Gündem

Türkiye çocuklarını koruyamıyor mu?

Çocukların katilleri çoğunlukla yakınları tanıdıkları ölüm sebepleri de istismar ve aile içi şiddet

24 Temmuz 2018 13:48

9 yaşındaki Mert, 4 yıl önce Kars'ta kaçırıldı. Cesedi bir gün sonra boş bir arazide bulundu. Tecavüze uğramış, boğularak öldürülmüştü. Katili ifadesinde "Nasıl yaptım bilmiyorum. Öldürdüm. Ben de askerdeyken tecavüze uğramıştım" dedi.

Yine 2014'te 6 yaşındaki Gizem, Adana'da sokağa çıktı. Oyun oynamak isterken kayboldu. Cesedi 4 gün sonra ormanlık arazide bıçaklanmış, yakılmış halde bulundu. Katili, Gizem'in ablasıyla evlenmek isteyip reddedilen akrabası çıktı.

2016 yılında ise Manisa'da kaçırılan 4 yaşındaki Irmak; cinsel istismar ve tecavüz sonrası öldürüldü. Katili, suçunu bir televizyon programında itiraf etti.

Yine aynı yıl Kocaeli'nde 3 yaşındaki Arda "Merdivenden düştü" denilerek hastaneye kaldırılmış, bağırsaklarında yırtık tespit edilmesiyle cinsel istismara uğradığı ortaya çıkmıştı. Arda'yı, annesi ve nikâhsız eşi öldürmüştü.

Bu yıl da Ağrı'da 4 yaşındaki Leyla, Ankara'da da 8 yaşındaki Eylül öldürüldü.

'Kanunların koruyamadığı çocuklar'

Çocukların katilleri, istismarcıları da çoğunlukla yakınları, tanıdıkları, ölüm sebepleri de ağırlıklı olarak istismar ve aile içi şiddet.

Kanunların yeterince koruyamadığı düşünülen hedefler oldu çocuklar.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Başkanı Gülsüm Kav, "Bütün şiddet ve suç tipleri, kanunun korumayacağı düşünülen kişilere uygulanır. Bu bizim memlekette kadınlardı, ya da nefret suçlarının hedefindeki translar, azınlıklar. Şimdi de çocuklar böyle bir evrede" diyerek, çocukların devlet yasaları ve yasaların uygulanması sürecinde yeterince korunamadığına dikkat çekiyor.

BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan hak savunucuları ve hukukçular çocuk cinayetleri ve çocuğa şiddet vakalarının durdurulabilmesi için gerekli görülen hak temelli, bütüncül çocuk politikalarının eksik olduğu görüşünde.

Türkiye'de çocuk istismarı, çocukların hak ihlali, şiddet ve kasten ölümlere ilişkin sağlıklı istatistik ve verilere de ulaşmak zor.

Zira derneklerin, bakanlıkların ve sivil toplum kuruluşlarının verileri ancak adli makamlara ve basına yansıyan vakalarla değerlendirilebiliyor. Birçok istismar ve şiddet olayı örtülü kalıyor.

2016'da KHK ile kapatılan Gündem Çocuk Derneği Kurucu üyesi ve sosyal hizmetler uzmanı Emrah Kırımsoy, "Çocuklarla ilgili düzenli bilgi tutamıyoruz, verilerimiz yeterli değil" diyor ve ortaya çıkabilecek verilerin çözülmesi gereken büyük bir soruna işaret edeceğini söylüyor.

Kadın ve çocuk hakları konusunda araştırma yapan sivil toplum kuruluşlarının birçoğunun, istismar ve şiddet olaylarında ana kaynağı basına yansıyan haberler.

Bu haberlerin toplumda yarattığı infiale karşılık yetkililerden de idam ve hadım gibi ağırlaştırılmış ceza önerileri geliyor.

Çözüm ağırlaştırılmış cezalar mı?

Hukukçular ve hak savunucuları ise çözümün ağırlaştırılmış cezalar değil, uzun vadeli korumacı ve önleyici önlemler olduğu görüşünde.

Ağrı'da Leyla, Ankara'da Eylül'ün ölüm haberinden sonra idam ve hadım cezalarının getirilmesi yönündeki çağrılar yinelendi.

2014'teki çocuk cinayetlerinden sonra o dönem Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan idam tartışmasını gündeme getirmişti. Erdoğan, "Bu işin hakkı idam. İdam gelmese bile çok çok ağırlaştırılması noktasında talimatım var. Ağırlaştırılmış müebbete kadar düşünülebilir" dedi.

