"Türkiye'de ve Dünyada Vatandaşlık" raporu açıklandı. Rapora göre, 41 ülke arasında başkalarına en az güvenenler Türkiye'de yaşıyor. Vatandaşların siyasi ve toplumsal katılımı oy vermekle sınırlı. Siyasi parti, gönüllü kuruluş ve derneklere üye olmayanların oranı yüzde 90. Türkiye’de “Belirli ürünleri siyasal, etik ve çevresel nedenlerle boykot ederim” diyenlerin oranı da yüzde 11.
Aljazeera'den Umay Aktaş'ın haberine göre, Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu ve Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Çarkoğlu, Uluslararası Sosyal Saha Çalışmaları Programı (International Social Survey Program-ISSP) kapsamında, “Türkiye’de ve Dünyada Vatandaşlık” başlıklı bir rapor hazırladı.
58 ilde 1509 kişi ile yüz yüze görüşerek hazırlanan rapor bugün açıklandı.
Rapor, Türkiye’de vatandaşlık, birey – devlet ilişkilerine dair algıları, beklentileri ortaya koyarken, 41 ülke ile Türkiye’deki durumu da karşılaştırıyor. Türkiye hariç diğer ülkelerin verileri 2014 sonuçları açıklanmadığı için 2004 yılındaki verilere dayanıyor.
Rapora göre, Türkiye’de vatandaşlar ‘iyi vatandaşlığı’, seçimde oy kullanmak, vergi vermek ve yasalara uymak, farklılıklara saygı göstermek, maddi açıdan kötü durumda olanlara yardım etmek olarak tanımlıyor.
Siyasal katılım oy vermekle sınırlı
Yurttaşların siyasal katılımı ise ABD, Britanya, İsviçre, İskandinav ülkelerinin çok gerisinde. Siyasal katılım oy vermek ile sınırlı. Toplu dilekçe vermek, toplantı ve gösteriye katılmak gibi protesto içerikli katılma eğilim Türkiye’de çok düşük. Araştırmaya katılanların sadece yüzde 14’ü toplu bir dilekçeye imza attığını söylüyor. Türkiye bu konuda 41 ülke arasında sondan altıncı. Oysa dünya ortalaması yüzde 45. Bu konuda vatandaş katılımın en yüksek olduğu ülke yüzde 90 ile Yeni Zelanda.
İletişim de sosyalleşme de az
Türkiye’de “Belirli ürünleri siyasal, etik ve çevresel nedenlerle boykot ederim” diyenlerin oranı da yüzde 11. Avusturta yüzde 57 ile vatandaş katılımı en yüksek ülke, yüzde üç ile ise Bulgaristan ise katılımı en düşük ülke.
“Siyasal gösteriye katıldım” diyenlerin en fazla olduğu ülke yüzde 61 ile Güney Kıbrıs. Yüzde 5 ile en az olduğu ülke de Polonya. Türkiye’de de siyasal bir gösteriye katıldığını söyleyenlerin oranı yüzde 10’da kalıyor.
“Fikirlerimi ifade etmek için bir politikacıyla veya kamu görevlisiyle temas kurdum” diyenlerin oranı sadece yüzde 5. Dünya ortalamı ise yüzde 18. Bu konuda vatandaşların en etkin olduğu ülke yüzde 44 ile Kanada. Rapordaki dikkat çekici sonuçlardan biri de Türkiye’de toplumsal ve siyasal birliklere, gönüllü kuruluş ve derneklere üye olmayanların oranın yüzde 90 olması. Araştırmaya göre, “Vatandaşların hükümetlerin icraatlarına muhalif olduklarında, sivil itaatsizlik eylemlerine katılması önemli”diyenler yüzde 37.
‘Siyasetçi kişisel kazanç için siyaset yapar’
“Koşullar ne olursa olsun devletin demokratik haklara saygı göstermesi önemli” diyenler yüzde 57. “Benim gibi kimselerin hükümetin yaptıkları konusunda söz hakkı yoktur” görüşüne katılanların oranı da yüzde 49. Araştırmaya göre Türkiye’deki vatandaşların yüzde 37’si “adil olmayan yasayı değiştirme gücü’nün olduğunu düşünüyor. Parlamentonun vatandaşın taleplerine ciddi şekilde eğilmesinin muhtemel olduğunu düşününlerin oranı ise sadece yüzde 21. “Çoğu zaman hükümettekilerin doğru olanı yaptıklarına güvenebiliriz” diyen vatandaşların oranı yüzde 33. Araştırmaya göre vatandaşların yüzde 51’i ise çoğu siyasetçinin sadece kişisel olarak siyasetten kazanç temin etmek için siyaset yaptığını düşünüyor.
Kimseye güvenmiyoruz
Araştırmaya göre dünyada en az başka insalara güvenen ülke Türkiye. “Çoğu insan sizden yararlanmaya mı yoksa size adil davranmaya mı çalışır?” sorusuna yüzde 75’i “yararlanmaya çalışır” diye cevap veriyor. Türkiye 41 ülke arasında bu oranla güvensizlikte birinci sırada. “İnsanlara güvenilir mi?” sorusuna “güvenilir” diye cevap verenlerin oranı da sadece yüzde 14.
Bu sonuçların daha önceki araştırmalarda da alındığını anlatan Prof. Dr. Kalaycıoğlu ve Çarkoğlu, Türkiye’deki yurttaşın tanımadığı insana karşı güveninin düşük olduğunu, kan bağı, memleket bağı, dini bağ söz konusu olduğunda güvenin arttığını vurguluyor. Çarkoğlu, tanımadığı insana güvenin yüksek olduğu ortamlarda demokrasinin geliştiğini vurguluyor. Kalaycıoğlu ise bu güven sorunun sivil toplumun gelişmesine de engel olduğunu belirtiyor. Güven az olunca dernekleşme, toplumsal ve siyasal birliklere katılım da azalıyor.
Demokrasinin artma beklentisi yok
Türkiye’deki demokrasinin kötü işlediğini düşünenlerin oranı ile iyi işlediğini düşünenlerin oranı hemen hemen aynı; her ikisi de yüzde 50. On yıl öncesine göre bu alanda büyük bir farklılık yok. Ancak “Bundan 10 sene sonra Türkiye’de demokrasinin ne kadar iyi işleyeceğini düşünüyorsunuz ?” diye sorulduğunda beklenti çok da yüksek değil. Vatandaşın yüzde 39’u yetersiz işleyeceği görüşünde.
Türkiye’de sunulan kamu hizmetinde yolsuzluğun ne kadar yaygın olduğu da soruldu. Araştırmaya katılanların yüzde 18’i herkesin, yüzde 33’ü birçok kişinin yolsuzluğa bulaştığını düşündüğünü belirtti.
Ortaya çıkan sonuçları değerlendiren Prof. Dr. Ali Çarkoğlu, sonuçlarda ortaya çıkan kültürün demokrasiye elverişli olmadığını ancak karamsar olmadığının belirterek şöyle konuştu:
“Kültür kurumsal yapı tarafından şekillendirilebilir. Türkiye diğer ülkelerden çok farklı bir ülke değil. Ancak Türkiye’deki kurumsal yapılar çok zayıf ve manipülasyona açık olduğu için bu sonuçlarla karşılaşıyoruz. Bu sonuçlar ‘yapılacak çok iş var’ çağrısı.”