Gündem

Türkiye’nin NATO’dan talebi masada kaldı, veto kartı ortadan kalktı

Türkiye Londra'daki NATO zirvesine neyle gitti, neyle döndü?

05 Aralık 2019 13:22

Londra’daki NATO zirvesi ve ardından yayınlanan sonuç bildirisi Türkiye’de farklı kesimlerce farklı yorumlandı. Cumhurbaşkanı ve AKP lideri Recep Tayyip Erdoğan’ın, hükümetinin Suriye ve PYD/YPG konusundaki tezlerinin uluslararası platformda bir kez daha dile getirme şansı bulduğu NATO zirvesinin sonuçları, iktidar yanlısı medya dışında tatmin edici bulunmadı. Zirveye PYD/YPG’nin terör örgütü ilan edilmesi tezi ile giden Erdoğan bu sonuca ulaşamazken, Baltık ülkeleri ve Polonya savunma planına ilişkin Türkiye vetosunu da kaldırdı. Akademisyen İlhan Uzgel, Türkiye'nin savunma planını veto etme kararını değiştirmesinin arkasında ABD lideri Donald Trump ile yaptığı 30 dakikalık konuşma olabileceğini ifade etti. Emekli diplomat Onur Öymen ise "Öyle gözüküyor ki Türkiye zirveden beklediğini pek  alamadı" değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye, başını ABD’nin çektiği 8 ülkeyi ikna edemedi

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve içinde AKP’nin 31 Mart’taki İstanbul Büyükşehir Belediye başkan adayı Binali Yıldırım gibi isimlerin bulunduğu heyeti, Londra’daki NATO zirvesine giderken YPG’nin ittifak tarafından terör örgütü olarak tanınmasını istiyordu ve bu yolda NATO’nun Baltık ülkeleri ve Polonya savunma planını veto etmişti. Erdoğan açık bir şekilde, “NATO, YPG'yi terör örgütü olarak kabul etmezse Baltık Planı'nın karşısında oluruz” demişti. Ankara’nın Moskova’yla yakınlaştığı bir dönemde NATO’nun açıkça Rusya’ya karşı hazırladığı bir savunma planında Türkiye’nin ‘YPG tepkisi’ olarak böyle bir karar alması dikkat çekmişti. Türkiye iki gün süren zirvenin sonunda başını ABD’nin çektiği 8 ülkeyi YPG’yi terör örgütü olarak tanımaya ikna edemedi, ardından da savunma planı konusunda geri adım attı.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, zirvede YPG/PYD üzerine konuşulmadığını ifade etti ve “Konuda fikir ayrılıkları olduğunu biliyorum” demekle yetindi.

Türkiye NATO  zirvesinde istediğini  herhangi bir şekilde alamadı”

Türkiye’nin Londra’ya gitmeden önce ne istediğini açıkça belirttiğini ifade eden akademisyen İlhan Uzgel T24’e yaptığı açıklamada, “Türkiye NATO  zirvesinde istediğini  herhangi bir şekilde alamadı” dedi. Türkiye’nin bu açıklamalarla “hem içeride kamuoyunda hem de dışarıda beklenti yarattığını” dile getiren Uzgel, Litvanya Devlet Başkanı’nın “Türkiye savunma planının desteklenmesi karşısında bizden bir şey istemedi” açıklamasına dikkati çekti.

Türkiye’nin kademeli savunma planına veto konusunda geri adım atmasının arkasındaki olası nedenleri değerlendirirken, bu kararın arkasında Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD lideri Donald Trump arasındaki görüşme olabileceğini savundu.“Trump muhtemelen ‘uzatma, elimizde çok fazla koz var’ dedi” ifadelerini kullanılan Uzgel, Türkiye’nin veto kararının ardından ABD Kongresi’nde senatörlerin Türkiye’ye yaptırım için tekrar harekete geçtiğini vurguladı.