Son yıllardaki davalara bakıldığında, çocuk cinayetlerinde zanlının suçlu bulunması halinde çoğunlukla ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırıldığı görülüyor. Çocuk istismarı ve çocuğa şiddet suçlarında ise en ağır ceza 20 yıl hapis.

ÇaÇAv (Çocuk Alanında Çalışan Avukatlar Ağı) üyesi Avukat Gazal Bayram Koluma, cezaların ağırlaştırılmasından çok çocukların istismar ve şiddetten korunmasına ihtiyaç olduğunu, bu işi üstlenen kurumların ise görevlerini yerine getirmesinde sıkıntılar yaşandığını söylüyor:

"Yasal mevzuatımıza baktığımızda birçok açıdan, birçok ülkeye göre daha ciddi ceza oranlarının yer aldığını görüyoruz. Asıl önemli olan mevcut yasaların işlerliğini sağlamak."

İdam ve hadım (kastrasyon) cezalarının caydırıcı olmayacağını savunan Avukat Koluma ise "İdam kararını verdiniz, uyguladınız, sonra masumiyeti ortaya çıktı. Bu cezayı geri alma şansınız olmayacak. Sanık hakları noktasında olumsuz bir netice olabilir" diyor ve ekliyor:

"İdam cezasının getirilip farklı suçtan yargılanacak kişilere de uygulanacak olması da ayrıca ürkütücü."

1 Temmuz'da, o dönem Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü olan Bekir Bozdağ, cinsel suçların cezalandırılmasında kimyasal hadım yönetiminin kullanılacağını, uygulamanın da yeni dönem devreye gireceğini söylemişti.

Bozdağ: Cinsel kastrasyonu yeni dönemde devreye sokacağız

Avukat Koluma ise hadıma karşı çıkıyor ve "Bu suçu işleyen failin testesteron hormonuyla ilgili bir sorun olmadığı bilinmekte. Hadım ederek suçu önlemiş olmayacaksınız. Aileyi ve çocuğu eğitimden geçirmek gerekir" diyor.

Eski Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Kaya: Çözüm hadım değil, koruma

Eski Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya ise Şubat ayında kimyasal hadımla ilgili tartışmalar ile ilgili olarak "Sürekli değil, geçici olacak. Gündemde olan konu tıbbi tedavi ile geçici süreli baskılama" demişti.

Fatma Betül Sayan Kaya, 7 Temmuz'da CNN Türk kanalındaki bir programda da hadımın çözüm olmadığını belirterek, "Çözüm çocuklarımızı korumak" dedi.

Kaya, çocuklarla ilgili hizmet veren tüm çalışanların da kontrolden geçirilmesi gerektiğini ve özellikle aileler ve çocukların bilinçlendirilmesinin önemli olduğunu, istismarın üstünün örtülmesine izin verilmeyeceğini söyledi. Dolayısıyla, 2018'de hala çözülemeyen çocuk istismarı ve çocuğa şiddet için atılması gereken adımların "atılacağına" işaret etti.

Kapatılan Gündem Çocuk Derneği'nin kurucu üyesi ve sosyal hizmetler uzmanı Emrah Kırımsoy ise idam ve hadım çağrılarının toplumdaki infiale karşılık "duygusal tepkiler" olduğu görüşünde. Kırımsay'a göre sorunun köküne inilip çözüm odaklı bakılmıyor:

"Özellikle kayıp ve cinsel şiddetle sonuçlanan çocuk hakları ihlallerinde, çocuğa yönelik bakış, nesnelleştirme, üzerinde tahakküm kurma, şiddet uygulama, cinsel obje olarak görme oluyor. Bu yüzden ihlallerin önüne geçilemiyor"

"Erkek egemen, toplumun ataerkil yapısının bir sonucu yaşananlar. Kültürel olarak, muhafazakârlıkla birlikte cinselliğin tabu haline getirildiği bir ülkede yaşananların sonucu."

Çocuklara ilişkin veriler

Aile baskısı, korku ve güvenlik gibi kaygılar, erkek egemen toplumlarda cinsel istismarın büyük oranda gizli kalmasına yargıya taşınmamasına neden oluyor. Dolayısıyla uzmanlar birçok verinin yanıltıcı olduğu, gerçeği yansıtmadığı kanısında.

