Gündem

Türkiye'de 2011 yılında 257 kadın öldürüldü, 102 kadın tecavüze uğradı!

Dünya Ekonomik Forumu 2011 raporuna göre, kadın-erkek eşitliğinde Türkiye 135 ülke arasında 132. sırada yer aldı

30 Eylül 2012 15:45

 

 

 

HÜLYA KARABAĞLI - Ankara

 

Türkiye’de 2011 yılında 257 kadın öldürüldü, 102 kadın tecavüze uğradı ve 220 kadın yaralandı.

Dünya Ekonomik Forumu 2011 raporuna göre, kadın-erkek eşitliğinde Türkiye 135 ülke arasında 132. sırada. Her 10 kişiden 4’ü şiddet görüyor. Her gün 5 kadın cinayeti işleniyor. Türkiye 44 ülke içerisinde kadın nüfus başına düşen sığınma evi ve yeterlilik açısından 23. sırada yer alıyor. Hollanda, İspanya gibi ülkelerde her 3 bin nüfusa bir sığınma evi düşerken, Türkiye’de toplam sayı 86. Mor Çatı’ya başvuran her 4 kadından 1’i sığınak talep ediyor.

BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, Türkiye’de kadın sığınma evleri koşullarının ve ihtiyaçlarının araştırılması, istatistiklerin çıkarılması, AB standartlarında kadın sığınma evlerinin açılabilmesi için sığınma evlerinin kapsamlı çalışabilmelerinin yöntemlerinin bu alanda deneyimli kadın örgütleriyle birlikte ortaya konması için Meclis araştırması önergesi verdi. 

 

‘Polis ya da savcı şiddet uygulayan eşe bilgi veriyor’

 

Sebahat Tuncel, önergesinde şunları söyledi:

“Sığınaklarda kadınların kaldığının gizli tutulması gerekirken, polis ya da savcı şiddet uygulayan eşlere bilgi verebilmektedir. Ancak bu konuda karakollarda, kaymakamlarda ve diğer devlet kurumlarında tutanakların tutulmadığı dolayısıyla sağlıklı istatistiklerin çıkarılmadığı dolayısıyla sığınak talebinin tespit edilmesi için resmi verilerin eksik olması ciddi bir sorundur.

 

‘AKP politikaları şiddeti meşrulaştırıyor’

 

Avrupa ülkelerinde 1970’lerde açılan sığınma evleri, kadınların mücadeleleri sonucunda Türkiye’de 1990’larda açılabildi. Sığınma evlerinin aile kurumuna zarar verebileceği anlayışı ne yazık ki sığınma evlerinin ve aile için şiddetle mücadelenin önünde duran en büyük engellerden biri.

AKP hükümetinin kadınla ilgili bakanlıktan, yasalara kadar her alanda kadını birey olarak değil, ailenin bir parçası olarak görmesi, dolayısıyla kadının korunmasından ziyade “aile” kurumunun korunması yönündeki politikaları aile içi şiddeti daha da meşrulaştırmaktadır. Bu anlayışın ürünü olarak yasalarda her 50 bin nüfusunun olduğu yerde bir kadın sığınma evi açmakla yükümlü olan devlet bunu yerine getirmemektedir.

Yasalar çıkarılırken ciddi altyapı çalışmalarının yapılmaması, bütçe ayrılmaması gibi sıkıntılar mevcuttur. AB ülkelerinde her 8-10 bin nüfusta bir açılan kadın sığınma evlerinde feminist bakış açısının artık yerleştiği ve aile içi şiddetle mücadelede sığınakların önemli bir rolü olduğu görülmektedir.”