Gündem

Türkiye'de doktor yargılamaları: "Biz bu suçu Hipokrat'tan beri işliyoruz

"Savaş Bir Halk Sağlığı Sorunudur" açıklaması suç sayılan doktorların ilk duruşması bugün görülecek

27 Aralık 2018 14:20

Burcu Karakaş

Türk Silahlı Kuvvetleri geçtiğimiz Ocak ayında Suriye'nin Afrin bölgesine Zeytin Dalı Harekâtı'nı başlattığında, operasyonu eleştiren yüzlerce vatandaş gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar arasında doktorlar da vardı. Türk Tabipleri Birliği (TTB), Afrin operasyonu nedeniyle 24 Ocak 2018’de "Savaş Bir Halk Sağlığı Sorunudur" başlıklı bir açıklama yayınladı. Açıklamada, "Yaşatmaya ant içmiş bir mesleğin mensupları olarak yaşamı savunmanın, barış iklimine sahip çıkmanın birincil görevimiz olduğunu aklımızdan çıkarmıyoruz. Savaşa hayır, barış hemen şimdi" ifadeleri yer aldı.

Açıklamanın ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın TTB üyesi doktorları "terörist seviciler" olarak nitelendirerek hedef göstermesi tartışmalara neden oldu. İçişleri Bakanlığı ise TTB Merkez Konsey üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu. Gelişmeler, savcılığın doktorlar hakkında soruşturma başlatmasıyla sonuçlandı. Soruşturma kapsamında aralarında TTB Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel’in de bulunduğu 11 doktor gözaltına alındı. 

Barış mesajı dosyada delil oldu

Ekim ayında kabul edilen iddianamede gözaltına alındıktan kısa bir süre sonra serbest bırakılan 11 doktor, "terör örgütü propagandası yapmak" ve "halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek" ile suçlanıyor.

İlk duruşması 27 Aralık’ta başkent Ankara’da görülecek dava dosyasında TTB tarafından hazırlanan insan hakkı ihlallerine ilişkin raporlar, Erdoğan’a yönelik aşağılayıcı ifadelerde bulunulduğu iddia edilen Gezi Parkı protestolarına dair afişler, barış çağrısında bulunulan açıklamalar ile ev baskınlarında alıkonulan Kürt meselesini anlatan ve sol ideolojiyi temsil eden kitaplar delil olarak yer alıyor.

İddianamede ayrıca, gözaltına alınan doktorların barış taleplerini dile getirdikleri Twitter mesajları da delil olarak bulunuyor. Hande Arpat da Twitter mesajları dosyaya delil olarak giren doktorlardan biri… 

"Ölümü doktorlardan daha iyi kimse bilmez"

DW Türkçe'ye konuşan TTB Merkez Konsey Üyesi Dr. Hande Arpat, göçmen sağlığı alanında çalışıyor. Yaptıkları basın açıklamasından sonra iktidardan yana böylesine agresif bir tutum beklemediklerini dile getiren Arpat, "Derdimiz çok belli. Söylemimiz, 'Her ne olursa olsun kimse ölmesin' demekten ibaret” diyor.

İddianameyi okuduğu günden bu yana şaşkınlık içinde olduğunu ifade eden genç doktor, meslekleri gereği yaşamı savunmaktan yana olduklarını özellikle vurguluyor. Arpat’a göre, politik bir tutum sergilememelerine karşılık maruz kaldıkları tutumun son derece politik olması "üzücü" bir durum… Yıllarca acil serviste çalıştığını belirterek, "Ölümü bizden daha iyi kimse bilmez. İşimiz nedeniyle gencecik insanların ölümününe tanıklık ettik. Ölüm, mesleğimizin parçası. Önlenebilir her ölüm için bir şeyler yapmak doktorların doğal güdüsü" diyor.

"Davayla ilgisi olmayan Gülen yapılanmasına ilişkin deliller sunuluyor"

"Kafka’nın 'Dava'sının bugünkü formu olan bir durumla karşı karşıyayız" diyen TTB avukatı Ziynet Özçelik’e göre, ortada bir suç yok ve yargılanan doktorların gerek davranışları gerekse yaptıkları açıklamalar gayet açık, insancıl ve hekimlik ilkeleriyle uyumlu. Avukat Özçelik, 11 doktorun tutumlarının hükümet çizgisinden aykırı olması nedeniyle yargılandıkları kanaatinde. "Savaş karşıtı ifadeler bile suç haline getirilmeye çalışılıyor" diyor.

TTB avukatı Ziynet Özçelik, iddianame hazırlanırken dosya kapsamında yargılanacak doktorların aile, eski eş ya da sevgili gibi yakın çevrelerindeki insanların nerede çalıştıkları, neler yaptıkları hakkında da araştırma yapıldığını söylüyor. "Bir doktorun kendisi gibi doktor olan akrabasının çalıştığı hastanenin Gülen cemaatiyle ilişkisi olup olmadığı araştırılmış" diyen Özçelik, araştırma sonucunun dosyayla alakalı olmamasına rağmen delil olduğunu söylüyor. 

"Davada tıp etik ilkeleri yargılanıyor"

Doktorlar sadece barış talebiyle yayınladıkları basın açıklamaları nedeniyle değil, işlerini yapmaya çalıştıkları için de yargılanıyorlar. Şırnak ilinin Cizre ilçesinde iki sene önce ilan edilen sokağa çıkma yasakları sırasında 14 sağlık çalışanı sivil insanlara sağlık hizmeti sunmak için ilçeye gitmek istedi. 14 gönüllü sağlık çalışanının bulunduğu ambulans kolluk kuvvetleri tarafından engellendi ve aracın Cizre ilçesine giriş yapmasına izin verilmedi. 

Bu olaydan bir sene sonra söz konusu ambulansta bulunan kişiler hakkında “örgüt üyeliği” iddiasıyla dava açıldı. Sağlık çalışanlarının tamamı dün görülen duruşmada beraat etti. Dava açılan doktorlardan DW Türkçe’ye konuşan Dr. Erdoğan, artık Türkiye’de insanların yalnızca işlerini yaptıkları için yargılandıklarını, dolayısıyla açılan davaya şaşırmadığını dile getiriyor.

Dr. Erdoğan, "Sağlık çalışanları olarak sadece işimizi yaptık. İnsan yaşamını kurtarmak için yola çıktık. Açılan davada tıp etik ilkeleri yargılanıyor. Yaşam kurtarmaya çalışmak suçsa biz bu suçu Hipokrat’tan beri işliyoruz, işlemeye devam edeceğiz" diyor.