T24 - AKP hükümetinin halkın görüşünü almaksızın nükleer santral için kollarını sıvaması büyük tepkilere neden oldu. Özellikle Mersin ve ikinci nükleer santral için seçilen Sinop illerinde neredeyse her gün yeni bir eylem düzenlenmekte. Halk CHP'nin de nükleere yeşil ışık yakan görüşünü kınamaktayken yapılan anketlerde nükleer santrale yüzde 64 oranında hayır çıktı.
A&G Araştırma Şirketi Başkanı Adil Gür’ün, çevreci örgüt Greenpeace adına yaptığı araştırma sonuçlarında halkın yüzde 86.4’ü nükleer santrala yakın bir yerde oturmak istemiyor. Hürriyet gazetesi yazarı Gila Benmayor'un bugün yayımlanan yazısı şöyle:
Nükleer santral istemiyoruz
Türk halkı nükleer santrale nasıl bakıyor?
AKP Hükümeti’nin, Fukuşima felâketinden sonra Akkuyu nükleer santralında ısrarlı olmasına çevremdeki herkes tepkili.
Hele Mersin ve ikinci nükleer santral için seçilen Sinop söz konusu olunca tepkiler ikiye katlanıyor.
Çernobil’in 25. yıldönümünde “nükleere hayır” diyenler sokaklardaydı.
CHP dahil nükleere toptan karşı çıkmayanlar ise “bari referandum yapalım” havasındalar.
Peki bugün “Nükleer Santrala Evet mi? Hayır mı” referandumu yapılsa ne çıkar?
Cevap şöyle:
Yüzde 64 oranında “nükleere hayır”.
Türkiye nükleer santral istemiyor.
Üstelik fena halde nükleerden çekiniyor.
Seçimleri en doğru tahmin eden kamuoyu araştırmacısı diye ünlenen, A&G Araştırma Şirketi Başkanı Adil Gür’ün, çevreci örgüt Greenpeace adına yaptığı araştırmanın sonucu böyle diyor.
Adil Gür, araştırmayı iki hafta önce Türkiye’nin 34 il, 137 mahalle ve köyünde gerçekleştirmiş.
Ekibiyle yüz yüze 2 bin 469 kişiyle görüşme yapmış.
TÜPGAZ BENZETMESİNE KATILMIYOR
Sorular, cinsiyet, eğitim durumu, gelir düzeyi ve hatta seçimlerde hangi partiye oy verileceği göz önüne alınarak sorulmuş.
Ortaya “nükleer farkındalık” ile ilgili oldukça kapsamlı bir araştırma çıkmış.
Dün gece geç vakitlere kadar araştırmayı satır satır okuyarak en çarpıcı sonuçları not aldım.
- Halkımızın yüzde 93.4’ü Fukuşima’dan haberdar.
- Ancak Çernobil’i bilenlerin oranı yüzde 56’da kalıyor.
- Başbakan Erdoğan’ın nükleer santral tehlikesini “tüp gaz patlaması” benzetmesine halkın yüzde 54.7’si katılmıyor.
- Rusların yapacağı santrala Japonların santralından “daha güvenli” diye bakanların oranı yüzde 57.7. Demek ki, Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın “daha güvenli bir santral yapacağız” sözleri çoğunluğu ikna etmemiş.
- Bugün nükleer santrallarla ilgili bir referandum yapılırsa sandıktan yüzde 64 oranında “hayır” çıkacak.
- “Hayır”lar doğal olarak Mersin ve Sinop’ta daha yüksek.
- Mersinlilerin yüzde 70’i, Sinopluların yüzde 76’sı nükleer santrala karşı.
- Gençler ve üniversite mezunları arasında “hayır” oranları daha yüksek.
AKP’Lİ SEÇMENİN YÜZDE 41’İ HAYIRCI
- Aynı şekilde “hayırcı” kadınların oranı (yüzde 67.5) “hayırcı” erkeklere (yüzde 60.6) göre daha yüksek.
- “Hayır” oranlarının seçmenlere göre dağılımı ise şöyle: AKP’ye oy vereceklerin yüzde 41.5’i, CHP’ye oy vereceklerin yüzde 86.2’si, MHP’lilerin yüzde 77.6’sı, BDP’lilerin ise yüzde 73’ü “hayırcı”.
- Halkın yüzde 86.4’ü nükleer santrala yakın bir yerde oturmak istemiyor.
