Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV), Türkiye’de vatandaşların polise yönelik güvenlerini ve polis algısını ortaya koymayı amaçlayan ‘Türkiye’de Polise Güven Araştırması’nı yayımladı. Polise yönelik algının şekillenmesinde siyasal ve dinsel aidiyetin yaş, cinsiyet, eğitim gibi faktörlerden çok daha belirleyici olduğunun ifade edildiği araştırmaya göre, polise yönelik güven merkeze yakınlaştıkça artıyor. Değerlendirmelerin 1 ile 5 arasında ölçeklendirildiği araştırmada Türkiye’de polise güven 3,89 olarak belirlendi.
Nur Kırmızıdağ tarafından kaleme alınan araştırmada 3 bin 207 kişi ile görüşüldü. Polise güven algısı, polisin meşruiyeti (polisin uygulamalarındaki tutarlılık, kanuna uygunluk, adil davranış) ve polisin etkinliği (tarafsızlık, suçla mücadele, failleri yakalama) kıstasları birlikte ele alındı. Bunun sonucuna araştırmanın yapıldığı tüm bölgelerde polisin meşruiyetine ve etkinliğine olan inancın polise güven beyanından daha düşük çıktığı belirlendi. "Türkiye toplumunun polisin vatandaşların ihtiyaçlarına duyarlı ve adil şekilde cevap verdiğine inanmadığının" ifade edildiği araştırmaya göre, Türkiye’nin siyasal ve sosyal merkezinde yer alan kesimlerde polise yönelik tolerans çok daha yüksek durumda.
5 üzerinden puanlandırılan partilere göre meşruiyet algısının partilere göre dağılımı şöyle:
AKP: 3,65,
MHP: 3,54,
SP: 3,52,
CHP: 3,27,
BDP/HDP: 2,92
'Polise güven otoriter rejimlerle, demokratik rejimler arasında'
Araştırma sonuçlarına ilişkin değerlendirmede bulunan İstanbul Şehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Ferhat Kentel, 3,89’luk puanın dünyadaki daha otoriter ya da demokratik ülkelere kıyasla, daha ortalarda olduğunu gösterdiğini ifade ederek toplumdaki çok kültürlülüğe vurgu yaptı:
"Türkiye polis bakımında asla bir cennet değil, ama cehennem de değil. Bu genel sonuçtan sonra esas en önemli kısım; toplumun kendisi içinde ortaya çıkan bölünmeler polis algısını farklılaştırıyor. Eğer bu toplumda Alevi iseniz, siyasi olarak devlet tarafından birtakım sıkıntılar yaşamış bölgelerin insanı olarak Kürt iseniz polise karşı olan algınız oldukça olumsuz. Makbul vatandaşın inşası içinde baktığınız zaman bu rakamlar sabit değil değişiyor. Örneğin; AK Parti'nin iktidara geldiği zamandan beri devlete yakınlaşan bir Sünni muhafazakâr kesimden bahsederseniz, bu kesim için polisin yaratmış olduğu algı çok daha olumlu. Bir tarafta çok olumlu düşünenler var, bir tarafta çok olumsuz düşünenler var. Bunun sonucu da polis bütün toplumun polisi değil. Benim polisim veya onun polisi gibi bir ayrım var."
Polise güvenin ABD’de 2,5’in altında, Çin’de ise 4 düzeyinde olduğunu hatırlatan Kentel "Biliyoruz ki Çin'deki polis teşkilatı hiç de öyle makul bir teşkilat değil. Dolayısıyla güveni incelemek lazım. Mesela şikâyet mekanizması kurulsun, şehrimize polis müdürünü biz seçelim' gibi şeyler derken bizden uzakta otoriter bir polis teşkilatı yerine daha somut bir polis teşkilatının arzulanıyor olması demek ki güvende hâlâ eksik olan bir şeyler var’’ dedi.
