Seçimlere bir buçuk ay kala yaşanan çatışma sonrası hükümet ile HDP arasındaki gerilim tırmanırken, uzmanlar “ülkede kaos ortamı derinleşiyor” uyarısı yapıyor.
Genelkurmay Başkanlığı, cumartesi sabahı Ağrı’nın Diyadin ilçesine bağlı Yukarıtütek Köyü'nde güvenlik güçleri ile PKK arasında çatışma çıktığını yazılı bir açıklamayla duyurmuştu. Genelkurmay, PKK’nın bahar şenliğinde propaganda yapacağı ihbarı üzerine bölgeye sevkiyat yapıldığını ve PKK’nın askerlere ateş açtığı bilgisini vermiş, 5 PKK’lının da öldürüldüğünü belirtmişti. Çatışmayla ilgili olarak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ‘malum siyasi parti’ diyerek HDP’yi hedef göstermiş ve HDP’nin oy hesaplarının çatışmaya yol açtığını öne sürmüştü.
Türkiye, hafta sonunu Ağrı’da neler yaşandığını anlamaya çalışarak geçirdi. Bu arada HDP ve hükümetten birbirlerini hedef alan açıklamalar da birbirini izledi. HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, HDP’lilerin yaralı askerlere yardım ettiğini söylerken, olayın fotoğraflarını Twitter adresinden paylaştı. Demirtaş, bununla da kalmadı, provokasyon amacıyla 15 askerin kasıtlı olarak bölgede bırakıldığını öne sürdü ve Genelkurmay’ın da AKP’ye çalıştığını dile getirdi. Demirtaş’ı ‘yalancılıkla’ suçlayan Başbakan Ahmet Davutoğlu ise “Demirtaş, olayları karartmak suretiyle, bölgede uyguladıkları baskıyı örtmeye çalışıyor” çıkışında bulundu.
Genelkurmay’dan olayla ilgili sürpriz bir açıklama daha geldi. Ve bu açıklama Ağrı’da gerçekte neler yaşandığı sorularını bir kez daha gündeme taşıdı. Açıklamada, Ağrı’daki çatışmada askerlerin tahliyesine yardımcı olan vatandaşlara teşekkür eden Genelkurmay, ‘birlik ve beraberlik’ vurgusu yaptı. Genelkurmay sonra da “Yaralı askerlerimize yardım eden vatandaşlar için canlı kalkan tanımını kabul etmiyoruz” duyurusu yaptı.
TBMM araştırmalı
Peki, seçim için son dönemece girilmişken Ağrı’da yaşananlar neyin nesiydi? AKP ile HDP arasındaki gerilim neden tırmanıyordu? Bu gerilim seçim atmosferine nasıl yansıyacaktı? Marmara Üniversitesi’nden Anayasa ve İnsan Hakları Hukuku Uzmanı İbrahim Kaboğlu Deutsche Welle’nin sorularını yanıtlarken, “Anlaşıldığı kadarıyla bir provokasyon var ve ortada alışageldiğimiz bir terörist saldırı yok. Sıradan bir terörist saldırısından öte bir şey olduğu da Genelkurmay’ın yaralı askerlere yardım eden vatandaşa teşekkür eden açıklamasından anlaşılıyor” diyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da, HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş’ın da birbirlerini karşılıklı ‘seçim hesabı’yla suçladığına gönderme yapan Kaboğlu, “Burada bize düşen, ilgili anayasal kurumları Ağrı’da ne yaşandığı konusunda ciddi soruşturma yapmaya çağırmaktır. Bu noktada da en yetkili merci TBMM olacaktır” değerlendirmesi yapıyor.
Kaboğlu, Ağrı’da yaşananların “Türkiye’de seçim güvenliği’nin tehlikede olduğunun da bir göstergesi” niteliği taşıdığını söylüyor. “Ülkede gerilimi tırmandıran bir iktidar var. Ve bu iktidar; ülkeyi yönetmekten çok alacağı oyu düşünüyor. Erdoğan’ı başkanlığa taşıyacak oyların hesapları yapılıyor” diyen Kaboğlu, iktidardan ‘soğukkanlılık’ beklemenin de yanlış olduğunu dile getiriyor. Kaboğlu, iktidarın mutlaka bir ‘iç muhasebe’ yapması gerektiğinin altını çizerken, “Ağrı’da yaşananlar son olsun isteriz ama Türkiye’de kaos ortamı derinleştikçe derinleşiyor ve bunu tam da seçim öncesi yaşamak herkesi kaygılandırıyor” diyor.
‘TSK kullanılıyor'
Ankara Üniversitesi’nden Siyaset Bilimci Baskın Oran da Deutsche Welle’nin sorularını yanıtlarken, Ağrı’da yaşananların seçim öncesi yapılan hesaplardan kaynaklandığını öne sürüyor. “Sürekli anketlere bakılıyor ve AKP oy kaybediyor. Bu oy kaybı da özellikle Erdoğan’ı umutsuzluğa ve paniğe sürekli” diyen Oran, seçime 1,5 ay kala Türk güvenlik güçlerinin gidip de PKK’yla çatışmasının mutlaka topluma anlatılması gerektiğini söylüyor.
Oran, TSK’nın da zor durumda olduğunu anlatırken “Onlar da kullanıldığının bilincinde. Dört mevsim TSK’yı PKK’ya dokunmamaları konusunda beklettiler, şimdi PKK’nın üzerine saldılar. Bunun neyin nesi olduğunu halk çoktan çözdü. Erdoğan’ın oy hesapları bakın ülkeyi her geçen gün kötülüğe, kaosa sürüklüyor” yorumunu yapıyor. Hükümetin ülkede olan biteni halka doğru-düzgün anlatmak zorunda olduğunu belirten Baskın Oran, “Eğer seçim güvenliği sağlanamazsa Türkiye’de demokrasi on yıllar öncesine bir anda geri gidecektir. Şu noktada halkın beklentisi normal bir seçim atmosferinin oluşturulmasıdır” görüşünü dile getiriyor.
Oran, AKP-HDP geriliminin tırmanmasında HDP’nin halka daha yakın tavırlarının etkili olduğunu da savunuyor ve bu tavırların Erdoğan’daki yansımasının ‘kızgınlık ve öfke’ olduğu tespitini yapıyor. “Yoksa, birlikte çözüm süreci yürüttüğü partiye malum siyasi parti demezdi. HDP’yi sürekli hedef göstermezdi” diyen Oran, tüm bu gerilimin topluma öfkeden başka şey getirmeyeceğinden yakınıyor ve tarafların ‘daha sağduyulu’ hareket etmesi gerektiğine dikkat çekiyor.