Günden güne derinleşen kriz karşısında hangi tedbirler alınmalı? Güngör Uras, Tahtakale’deki “Çarıklı Erkân-ı Harpler” ve de “Baba Bankacılar” ile konuşup tedbir önerilerini yazdı. İşte o yazı:
Türkiye'de tedbir yok!
Dışarıda kriz rüzgârlarını durdurmak için hükümetler ve merkez bankaları tedbir üzerine tedbir alırken, bizde hükümet ve Merkez Bankası yetkilileri “Gereken tedbirler alınacaktır” diyor. Ama ortada tedbir diye bir şey yok. Alınacak tedbirin ne olduğunu bilen yok.
Dün Merkez Bankası, bankalar arası döviz borçlanma işlemlerine (belli miktar sınırlamasıyla) aracılık etmeye başladı. Döviz fazlası olan bankalar dövizini Merkez Bankası’na bildirecek, dövize ihtiyacı olanlar bu dövizleri borçlanabilecek. Bu iyi bir tedbirdir. Ama yetmez.
Tahtakale’deki “Çarıklı Erkân-ı Harpler” ve de “Baba Bankacılar” ile konuştum. İşte onların tedbir önerileri:
1) Mevduata devlet güvencesi bizde hesap başına 50 bin YTL. Avrupa’da en düşük garanti miktarı 100 bin euro’ya çıkarıldı. Çok sayıda ülke sınırsız garanti veriyor.
Hükümet bizde de garanti sınırını yükseltmelidir.
2) Bizim döviz piyasamız sığ. Bir gün içinde önemli miktarda döviz alım talebi olunca, döviz fiyatı hemen yükseliyor.
Yabancılar, bankalar piyasadan döviz topluyor endişesi ortalığa yayılıyor.
Bu sığlığı yok etmek için Merkez Bankası bankalara teminat karşılığı döviz kredisi açmalıdır.
Merkez Bankası’na düşen...
Bankalar Merkez Bankası’ndan nasıl YTL cinsi parayla borçlanabiliyorsa, dolar ve euro cinsi parayla da borçlanabilmelidir.
Bu tür borçlanma imkânı piyasada sığlığı yok edebilir. Ufak miktardaki alım-satımlar sonucu fiyatların hızla oynamasını önleyebilir.
3) Merkez Bankası günlük ihalelerle piyasadan döviz almaya devam ediyor. Bu kritik dönemde döviz alımını durdurmalıdır.
4) Hükümet bir an önce IMF ile anlaşmayı imzalamalıdır. IMF anlaşmasının imzalanması gecikebilir. İçeride ve dışarıda güven artırmak için ön anlaşma açıklanabilir.
5) Merkez Bankası, bankalardan YTL cinsi mevduat kabul ettiği gibi döviz cinsi mevduat da kabul etmelidir.
Dışarıda finansal kurumlarda ve bankalarda sarsıntı devam ederken, Türk bankaları döviz birikimlerini maceraya atmak istemiyor. Bankaların YTL fazlalarını Merkez Bankası nasıl topluyorsa, döviz fazlalarını da toplamalıdır.
Şirketlere ek kredi sağlanmalı
6) İç ve dış piyasalarda, talepteki daralma nedeniyle, üretim yapan, ihracat yapan şirketlerin kredi ihtiyaçları artabilir.
Bu tabloda Türk bankaları kredileri azaltmaya başlarsa, sadece reel sektör zarar görmez. Bankaların alacakları da tehlikeye girer. Bu dönemde Merkez Bankası, kredi ihtiyacı artacak şirketlere kredi imkânı sağlamak amacıyla bankalara desteğini artırmalıdır.
Bunlar, Milliyet gazetesinin Ekonomi sayfasında yazısı yayımlanan bir iktisatçı olarak benim derleyebildiğim tedbir önerileri.
Böyle dönemlerde öneriler ortaya atılır. Tartışılır. Yararlı olacağına inanılanlar uygulanır.
Tabii ki daha başka tedbirlerden söz edilebilir. Ama “söz edilmeli”, ortaya atılmalı, “tartışılmalı” ki, yararı olsun.
İş işten geçtikten sonra, “Bak şu da yapılsaydı, bu da yapılsaydı” diyerek konuşmanın, eleştirmenin bir yararı olamaz.
• Türkler’in yurtdışındaki parasına davet mi çıkıyor?
• Krizden ne zaman kurtulacağız?
• Hani Türkiye ekonomik mucize yaratmıştı!
• Dünya Bankası Başkanı karamsar