Uzgel, “Türkiye orada diretebilecek konumda  değil. Çünkü bire karşı 28 gibi bir pozisyon var .Türkiye’nin arkasında kimse yok ki. NATO’nun önde gelen güçlü ülkelerinin hiçbiri Türkiye’nin pozisyonu desteklemiyor. Ha buna rağmen vetoyu devam ettirebilir misiniz? Ettirebilirsiniz tabi. Ama her siyasetin bir karşılığı olur. Vetoda böyle sonuçta hani ikide bir kullanabileceğiniz bir şey değil. Ciddi işler bunlar. Sonuçta NATO Rusya’dan 4 kere bahsediyor bildirgesinde” yorumunda bulundu.

"Baş başa görüşmelerde, dörtlü zirvede neler konuşulduğunu bilemiyoruz"

Londra’daki zirveyi T24’e değerlendiren bir diğer isim olan emekli diplomat Onur Öymen de savunma planının onaylanmasıyla ilgili olarak, “Sonunda ne oldu, bir taraftan o planlar onaylandı, Türkiye açısından da bütün terör örgütleri ile mücadele edeceğiz gibi umumi bir laf çıktı ortaya. Burada bütün mesele bütün terör örgütleri ile mücadele etmenin ötesinde hangi örgütün terör örgütü olduğu kabul ediliyor bunun tanımı önemliydi. Bu konuda öyle gözüküyor ki Türkiye beklediğini pek  alamadı” dedi.

“Tabii baş başa görüşmelerde, dörtlü zirvede neler konuşulduğunu bilemiyoruz” diyen Öymen, Türkiye’nin daha önce NATO’ya karşı “direnerek” başarılı olduğu örnekler olduğunu belirtti. Öymen buna örnek olarak Süleyman Demirel’in diplomasi ile 1999’da Türkiye’nin dahil edilmeyeceği NATO destekli Avrupa ordusunun kurulmasını engellemesini gösterdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fransa lideri Emmanuel Macron’un birkaç hafta önce The Economist’e verdiği röportajda, “NATO’nun beyin ölümü gerçekleşiyor” demesine zirveden önce sert tepki göstermişti. Erdoğan, Marmara Üniversitesi Recep Tayyip Erdoğan Külliyesi’nin açılışında Macron’un Türkiye ile ilgili yorumlarına karşılık, “Sen önce kendi beyin ölümünü kontrol ettir” demişti. Türkiye’nin basına kapalı toplantılarda bu sert tutumunu sürdürüp sürdürmediğiyle ilgili bir bilgi paylaşılmadı, ancak basına açık görüşmelerde bununla ilgili bir söylem dile getirilmedi. Macron, Erdoğan’la aynı çatı altında “Türkiye bazen IŞİD taşeronu güçlerle birlikte çalışıyor” ve “Türkiye ile terörizm tanımı konusunda anlaşma mümkün değil” açıklamalarında bulunurken, Türkiye’nin hayli kalabalık heyeti bu söylemlere karşılık vermedi.

Zirve sırasında Türkiye’nin Rus yapımı hava savunma sistemleri S-400’leri almış olması da tekrar gündeme geldi. Stoltenberg, bir kez daha S-400’lerin NATO’ya entegre edilmeyeceğini vurguladı. ABD Savunma Bakanı Mark Esper zirveden sonra yaptığı açıklamalarda Türkiye’nin S-400 konusunda geri adım atmadığını dile getirdi. Pentagon müsteşarlarından biri yaptığı açıklamada “Türkiye’yi vazgeçirme çabalarımızdan vazgeçmedik” dedi.

Zirvenin sonunda yayımlanan sonuç bildirgesinde birliktelik ve genişleme vurgusu yapıldı. Altında tüm üyelerin olduğu gibi Türkiye’nin de imzası bulunan bildirgede Rusya’nın hala bir tehdit oluşturduğu, ancak “Rusya’nın hamleleri bunu mümkün kıldığında Moskova ile yapıcı bir ilişki kurmaya açık olmaya devam ediyoruz” ifadeleri yer aldı. Türkiye’nin Moskova ile yaşadığı rönesanstan sonra Rusya’ya en yakın NATO müttefiki olarak bu gelişmelerde ne rol oynayacağı merak konusu oldu.