Dünya

'Türkiye'de İslami gruplar kısıtlanıyor'

ABD'nin yıllık Dini Özgürlükler Raporu'nunda laikliğin korunması gerekçesiyle İslami ve diğer dini gruplara yönelik sınırlamaların sürdüğü savunuldu.

27 Ekim 2009 02:00

ABD Dışişleri Bakanlığı'nın açıkladığı yıllık Dini Özgürlükler Raporu'nunda laikliğin korunması gerekçesiyle İslami ve diğer dini gruplara yönelik sınırlamaların sürdüğü savunuldu.

ABD Dışişleri Bakanlığı, yıllık Dini Özgürlükler Raporu'nu açıkladı. Rapora göre, Türkiye'de devlet dini özgürlüklerin uygulanmasına "genelde" saygılı. Ancak raporda, laikliğin korunması gerekçesiyle İslami ve diğer dini gruplara yönelik sınırlamaların sürdüğü belirtildi.

Raporun Türkiye bölümünde, kamu binaları ve üniversitelerde uygulanan başörtüsü yasağı ve AK Parti'ye açılan kapatma davasına da yer verildi. Raporun Türkiye bölümünde, kamu binaları ve üniversitelerde uygulanan başörtüsü yasağı ve AK Parti'ye açılan kapatma davasına da yer verildi.

ABD Dışişleri Bakanlığının 1 Temmuz 2008-30 Haziran 2009 tarihlerini kapsayan raporunda, dini özgürlüklere ilişkin "kayda değer ihlallerin" görüldüğü belirtilen ülkeler arasında Türkiye'nin de adı yer aldı.

Raporun Türkiye bölümünde, "anayasanın din özgürlüğünü öngördüğü, diğer yasa ve siyasetlerin de dinin genelde serbestçe uygulanmasına katkı sağladığı, ancak laik devletin bütünlüğü ve varlığıyla ilgili anayasal düzenlemelerin bu hakları kısıtladığı" ifade edildi.

Raporda şöyle denildi:

"Devlet genelde dini özgürlüklerin uygulanmasına saygı gösteriyor. Raporun kapsadığı dönemde devletin dini özgürlüklere saygısının statüsünde bir değişiklik olmadı. Devlet, 'laik devleti' koruma gerekçesiyle, İslami ve diğer gruplara sınırlamalar getirmeyi ve devlet kuruluşları ve üniversitelerde İslami ifadeye kısıtlamalar koymayı sürdürdü.

Yetkililer, devlet kuruluşları ve okullarında İslami başörtüsü takılmasına karşı geniş yasağı devam ettirdiler. Devlet ayrıca 'İslami aşırılığa' karşı çıkmayı sürdürdü. Dini azınlıklar, inançlarından dolayı devlet kurumlarında kariyer yapmalarının fiilen engellendiğini söyledi.

Dini azınlık grupları da, ibadetlerinde, devlete kayıt yaptırmada ve dindaşlarını eğitmede zorluklarla karşılaştılar. Bazı Müslümanlar, Hristiyanlar ve Bahailer, dinleri yaymaya çalıştıkları iddiasıyla bazı kısıtlamalara ve bazen tacizlere maruz kaldılar."

"Müslüman olmayanlara baskı atmosferi..."

"Dini eğilim, inanç ve ibadete ilişkin toplumsal kötü muamele ve ayrımcılığa dair haberlerin yayınlandığına" işaret edilen raporda, "Müslüman olmayanlara yönelik tehditlerin, bir baskı atmosferine yol açtığı ve Müslüman olmayan bazı toplulukların özgürlüğünü azalttığı" kaydedildi.

Raporda, "Birçok Hıristiyan, Bahai ve farklı görüşe sahip Müslümanın toplumsal şüphe ve güvensizlikle karşılaştığı, toplumun bazı unsurlarının Yahudi karşıtı duyguları dile getirmeye devam ettiği, ayrıca İslam'dan farklı bir dine geçmek isteyenlerin, bazen akrabaları ve komşularının sosyal tacizi ve şiddetine maruz kaldığı" ifade edildi.

