Suriye, Irak, İsrail ve Mısır ile yaşanan krizler nedeniyle Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki ihracat pazarlarında ciddi kan kaybı yaşayan Türkiye ekonomisi, şimdi de en büyük ihracat pazarı olan Avrupa Birliği'nde “durgunluk” endişesi yaşıyor. Euro Bölgesi'nin en güçlü ekonomisi olan Almanya'nın ilk çeyrekte yüzde 0,8'lik büyümesinin ardından ikinci çeyrekte yüzde 0,3 daralması, endişelerin ana kaynağı durumunda. Bu arada Fransa'nın ikinci çeyreği sıfır büyüme ile kapatması ve İtalya'nın her iki çeyrekte de daralarak teknik resesyona girmesi, AB genelindeki korkuları daha da körüklüyor. Öte yandan Euro Bölgesi'nin genelinde büyümenin temel göstergelerinden sayılan sanayi üretiminin Haziran'da yüzde 0.3 daralması da önümüzdeki dönemde Avrupa ekonomisinin durgunluktan kolayca çıkamayacağı yorumlarının yapılmasına neden oluyor.
Yaklaşık 150 milyar dolarlık yıllık ihracatının yüzde 50'ye yakın kısmını Avrupa ülkelerine gerçekleştiren Türkiye ise, AB ekonomilerinin gidişatını endişe ile izliyor. 2014'ün ilk 7 ayında AB'ye ihracatını yüzde 14 artıran Türkiye, özellikle Suriye ve Irak pazarlarındaki kayıplarını bu yolla telafi ediyordu. Ancak Türkiye'nin en fazla ihracat yaptığı 5 ülkeden üçü olan Almanya, İtalya ve Fransa'nın resesyon tehlikesi ile karşı karşıya kalması, kendi büyüme hedeflerini ihracat odaklı şekillendiren ekonomi yönetimini ve iş dünyasını korkutuyor.
“Avrupa zor zamanlardan geçiyor”
Almanya'ya ihracatta en önemli kalemlerden biri olan makine sektörünü temsil eden Orta Anadolu Makine ve Aksamları İhracatçıları Birliği Başkanı Adnan Dalgakıran, Avrupa ekonomisinden birbiri ardına yorumlanması güç haberler geldiğini belirterek, “Büyüme ve sanayi üretiminin beklentilerin altında gelmesi kötü bir gelişme. Ama şunu unutmamak lazım ki, Euro Bölgesi'nin ekonomik performansını ABD ekonomisinin gidişatı belirleyecek” diyor. Almanya'nın en fazla ihracatı Euro Bölgesi içindeki Fransa, İtalya gibi ülkelere gerçekleştirdiğine dikkat çeken Dalgakıran, “Dolayısıyla AB'nin güçlü bir ekonomisinde yaşanan durgunluk, hemen diğer ülkelere de yansıyor. Avrupa zor zamanlardan geçiyor. Eylül ayında açıklanacak ihracat rakamlarında da bu tablonun ortaya çıkacağını düşünüyorum” diye konuşuyor. Dalgakıran, Türkiye'nin en büyük ihracat pazarı olan Avrupa Birliği'nde yaşanan her ekonomik gelişmenin direkt olarak Türkiye'yi de etkilediğini vurgulayarak, “İhracatımızın yüzde 50'sini Avrupa ülkelerine yapıyoruz. Zaten Ortadoğu ve Kuzey Afrika pazarlarında son dönemde işler çok kötü gidiyor. Bir de AB'de resesyon olursa tablo Türk ekonomisi için çok daha karanlık olur” diyor.
“AB'deki durgunluğu telafi edemeyiz”
İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Başkanı İsmail Gülle de AB'nin lokomotif ekonomisi olan Almanya'nın ikinci çeyrekteki kötü performansının beklenmedik bir gelişme olduğunu ifade ediyor. Büyüme ve sanayi üretimi sonuçlarının beklentilerin altında kalarak negatif çıkmasının kendilerini endişeye sevk ettiğini dile getiren Gülle, “Biz Avrupa'ya ihracatta önemli paya sahip tekstil sektörü olarak, zaten İtalya ekonomisi ile ilgili sıkıntılar içerisindeydik. İtalya'daki ve hatta Ortadoğu'daki kayıplarımızı Alman ve İngiliz pazarıyla karşılıyorduk. Şu anda ihracat tablomuzda kırmızı ışıklar yeşil ışıklardan çok daha fazla” diye konuşuyor. Gülle, Türkiye'nin dış ticaretinde Avrupa Birliği'nin yeri doldurulamaz bir ağırlıkta olduğuna işaret ederek, “Euro Bölgesi'nde, hele hele Almanya ekonomisinde yaşanan olumsuz gelişmeler bizim açımızdan tehlikeli bir durum. Ortadoğu ve Kuzey Afrika pazarlarında yaşadığımız kan kaybını son dönemde Avrupa ekonomilerindeki düzelme ile telafi ediyorduk. Euro bölgesindeki durgunluğu telafi edebileceğimiz bir başka pazar ise yok” diyor.
“Başı Almanya çekiyor”
Küresel krizin patladığı ilk ülke olan ve küresel ekonominin yüzde 22'sini oluşturan ABD ekonomisinin toparlanırken AB'nin bir türlü büyüme yönünde gelişme kaydedemediğini dile getiren Ekonomist Uğur Gürses ise, “İhracat pazarlarımızın en önde geleni olan Avrupa'da kriz çanları çalıyor. Başı da Almanya çekiyor” diyor. 2009 sonrasında, 2012'nin son ve 2013'ün ilk çeyreğine küçülerek resesyona giren Almanya'nın 2014'ün ikinci çeyreğinde de yüzde 0,3 küçüldüğünü hatırlatan Gürses, “Bu küçülmede ihracatın payının azalması ve inşaat başta olmak üzere sabit sermaye yatırımlarının azalması etkili oldu” diye konuşuyor. Almanya ile birlikte aynı dönemde sıfır büyüme kaydeden Fransa ve yüzde 0,2 daralan İtalya'nın da endişeleri artırdığını dile getiren Gürses, Ortadoğu pazarında yüzde 50'lere varan kayıplar yaşayan ve önünde genel seçim olan Türkiye'nin Avrupa resesyonundan büyük yara almasının muhtemel olduğunu vurguluyor.