Ekonomi

"Türkiye Varlık Fonu'na devrettiği millet malının başına kendini ve damadını atayan Tayyip Erdoğan"

"Denetlenmesi zorunlu' mal varlığını, Varlık Fonu'na devredip, denetimden kaçırıyorsa"

13 Eylül 2018 16:45

Yeniçağ'dan Murat İde, geçtiğimiz günlerde Türkiye Varlık Fonu'nun Yönetim Kurulu Başkanlığına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başkan Vekilliği'ne ise Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın atanmasına yönelik, "Milyarlarca liralık 'Millet varlığı' kayınpeder-damat idaresinde" yorumunda bulundu. İde, "Türkiye Varlık Fonu'na devrettiği millet malının başına kendini ve damadını atayan Tayyip Erdoğan" tanımlaması yaparak, "Bir başka kağıda karaladığı iki satır kararnameyle, milletin 'denetlenmesi zorunlu' mal varlığını, Varlık Fonu'na devredip, denetimden kaçırıyorsa..O ülkede olan ya da olabileceklere kimse şaşırmamalı elbette"dedi.  

Murat İde'nin "Türkiye'nin varlığı' milletin mi, ailenin mi?" başlığıyla yayımlanan yazısı şu şekilde:

Büyük Türk Milleti;

"Sahibi olduğun kurum ve kuruluşlar, milyarlarca liralık birikimleriyle beraber artık bir ailenin kontrolünde..

Nasıl? Şöyle ki;

"Türkiye Varlık Fonu'nun başkanlığına Tayyip Erdoğan, vekilliğe de damat Berat Albayrak atandı.."

Yasa yapmak için Meclisi..

Adalet için yargısı..

Denetlemek için Sayıştay'ı..

Anayasal karar mekanizması olarak şurası..

Millet adına denetlemek için müfettişi etkisiz eleman olmuş bir ülkenin malı da mülkü de sahipsiz kalır elbette..

Milletin, vekillerine devrettiği 'Kanun yapma' hak ve gücü, kanun hükmünde kararnameyle bir kişinin iki dudağı arasına terk edilirse, o ülkede sistem-mistem yoktur, keyfimizin kahyası vardır elbette..

Askeri Şura'yı sivilleştirip, (mevzu askeri ama şurası sivil) devre dışı bırakıp, bir kağıda karaladığı iki satırla ordunun komutanını alıp bakan yapıyorsa ve orduya yeni komutan atıyorsa..

Bir başka kağıda karaladığı iki satır kararnameyle, milletin 'denetlenmesi zorunlu' mal varlığını, Varlık Fonu'na devredip, denetimden kaçırıyorsa..

Ve aynı milletin seçtiği vekilleri, bir kağıda iki satır karalayıp, "Nedir arkadaş bu iş?" diye soramıyorsa..

O ülkede olan ya da olabileceklere kimse şaşırmamalı elbette..

Ama bu 'hak yolu' tercih edenlerin susmasını gerektirmez..

Söylemeyelim mi? Neticede ne oldu;

-Milletin "MAL VARLIĞI" olan kurumlar, şirketler, milyarlarca liralık birikim, bir başka kağıda karalanan iki satır kararnameyle, 'Tek Adam'ın ve damadının malına dönüştü..

O kararname de dün yayınlandı.. Türkiye Varlık Fonu'nun başkanlığına kendini atadı Tayyip Erdoğan.. Memlekette güvenebileceği tek bir kişi kalmadığı için, vekil olarak da damat Berat'ı atadı..

Ne güzel İstanbul..

Binlerce yıllık devlet geleneğine sahip bir milletin mal varlığı artık 'kayınpeder-damat' ikilisinin elinde..

Oysa "Ülkeyi şirket gibi yöneteceğiz" derken 'Aile Şirketi' dememişlerdi..

Al sana, 95 yıllık Cumhuriyetin millete ait birikimi, siyasi ömrü o cumhuriyetle kavgayla geçmiş bir kişinin ve onun olmadığı yerde damadının iki dudağı arasında..

Danışmak yok.. Kurul hikaye.. Denetim hak getire..

Milyarlarca liralık 'Millet varlığı' kayınpeder-damat idaresinde..

Millet varlığı değil, yüzükle başlayan serüvenin sonunda, sanki ailenin malı..

Bari derde derman, Bilal ve Sümeyye hanımdan da bir 'Denetim Kurulu' oluşturaydınız da, içimiz ferahlayaydı..

Vay ki vay..

Biri çıkıp da, "Cumhuriyetin serüvenini özetle" dese, derim ki;

"İsrail devleti için toprak satın almak isteyen siyonizmin kurucusu Theodor Herzl'e, "Bu topraklar bana değil, Türk Milleti'ne aittir" diyen Abdülhamid Han'dan,

Bütün mal varlığını Türk Milleti'ne ve Türk Devleti'nin kurumlarına bağışlayan Mustafa Kemal Atatürk'ten,

Türkiye Varlık Fonu'na devrettiği millet malının başına kendini ve damadını atayan Tayyip Erdoğan'a.."

İşte serüven tam da budur..

Önemli not: Bugün şartlar öyle gerektirdiği için sahip çıktıkları ama idam edildiğini(!) sanacak kadar tanıdıkları Abdülhamid'in huzurundan kovduğu Theodor Herzl'in, mezarı başında saygı duruşunda bulunanın kim olduğuna girmedim bile..

Üç mesaj var bu sınır tanımazlıkta...

Dışarıya diyor ki, "Buraların ağası benim.."

Millete diyor ki, "Sen yok BEN var.. Bütün varlığın benim.."

Çevresindekilere de diyor ki, "Hiçbirinize güvenmiyorum.. Ben ve damadım dışında hiçbiriniz ehil değilsiniz.."

Andımızı kaldırırken şaka yapmıyormuş.. Ne diyorduk;

-Varlığım Türk varlığına armağan olsun..

Bunu diyen andımızı kaldırdı; "Varlığınız bana ve aileme armağan olsun" diyor..

Ama burası Türkiye.. Bir gün, "ALLAH'TAN KORKAN, İMANLI VE VİCDANLI" birileri çıkar, milletin malını iade eder millete..

Tereddüdüm yok.."