Putin-Erdoğan zirvesiyle, Rusya ve Türkiye’nin ekonomi, enerji ve siyaset alanlarındaki yakınlaşması ilk kez açık bir şekilde dış dünyaya deklare edildi
Rus ve Türk başbakanlarını buluşturan önceki günkü (16 Mayıs 2009) Soçi zirvesinin en çarpıcı sonucu iki ülke arasında geçen yıl başlayan siyasi yakınlaşmanın ilk kez net mesajlarla duyurulması ve işbirliğinin bölgesel düzeyden uluslararası boyuta taşınmasının gündeme gelmesi oldu.
Rusya Başbakanı Vladimir Putin’le Başbakan Recep Tayyip Erdoğan arasında önceki gün yapılan görüşmelerde ekonomi, enerji ve siyaset alanlarında işbirliği ve atılabilecek ortak adımlar ele alındı.
Türkiye’ye Karabağ rolü
Milliyet gazetesi Moskova temsilcisi Cenk Başlamış'ın analizine göre, Karadeniz’de Rusya ile Türkiye’nin ortak çıkarları bulunduğunu belirten Putin, böylece ABD’ye örtülü bir uyarı göndermiş oldu. Moskova bir süredir ABD’nin Karadeniz bölgesinde doğrudan ya da NATO üyesi ülkelerin aracılığıyla kalıcı bir askeri varlık oluşturmasını engellemeye çalışıyor ve bu konuda Ankara’dan destek alabileceğini düşünüyor.
Putin, iki ülkenin de Karabağ’da barışçı çözüm istediğini ve ellerinden gelen katkıyı yapmaya hazır olduğunu bildirerek Türkiye’nin süreçte rol alabileceğinden ilk kez söz etti. Rusya geçmişte Karabağ sorununu tekelinde tutmaya çalışmış ve diğer ülkelerin girişimlerine tepkisiz kalmıştı. Resmen açıklanmamasına rağmen iki başkentin Karabağ’da son dönemde hızlanan süreçte temas halinde bulunduğu düşünülüyor.
Ayrıca Ankara’nın Ermenistan’la yakınlaşma süreci hakkında düzenli bilgi verdiği ülkeler arasında Rusya’nın da bulunduğu biliniyor.
En önemli enerji kaynağı
Başbakan Erdoğan uluslararası medyanın önünde Türkiye’nin en önemli enerji kaynağının Rusya olduğunu ve işbirliğinde hiçbir sorun yaşanmadığını söyleyerek Moskova’nın güvenilirliği ile ilgili eleştirilere katılmadığı mesajını verdi.
Erdoğan’ın asıl önemli mesajı ise, Türkiye ile Rusya’nın bölgesel işbirliğini bundan böyle uluslararası boyuta taşıması çağrısı yapması oldu. Başbakan, iki ülkenin Birleşmiş Milletler çatısı altında çözüm arayabileceği sorunların başında Kıbrıs ve Ortadoğu’yu saydı