde 20’lik grupta yer alan üst düzey gelire sahip kişilerde ise yüzde 45.2 olarak tahmin edildi. Emekli ve dul-yetim aylıkları hariç diğer sosyal transferlerin oranı aynı gruplarda sırasıyla yüzde 24 ve yüzde 21.2 oldu.


Nüfusun yüzde 61'i kendine ait konutta oturmuyor

Yapılan araştırmada elde edilen verilere göre, kurumsal olmayan nüfusun yüzde 60.8’i kendilerine ait konutta oturmazken, yüzde 42.2’sinin konutunda “sızdıran çatı, nemli duvarlar, çürümüş pencere çerçevesi vb.” sorunların söz konusu olduğu belirlendi. Ayrıca, nüfusun yüzde 42.9’unun oturduğu konutta “izolasyondan dolayı ısınma sorunu” yaşanmazken, yüzde 59.3’ünün hanesinin taksit ödemeleri ve borçlarının (konut alımı ve konut masrafları dışında) bulunduğu, bu borç ödemelerinin ise yüzde 29.3’ünün hanesine çok yük getirmekte olduğu anlaşıldı. Nüfusun yüzde 87.4’ü “evden uzakta bir haftalık tatili”, yüzde 62.5’i “beklenmedik harcamalarını” ve yüzde 82.1’i “yıpranmış ve eskimiş mobilyalarını yenileme ihtiyacını” ekonomik nedenlerle karşılayamadı.


Nüfusun yüzde 17'si yoksulluk sınırının altında

Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir medyan gelirin yüzde 50’si dikkate alınarak belirlenen yoksulluk sınırına göre kurumsal olmayan nüfusun yüzde 17,1’inin, yoksulluk riski altında olduğu tespit edildi. Kentsel ve kırsal yerler için ayrı ayrı hesaplanan yoksulluk sınırlarına göre, kentsel yerlerde bu oran yüzde 15.4 iken, kırsal yerlerde ise yüzde 16.1 oldu. 2008 yılında 11 milyon 580 bin kişi ile yüzde 16.7 seviyesinde gerçekleşen yoksulluk oranı 2009 yılında yüzde 0.4 oranında artışla yüzde 17.1 seviyesine ulaştı. 2008 yılında kentlerdeki yoksul kişi sayısı 7 milyon 96 bin kişi iken bu rakam 2009 yılında 7 milyon 511’e yükseldi. Kırsalda ise 2008’de 3 milyon 198 bin kişi olan yoksul kişi sayısı 2009’da 3 milyon 488 bine yükseldi.

Gelire dayalı göreli yoksulluk sınırları incelendiğinde ise 2009 yılında İstanbul’da 1 milyon 199 bin kişinin yoksulluk sınırının altında olduğu ve yoksulluk oranın ise yüzde 9.5 oranında gerçekleştiği tespit edildi. 2008 yılında İstanbul’da yoksul kişi sayısı 1 milyon 224 bin kişi iken yoksulluk oranı yüzde 9.9 seviyesinde idi.

Batı Marmara bölgesinde ise 437 bin kişinin yoksul olduğu ve yoksulluk oranının ise yüzde 14.3 seviyesinde olduğu belirlendi. Bununla birlikte Doğu Marmara Bölgesi’nde 709 bin olan yoksul kişi sayısı ile bölgedeki yoksulluk oranının yüzde 10.8 olduğu belirlendi. 2008’de Doğu Marmara’da 598 bin kişi yoksul iken yoksulluk oranı yüzde 9.5 seviyesinde idi. Ege’de ise 1 milyon 254 bin kişinin yoksul olduğu ve yoksulluk oranının ise yüzde 13.6 seviyesinde olduğu tespit edildi. Akdeniz Bölgesi’nde ise yoksul kişi sayısı 1 milyon 51 bin oldu.


Anadolu'da yoksulluk had safhaya ulaştı

Batı Anadolu Bölgesi’nde 2009 yılında yoksul kişi sayısı 893 bin olurken, yoksulluk oranı yüzde 13.5 oranında gerçekleşti. Orta Anadolu Bölgesi’nde ise yoksul kişi sayısı 435 bin kişi olurken, yoksulluk oranı yüzde 11.8 seviyesinde kaldı. Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi’nde ise yoksul kişi sayısı 314 bin oldu. Ortadoğu Anadolu Bölgesi’nde yoksul kişi sayısı 387 bin kişi olurken yoksulluk oranı yüzde 10.9 seviyesinde gerçekleşti. 2008 yılında bölgedeki yoksulluk oranı yüzde 9.3 seviyesinde idi. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde ise 2008 yılında 895 bin olan yoksul kişi sayısı 2009 yılında 104 bin kişilik artışla 999 bin kişiye yükseldi. Bölgedeki yoksulluk oranı yüzde 13.7 olarak gerçekleşti.