'Polise ne yapacağı söyleniyor, nasıl yapacağı değil'
Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Ahmet Erkan Koca polisliğin zor bir meslek olduğunu ve bunun içinde pek çok çelişkiyi barındırmasından kaynaklandığını savunarak “Meslek kendi içinde çelişkileri ve çatışmaları barındırıyor. Toplumu korumakla görevliler ancak aynı zamanda o toplumun bireylerinden de şüphe duymak durumundalar. Şüphe ve güven ilişkisi birlikte yürüyor” dedi.
Koca, polise güvenin yüksek çıkmasının nedeni olarak 'polisin alternatifi olmamasını' gösterdi.
“Düzeni sağlama ve yasaları uygulama arasında kalan polis her zaman düzeni koruma yolunu seçiyor. Polis sokakta yasaların uygulayıcısı değil uyarlayıcısı” ifadelerini kullanan Koca, Gezi Parkı eylemlerinde protestocuların çadırlarının yakılmasına atıfta bulundu. Koca orada "polise 'burayı dağıt' deniyor ancak nasıl yapacağı kanunlarla belirtilmiyor" ifadesini kullandı.
Araştırmanın öne çıkan başlıkları şöyle:
Türkiye toplumunda polise karşı beyan edilen güven uygulamada devreye giren faktörlerle azalmakta. Yani 'polise güveniyorum' beyanına bulunanlar 3,89'luk bir puan almasına rağmen polisin etkin, adil ve sonuç odaklı çalıştığını düşünenlerin oranı 3,50 puan düzeyine düşüyor.
Siyasal partilere göre meşruiyet algısı
Toplumda polise yönelik güven algısı oy verilen siyasi partiye göre önemli değişimler gösteriyor. Daha muhafazakâr kesimlerin temsilcisi olarak kabul edilen siyasi parti seçmenlerinde meşruiyet algısı yüksekken bu algı CHP ve BDP/HDP seçmeninde düşüş gösteriyor. Türkiye’de siyasi aidiyete göre polis meşruiyeti algısı AKP seçmenleri arasında en yüksek, BDP/HDP seçmenleri arasında en düşük.
Dini kimliğe göre meşruiyet algısı
Ankette ''kendinizi hangi dini kimliğe ait olarak tanımlıyorsunuz'' sorusuna verilen cevaplar ışığında oluşturulan kategoride kendini 'Sünni' ve mezhep belirtmeksizin 'Müslüman' olarak tanımlayan kesimin polise yönelik güveninin kendini 'Alev'Bektaşi' olarak tanımlayn kesime oranla çok daha yüksek olduğu belirlendi.
İşkence yapılamaz
''Muhtemel bir yasadışı eylem engellenecekse polisin işkence yapmasını...'' şeklindeki soruya katılımcıların yüzde 54,7'si 'hiç haklı görmem', yüzde 14,5'i 'pek az haklı görürüm' yüzde 12,2'si 'Bir miktar haklı görürüm' yüzde 10'u 'epeyce haklı görürüm' yüzde 7'si 'çok haklı görürüm' yanıtını verdi.
'Halk yönetimde söz sahibi olmalı'
Araştırmada katılımcıların yüzde 32,3'ü polis teşkilatının yapılanmasında halkın söz sahibi olması gerektiğini ifade etti. Halkın söz sahibi olmaması gerektiğine inananların oranı ise yüzde 9'da kaldı.
Polis sendika kurmalı mı?
Araştırmada polislerin sendikal örgütlenmede bulunup bulunamayacakları konusunda da katılımcılardan görüş alındı. Buna göre, katılımcıların yüzde 25,2'si güçlü bir şekilde sendikal örgütlenmeyi desteklerken, yüzde 17,3 'epeyce katılırım', yüzde 15,4 'bir miktar ktılırım' yüzde 10,7 'pek az katılırım' yüzde 16,8 'hiç katılmam' yanıtını verdi.
'Polisi şikâyet mekanizması olmalı'
Araştırma sonuçlarına göre, toplumun yüzde 59'u polisin hak ihlalli yapması veya görevini yerine getirmemesi halinde şikâyet edilebileceği bir mekanizma olması gerektiğine inanıyor. Böyle bir mekanizmaya gerek olmadığını savunanların oranı ise yüzde 2,1.