- Yüzde 52.9’u nükleer teknolojiye hazır olmadığımızı düşünüyor.
- Sadece yüzde 6.6 nükleer santralın Türkiye’nin gelişimine katkı yapacağını düşünüyor.
- Kaza durumunda bilgilendirme konusunda güvenilir kurumlar arasında başı yüzde 76 ile medya çekiyor.
- Sivil toplum kuruluşlarına güven yüzde 67 iken, devlet, hükümet, valilik gibi kurumlara güven yüzde 58.3.
Bu arada A&G’nin “Elektrik için hangi enerji kaynağına yönelmeliyiz” sorusuna verilen cevaplar beni oldukça sevindirdi.
Halkın yüzde 84’ü “riske girmeyelim” diyor ve temiz enerjiye yönelmemizi istiyor.
Temiz enerji derken yüzde 66.8’ı güneş enerjisi, yüzde 66.4’ü rüzgar enerjisi, yüzde 27.5’i doğal gaz, yüzde 23.2’si ile hidroelektrik enerjiye işaret ediyor.
Güneş ve rüzgâra “üvey evlat” muamelesi yapan yetkililerimiz acaba buna ne diyecek?
Greenpeace ne diyor
Fukişima’dan sonra dünya nükleer santralları tartışıyor.
Nükleere dönüş yapmayı planlayan Almanya projeleri askıya aldı.
Merkel en güçlü olduğu eyalette “nükleer hezimete” uğradı.
ABD’nin eski Enerji Bakanı Bill Richardson geçenlerde bir televizyon programında ülkesindeki nükleer santralların tam güvenli sayılamayacağını söyledi.
Çin dahil sayısız ülke nükleer programlarını dondurdu.
Türkiye hiç tartışmadan, konuşmadan gözü kapalı bir şekilde nükleere maceraya sürüklenirken Greenpeace’in bu araştırması hızır gibi yetişti.
Dün Greenpeace Akdeniz Direktörü Dr. Uygar Özesmi’ye sonuçları sordum.
Özemsi, Başbakan Erdoğan’ın nükleer santralları hemen iptal etmesi gerektiği görüşünde.
“Rakamlar ortada. Şehirde olsun, köyde olsun insanlar nükleere karşılar. Bugün AKP seçmeninin yüzde 41’i “nükleere hayır” diyorsa halkı dinlemek, halkın iradesine göre hareket etmek başbakana yakışan bir tavır olur” diye konuşuyor Özemsi.
TÜSİAD: Nükleer aceleye gelmesin
Çernobil’in 25. yıldönümünde enerji konuşmak üzere TÜSİAD’ın Tepebaşı’ndaki merkez binasındaydık.
TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner ile birlikte masanın etrafında Enerji Grubu Başkanı Selahattin Hakman, grubun üyeleri Ali Kibar, Zeki Eriş, Fahrettin Arman, Batu Aksoy var.
Türkiye’nin önde gelen enerji yatırımcılarını bünyesinde toplayan TÜSİAD, 2020 yılında enerji ihtiyacımızın dünya ortalamasının üzerine çıkacağı ve 50 milyar dolarlık cari açığın içinde enerjinin payının 40 milyar dolar olduğu gerçeğinden hareketle bazı noktalara dikkat çekiyor.
- Daha güvenli, daha verimli, daha ucuz, daha az karbon yoğun bir enerji politikası şart.
- Hem cari açık, hem arz güvenliği açısından yerli kaynaklardan maksimum düzeyde yararlanmak gerekiyor.
- Bu bağlamda HES’ler daha kontrollü, çevrecilerin hassasiyetleri göz önüne alınarak inşa edilmeli.
Ümit Boyner’in dediği gibi, enerji konusu zor bir denklem.
Cari açık, dışa bağımlılığı azaltmak, arz güvenliği, çevreye dikkat derken ip üzerindeki cambaz geliyor aklıma.
Ne ki, en önemlisi enerji politikalarının şeffaflığı ve kamuoyu nezdinde güvenin tesisi.
Özellikle de nükleer söz konusu ise.
Boyner nükleer için “Bu konu salt bir enerji meselesi değil. Türkiye bir deprem ülkesi. Riskler var. Süreç tüm ayrıntılarıyla ele alınmalı, daha şeffaf yönetilmeli. Aceleye getirilmesin” diyor.