Dünya
Deutsche Welle

'Türkiye'nin bölgeye doğrudan müdahale etmemesi stratejik olarak doğru'

Türkiye’nin olası kara harekâtını değerlendiren Ortadoğu uzmanı Prof.Dr. Udo Steinbach, Türkiye‘nin müttefiklerine güvenmediğini belirtti

11 Ekim 2014 14:27

IŞİD'in Ortadoğu ve Kobanê'deki saldırılarını değerlendiren Ortadoğu uzamanı Prof. Dr. Udo Steinbach, Türkiye'nin müttefiklerine güvenmediğini belirterek Türkiye‘nin bölgeye doğrudan müdahale etmemesini stratejik olarak doğru bulduğunu söyledi.

Prof. Dr. Steinbach'ın DW'den Özlem Coşkun'un sorularını yanıtladığı söyleşi şöyle:  


Sayın Steinbach, müttefikleri Türkiye'nin kara harekâtıyla Kobani'ye müdahale etmesini talep ediyor. Ancak protesto gösterilerine ve uluslararası baskılara rağmen Ankara daha çekimser bir tutum izlemeyi tercih ediyor. Sizce bu yaklaşımı nasıl değerlendirmek gerekiyor?

"Bence Türkiye'nin bu tavrının altında uluslararası topluma karşı duyduğu derin güvensizlik yatıyor. Uluslararası toplum Türkiye'den askeri bir müdahale beklerken, Ankara böyle bir operasyondan uzak duruyor. Zira Türk tarafı haklı olarak böyle bir eyleme tek başına girdiği takdirde Ortadoğu'da süren savaşın bir parçası haline gelebileceğini düşünüyor. Tabii bu durumda NATO ne yapar? Müttefikler ne yapar? O da belli değil."

Türkiye neden müttefiklerine güvenmiyor?

"Türk tarafı çoğu kez müttefikleri tarafından hayal kırıklığına uğratıldı. En son bundan yaklaşık bir yıl önce Ağustos 2013'te, Suriye'de kimyasal silah kullanıldığının ortaya çıkmasının ardından Türkiye, müttefiklerin Esad rejimine müdahale edeceğinden ve muhalifleri güçlendireceğinden yola çıkmıştı. Bu gerçekleşmedi. Şimdi her ne kadar sınırında olan çatışmalara öncelikle Türkiye'nin müdahale etmesi beklense de Türkiye, Kürtlere doğrudan ve açık bir savaş müzakeresi olmadan yardım etmeyecektir."

Türkiye'nin birçok kentinde protesto gösterileri düzenleniyor. Peki Türkiye'nin müdahale etmemesi, yürüttüğü barış sürecine nasıl yansır?

"Bence Türkiye'yi gelecek yıllarda sıkıntılı günler bekliyor. Çünkü başta Erdoğan olmak üzere Türk tarafı sürekli Kürtlerle ve PKK ile yürütülen bir ‘barış sürecinden' söz etti, ancak bunu hayata geçirecek adımları atmadı. Dolayısıyla bugünkü gelişmelerle birlikte eski hesaplaşmalar da yeniden açığa çıktı. Bir örgütü hem terörist kabul edip hem de onunla barış süreci yürütemezsiniz. Cumhurbaşkanı tezkere kararının açıklandığı gün PKK ve IŞİD'in arasında bir fark olmadığını söyledi. Bu, Kürtler ve PKK nezdinde sürecin sona erdiği anlamını taşıyordu."

Uluslararası kamuoyunda IŞİD'in Türkiye'de de faaliyet gösterdiği ya da destek aldığı yönünde haberler yer alıyor. Bu konuda neler söylersiniz?

"Gerçekten de IŞİD ve diğer aşırı İslamcıların Türkiye içerisinde destek gördüğü biliniyor. Türkiye, IŞİD'e karşı ister bir askeri müdahalede bulunsun ister bulunmasın aslında ciddi bir tehdit altındadır. Bu nedenle öncelikle ülke içerisindeki aşırıları kontrol altına almalı ve bunlardan kurtulunmalıdır. Aksi takdirde bu İslami gruplar, gelecekte ülkedeki dengeleri bozabilir ve askeri eylemler içerisine dahi girebilirler."

Bölgede barışın yeniden sağlanması için uluslararası kamuoyu nasıl bir politika izlemeli?

"Şu anda kısa ve uzun vadede ne yapılabilir, onu değerlendirilmek lazım. Kısa vadede hiç şüphesiz, IŞİD durdurulmalı. Türkiye'nin doğrudan müdahale etmemesini stratejik olarak doğru buluyorum. Bunun için uluslararası bir dayanışma gerekiyor. Uzun vadede ise Türkiye kendi içinde ve dışında dengeleri korumak için barış sürecini somutlaştırmalıdır. Böylece daha sağlam bir zemine basabilir. Ayrıca uluslararası toplum artık ne istediğine karar vermeli. Sadece IŞİD'i ortadan kaldırmak bölgedeki sorunları çözmek için yeterli olmayacaktır. Esad rejimine karşı da bir eylem planına geçilmelidir. İşte o zaman Türkiye, söz konusu harekâtta daha etkin bir rol üstlenecektir."

 

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle