2013-2018 yılları arasında Türkiye'nin NATO Daimi Temsilcisi olarak görev yapan Fatih Ceylan, Finlandiya ve İsveç'in gündeminde NATO üyeliği olmasının Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısının doğrudan bir sonucu olduğuna dikkat çekerken, bu ülkelerinin ittifaka katılmasının Moskova'nın güvenliği açısından önemli kayıp olacağı değerlendirmesinde bulundu.
Ceylan, Foreign Policy Institute için yazdığı makalede, Finlandiya'nın üyeliği konusunda Rusya'nın NATO'yla paylaştığı sınırın genişleyeceğini vurgulayarak, "Bu da bölgedeki güvenlik denkleminde Rusya’nın planlarını altüst edecek kritik bir gelişme olarak kayıtlara geçecek" ifadelerini kullandı.
Rusya'nın işgaldeki ana hedeflerinden birinin Ukrayna'nın tarafsız kalmasını sağlamak olduğunu hatırlatırken, "NATO, Ukrayna üzerinden değil, Finlandiya ve İsveç üyelikleri aracılığıyla Rusya’ya daha fazla yanaşacak" yazdı.
Ceylan'ın makalesinin ilgili bölümü şöyle:
Savaş tüm gücüyle sürerken Rusya ile Ukrayna arasında başlayan barış görüşmeleri sırasında Zelensky’nin, Ukrayna’nın NATO üyeliği fikrinden uzaklaşmasına karşılık AB’ye üye olmayı hedeflediğini ortaya koyan çeşitli beyanları oldu.
Ukrayna’nın NATO üyeliğini kendisi için varoluşsal bir tehdit olarak gören Rusya, 2021 Aralık ayında ABD ve NATO’ya ilettiği anlaşma taslaklarında da yer bulan Ukrayna’nın tarafsız kalması koşulunun pratikte olumlu yankı bulmasından herhalde memnuniyet duydu. Ancak bu memnuniyeti, 1945’ten bugüne değin herhangi bir askeri bloğa dahil olmamayı güvenlik politikalarında esas edinen, dolayısıyla tarafsız statülerini koruyan Finlandiya ve İsveç’in İttifaka üye olma hazırlıklarını hızlandırmalarıyla kursağında kaldı .
Finlandiya Başbakanı, muhtemelen 2022 Mayıs’ında üyelik için NATO’ya başvuracaklarını açıkladı. Buna paralel olarak İsveç Başbakanı, 2022 Haziran ayı sonunda, diğer bir anlatımla, NATO Madrid Zirvesinin hemen ertesinde ülkesinin NATO’ya üyelik için başvuracağının işaretini verdi. NATO bünyesindeki atmosfer de Ukrayna’daki savaşın ortaya çıkardığı tablo karşısında her iki ülkenin üyeliğe kabulü için yeterince olgun.
Ukrayna’da başlattıkları savaşın doğrudan bir sonucu olan bu tablo Rusya’nın izlediği strateji bağlamında ikinci bir kırılma noktası oluşturdu. Sözkonusu iki ülkenin NATO üyesi olmasıyla 2004 yılından beri gerçekleşen genişleme sürecinde (Karadağ ve Kuzey Makedonya’nın üyelikleri) Rusya hemen yanıbaşında iki yeni NATO üyesine doğrudan komşu olacak. Bu da bölgedeki güvenlik denkleminde Rusya’nın planlarını altüst edecek kritik bir gelişme olarak kayıtlara geçecek. Başlattığı savaşın kendi güvenliği açısından önemli kayıplarından birini oluşturacak. NATO, Ukrayna üzerinden değil, Finlandiya ve İsveç üyelikleri aracılığıyla Rusya’ya daha fazla yanaşacak.
Finlandiya ve İsveç’in NATO üyesi olmayı hedefledikleri açıklamaları karşısında Rusya eski devlet başkanı Medvedev, Rusya’nın davranış örgüsünün artık alamet-i farikası haline gelen bir söylem doğrultusunda bu üyelikler gerçekleşirse Rusya dışında olup, Rusya’nın egemen topraklarına dahil Kaliningrad eksklavında nükleer kuvvetler de konuşlandıracaklarını, bunun yanısıra Baltık denizindeki askeri mevcudiyetlerini arttıracaklarını açıkladı. Medvedev daha önce de Batının Ukrayna’ya askeri teçhizat ve ekipman desteğini arttırması durumunda 2021 Şubat ayında ABD ‘yle stratejik nükleer kuvvetlere dair Yeni START Antlaşmasına son vermeyi düşünebileceklerini dile getirdi.
Aslına bakılacak olursa Rusya’nın Kaliningrad bölgesinde zaten nükleer başlık taşımaya da uygun füze sistemleri-örneğin İskander- zaten mevcut.