Fransa’nın başkenti Paris'te 30 Kasım'da başlayacak Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) Taraflar Konferansı (COP 21), dünya genelinde iklim değişikliği konusunda yeni bir dönemin kapısını aralayacak. Zirvede, 2020’de sona erecek Kyoto Sözleşmesi sonrasında geçerli olacak dünyadaki yeni iklim, enerji ve tarım politikalarının çerçevesi çizilecek. Zirvede yerini alacak Türkiye de karbon salınımı konusundaki taahhütlerini diğer ülkeler ile paylaşacak. Paris’te pazartesi başlayacak İklim Zirvesi’ne 147 devlet ve hükümet başkanının katılması bekleniyor.
DW Türkçe Servisi’ne konuşan uzmanlar, Türkiye’nin pek çok ülkenin aksine iklim politikaları konusunda STK’ları dışarıda bırakan bir yöntem benimsediğine işaret ederek, 2023 hedeflerine bakıldığında yenilenebilir enerji yerine fosil yakıtlara önem veren enerji stratejisinin devam ettiğine vurgu yapıyor.
Türkiye, ekim başında açıklamıştı
Türkiye “Ulusal Düzeyde Belirlenmiş Katkı Niyeti” INDC-Katkı Payını resmi olarak 1 Ekim’de açıklamıştı. Türkiye’nin resmi Katkı Payı belgesi, 2030’da Türkiye’nin toplam sera gazı emisyonlarının 1.175 milyon ton CO2 eşdeğerine ulaşacağını öngörüyor ve uygulanması düşünülen tedbirler aracılığıyla bu rakamın 929 milyon tona düşürülmesini hedef olarak sunuyor. Ancak Bilkent Üniversitesi'nden Prof. Dr. Erinç Yeldan ve ODTÜ Öğretim Üyesi Doç Dr. Ebru Voyvoda’nın Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi (İPM) ve Türkiye Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) adına hazırladıkları rapora göre, Türkiye’nin vaat ettiği kısıtlamaları artırması mümkün. Rapora göre, 2015-2030 arasında yıllık ortalama yüzde 3.45 yıllık büyüme tahmini altında Türkiye, 2030’daki emisyon miktarını 787 milyon ton karbon dioksit eşdeğeri sera gazına düşürebilir.
“2020 sonrasının stratejisi belirlenecek”
DW Türkçe Servisi’ne konuşan Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi araştırmacısı Dr. Ethemcan Turhan, Paris Zirvesi’nin en önemli gündem maddesinin 2009’da Kopenhag’da netleştirilemeyen 2020 sonrası iklim politikaları olduğunu söyledi. “Paris’te önümüzdeki birkaç on yıldaki enerji sistemleri ve tarım yapma biçiminin netleştirilmesi bekleniyor” diyen Turhan, Türkiye’nin de bu kapsamda oluşturduğu yol haritasına dikkat çekti. Dünya genelinde hükümetlerin STK’lar ile birlikte hazırladığı bu yol haritalarının Türkiye’de tamamen kapalı devre hazırlandığını dile getiren Turhan, “İklim Değişikliği ve Hava Yönetimi Koordinasyon Kurulu adı ile STK’ları dışarıda bırakan bir uygulama yapıldı ve bu kamuoyu ile paylaşılmadı. Dolayısıyla Türkiye’nin açıkladığı hedeflerin nasıl oluşturduğu, hangi yönetimi izleyeceği gibi konuları tartışamadık” diye konuştu.
“Yenilenebilir enerji potansiyeli kullanılmıyor”
Zirvede karara bağlanacak tüm yol haritasında asıl amacın yüzyıl sonuna kadar küresel ısınmayı 2 santigrat derecede tutmak olduğunu hatırlatan Turan, her ülkenin gelişmişlik seviyesine göre belli oranda karbon salınımını azaltmak zorunda olduğunu vurguladı. Öte yandan Türkiye’nin bir yandan OECD üyesi iken diğer yandan tam olarak ‘gelişmiş ülkeler’ kategorisinde olmadığı için belirsiz bir durumun ortaya çıktığına işaret eden Ethemcan Turhan, “Ancak bundan sonra gelişmiş ve gelişmekte olan ülke ayrımı kalkıyor. Tüm ülkeler aynı şekilde sorumlu sayılacak. Son yıllarda Çin, Hindistan, Endonezya, Güney Afrika gibi ülkeler bu alanda çok mesafe kat etti. Ancak Türkiye hala fosil yakıtlara dayalı bir büyüme programı uyguluyor” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’nin 2023 hedefleri kapsamında 70 yeni termik santral yatırımı yapmayı hedeflediğine dikkat çeken Turhan, şunları söyledi: “Bu da gösteriyor ki Türkiye fosil yakıtlar konusunda hala ısrarlı. Yenilenebilir enerji konusunda büyük bir potansiyele sahip olsa da, bunun gerekleri yapılmıyor. Örneğin İngiltere 2025’e kadar kömürden tamamen çıkacağını ilan etti. Hindistan 2025 yılında kadar güneş enerjisini 100 gigabayta çıkaracağını açıkladı. Türkiye’nin 2025 hedefi ise yalnızca 5 gigabayt. Türkiye hala büyümek için fosil yakıtları kullanmakta ısrarlı.”
“STK'lar karar alma sürecine dahil edilmiyor”
Türkiye'de çevre ve iklim konularında uzmanlaşan STK’ların karar mekanizmalarının dışında bırakıldığını ifade eden Avrupa İklim Hareketi Ağı (Can Europe) Türkiye Koordinatörü Elif Gündüzyeli ise, mevcut 24 termik santrale ek yapılması planlanan yeni termik santrallerle ilgili itirazları olduğunu vurguluyor. Kömür üretimine bu kadar yatırım yapan bir ülkenin iklim konusunda şu an için ileri adımlar atmasının beklenmemesi gerektiğini dile getiren Gündüzyeli, “Aslında açıklamalarda iklim değişikliği konusunda olumlu mesajlar olsa da biz Türkiye’de hazırlanan planların içeriğini bilemediğimiz için Türkiye’nin Paris’e tam olarak hangi argümanlarla gideceğini de bilemiyoruz. Bu bir sorun. Sadece eleştirmek değil, gerektiğinde destek vermek ve bilgi sunmak için de bu sürece dahil edilmemiz gerektiğini düşünüyoruz” şeklinde konuşuyor. Mevcut durumda Türkiye’nin 2023 yenilenebilir enerji hedeflerinin yetersiz olduğunu belirten Gündüzyeli, Paris Zirvesi sonrasında ilgili bakanlıklar ve bürokratlarla sivil toplum örgütlerinin bir araya gelerek yeni bir model ortaya koymak için çalışması gerektiğinin altını çiziyor.