Raporun, "Devletin Dini Özgürlüklere Saygısının Statüsü" başlıklı bölümünde, "Cumhurbaşkanlığı, silahlı güçler, yargı ve bürokrasi gibi devletin çekirdek kurumlarının, Anayasa'nın gerekli kıldığı şekilde, cumhuriyet tarihi boyunca ülkenin laik geleneğini savunma rolünü oynadıkları, bazı durumlarda, devletin unsurlarının, seçilmiş hükümetin faaliyetlerine, laik devleti tehdit ettiği gerekçesiyle karşı çıktığı" belirtildi.

"Devletin, askerlik hizmetini 'vicdani ret' gerekçesiyle yerine getirmemeyi kabul etmediğine değinilen raporda, "dini sebeplerle askerlik hizmetine karşı çıkanların sivil mahkemelerde suçlamalarla karşılaştıkları ve hapis cezasına çarptırıldıkları" kaydedildi.

Dini özgürlüklere kısıtlama...

Raporun, "Dini Özgürlüklere Kısıtlamalar" başlıklı bölümünde de, AK Parti'ye açılan kapatma davasından bahsedilerek, konuya ilişkin Anayasa Mahkemesi'nin kararına yer verildi.

"Ordu, yargı ve bürokrasinin diğer dallarının bazı üyelerinin 'İslami köktendincilik' olarak adlandırdıkları şeye karşı kampanyalar sürdürdüğüne" işaret edilen raporda, "bu grupların, köktendinciliği laik devlete tehdit olarak gördüğü, Milli Güvenlik Kurulu ve Genelkurmay'ın, köktendinciliği kamu güvenliğine tehdit olarak kategorize ettiği" bildirildi. Raporda, 1920'lerde yasaklanan tarikat ve cemaatlerin hala "aktif ve yaygın" olduğu da ifade edildi.

"Ekümenik" tanımlaması

"Yetkililerin, Rum Ortodoks kiliselerinin yönetimine önemli kısıtlamalar getirdiği" belirtilen raporda, "devletin Rum Ortodoks Patriğinin ekümenik statüsünü tanımadığına" işaret edildi.

Raporda, "ekümenik" olarak tanımlanan İstanbul'daki Rum Patrikhanesi'nin, Heybeliada'daki ruhban okulunun açılması için çabalarını sürdürdüğü ifade edildi.

Raporda, devlet memurları ve öğrencilere kamu binaları ve üniversitelerde başörtüsü yasağının devam ettiğine dikkati çekilerek, "Başörtüsü takan kadınlar ve yasağa meydan okumada onlara aktif destek verenler, ya disiplin cezalarına çarptırıldılar ya da hemşire ve öğretmen olarak kamu sektöründe işlerini kaybettiler. Aynı zamanda, bakanlıklarda, müdürlerince İslami ibadete yeterince riayet etmedikleri düşünülen çalışanların ayrımcılığa maruz kaldığı yönünde doğrulanmamış haberler yayımlandı" denildi.

"Dini Özgürlüklere Toplumsal Baskının Statüsü" başlıklı bölümde, "milliyetçi duyguların bazen Hristiyan ve Yahudi karşıtı tonlar içerdiği" belirtilerek, Yahudi toplumuna mensup üyelerin, İsrail'in Gazze operasyonlarından sonra ülkede Yahudi karşıtı duyguların arttığı yönündeki ifadelerine yer verildi.

ABD yönetimi siyaseti...

Raporun "Amerikan Yönetiminin Siyaseti" başlıklı bölümünde de, ABD Büyükelçiliğinin Heybeliada'daki ruhban okulunun açılmasına izin verilmesi için çağrılarda bulunduğu, Başkan Barack Obama'nın 6 Nisan'daki ziyareti sırasında, okulun açılmasının din özgürlünün önemi açısından taşıdığı önemi dile getirdiği kaydedildi.

Raporda, Patrikhane'nin ve Süryanilerin sorunları, dini grupların vakıf ve dernek kurabilme koşuları, Vakıflar Kanunu, Alevilerin şikayetleri, Malatya cinayeti ve Mor Gabriel davalarına ilişkin gelişmeler gibi birçok konuya da değinildi.

"Dini özgürlük ihlalleri kayda değer"

Raporda, dini özgürlüklere ilişkin ihlallerin "kayda değer" olduğu ülkelerdeki durumdan bahsedilirken, Türkiye'ye de yer verildi.

Raporun bu bölümünde, Türkiye'nin yanı sıra, Afganistan, Azerbaycan, Brunei, Burma, Çin, Küba, Mısır, Eritre, Fiji, Hindistan, Endonezya, İran, Irak, İsrail, Laos, Malezya, Nijerya, Kuzey Kore, Pakistan, Rusya, Suudi Arabistan, Somali, Sudan, Tacikistan, Türkmenistan, Özbekistan, Venezuela, Vietnam ve Yemen'deki durum anlatıldı.

Dini özgürlükler konusunda özellikle kaygı duyulan ülkeler ise, Burma, Çin, Eritre, İran, Kuzey Kore, Suudi Arabistan, Sudan ve Özbekistan olarak gösterildi. Bu iki kategorideki ülkelerin bazıları, raporun dini özgürlüklerde belli ilerlemeler ve olumlu gelişmeler kaydeden ülkelerin listelendiği bölümünde de yer aldı.

Bu bölümde de, Avustralya, Bahreyn, Bangladeş, Brezilya, Çin, Almanya, Hindistan, Endonezya, Kazakistan, Lübnan, Moldova, Hollanda, Yeni Zelanda, Umman, Pakistan, Katar, Suudi Arabistan, Sırbistan, İspanya, Tunus, Türkmenistan ve Vietnam'ın adı geçti.

ABD'li bakana "başörtüsü" sorusu

ABD Dışişleri Bakanlığının Demokrasi, İnsan Hakları ve İşgücünden Sorumlu Bakan Yardımcısı Michael Posner, ABD Dışişleri Bakanlığının Yıllık 2009 Uluslararası Dini Özgürlükler Raporunu açıklamasının ardından Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ile birlikte düzenlediği ortak basın toplantısında bir gazetecinin, "Raporda, Türkiye'deki başörtüsü yasağının kaldırılması mı isteniyor?" şeklindeki sorusunu yanıtladı.

"Bunun, insanların dini kimliklerini nasıl ifade ettiğiyle ilgili hususlardan biri" olduğunu belirten Posner, "Genel olarak umudumuz o ki, toplumlar, insanların dini tavır ve inançlarını şiddet içermeyen şekillerde ifade etmelerine izin verilmesinin bir yolunu bulacak" dedi.

Posner, "Sanırım bir raporda bu konuya yer verilmesi, bizim genel anlamda hükümetleri, dinin şiddet içermeyen sembolik temsilleriyle ilgili sorunları yeniden düşünmeye ve mümkün olduğu kadar insanların bu kararları kendilerinin almasına imkan sağlamaya teşvik ettiğimizi gösteriyor" diye konuştu.

Washington'daki Yabancı Basın Merkezinde düzenlediği basın toplantısında da bir soru üzerine Posner, raporun Türkiye bölümünün epey detaylı olduğuna dikkati çekerek, "Hükümetin performansıyla ilgili tabii ki bazı olumlu şeyler var, ancak azınlık dinlerine, Rum Ortodoksları ve diğerlerinin serbestçe faaliyet gösterebilme yeteneğine ilişkin bazı kaygılar da mevcut" ifadesini kullandı.

ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton da, yaptığı kısa açıklamada, Uluslararası Dini Özgürlükler Raporunun dünya genelinde din özgürlüğüne ilişkin akımlara destek olacağını ve hükümetler ile toplumlar arasındaki diyaloğu teşvik edeceğini umduğunu kaydetti.

Clinton, dini özgürlüklerin her sağlıklı toplum için bir temel taşı olduğunu kaydederek, ülkesinin bu konuya olan bağlılığını dile getirdi.