Ama Adalet Bakanlığı çocuklara yönelik cinsel istismar suçlarına ilişkin açılan davaların istatistiklerini tutuyor.

Bakanlığın 2017 Adli Sicil İstatistikleri, Çocukların Cinsel İstismarı Suç ve Karar Sayıları tablosuna göre 2010-2017 yılları arasında çocukların cinsel istismarı suçundan açılan davalardaki suç sayıları toplam 134 bin 960.

Suç sayıları 2014 yılına kadar artış gösteriyor. 2014'te 18 bin 104 olan suç sayısı 2015 ve 2016'da düşüyor ve 2016'da 15 bin 51 oluyor. 2017'de ise 16 bin 348'e çıkıyor. Çocukların cinsel istismar suçunun, Türk Ceza Kanunu (TCK) uyarınca açılan tüm davlar içindeki oranı ise ortalama %0.7.

Çocuk cinayetlerine ilişkin veriler ise genelde medyaya yansıyan haberlerden derleniyor. BBC Türkçe'nin ulaştığı dernekler ve hukukçular, öldürülen kız ve erkek çocukların verilerinin toplu halde paylaşıldığı bir kaynak olmamasından şikâyetçi.

Medyaya yansıyan cinayetlerin güncel haritasını yayımlayan Kadincinayetleri.orgsitesine göre 2010 yılından bu yana öldürülen 18 yaş altı kadınların ve kız çocuklarının sayısı 189.

Çocuklara yönelik istismar verilerini toplayan derneklerden bir diğeri de İMDAT (Şiddeti Önleme ve Rehabilitasyon Derneği).

Derneğin ASUMA (Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Suç ve Şiddetle Mücadele, Uygulama ve Araştırma Merkezi) ile ortak yayımladığı 2018 Türkiye'de Çocuk İstismarı Raporu'na göre cinsel suç mağduru çocukların yüzdesi 2014'ten 2016'ya yüzde 33 arttı. Çocuk mağdur sayısı 2014'te 74 bin 064 iken, 2016'da 83 bin 552'ye yükseldi.

Diğer yandan TÜİK verilerine göre 2008-2016 yılları arasında çocuklar hakkında yapılan kayıp müracaatları da 104 bin 531 oldu.

Muhalefet partileri de cinsel istismara karşı hükümetin daha faal olması gerektiğini söylüyor.

CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Aralık 2017'de yayımladığı çocuk istismarı raporunda, "Türkiye'de 7 yılda en az 3 bin 947 çocuğun yaşam hakkı ihlal edildi" demişti.

HDP Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu da Nisan 2018'de TBMM'de Çocuk Hakları Bakanlığı kurulmasına ilişkin kanun teklifi vermişti.

Hükümet ne yapıyor?

Hükümet ise çocuk istismarı ve şiddetine karşı Şubat ayında Bakanlar nezdinde bir komisyon kurdu. Daha önce meclis bünyesinde kalan komisyonun bakanlar arası işbirliğini artırma amacıyla kurulan Çocuk İstismarı Komisyonu'nda Adalet Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı yer aldı.

Komisyon, Nisan'da erken seçim ilanından kısa bir süre önce meclise yasa tasarısı sundu. Ancak erken seçim ilanından bir gün önce meclise getirilen yasa tasarısı erken seçim ve yeni yönetim sistemi gündeminin gerisinde kaldı.

Komisyonun başında görev alan ve o dönem Başbakan Yardımcısı olan Recep Akdağ, 5 Temmuz'da gazetecilere açıklamasında yasa tasarısıyla ilgili şunları söylemişti:

"Elbette mesele sadece bir kanun yapmak değil. Bir acil eylem planı yaptık. Bu acil eylem planı, çocukların ve ailelerin eğitiminde bir şekilde başına bu sıkıntı gelen çocuk ve ailelerin ikincil örselenmeden korunması için alınacak tedbirlere kadar birçok tedbiri de içeriyor. Gerçekten ceza hukukumuzda hiç olmayan çok ağır cezalar da getirdik.

"Çocuklara karşı işlenen cinsel suçlar ve hele hele bunun neticesinde çocuğun öldürülmesi söz konusuysa zannediyorum ki sayın Cumhurbaşkanımızın ilk ele alacağı konulardan birisi olacaktır."

'Hapis cezasının en üst sınırı için 40 yıla çıksın'

Tasarıda çocuk istismarında cezalar artırılıyor ve kastrasyon (hadım) uygulaması öngörülüyor.

Düzenlemede çocuğa karşı cinsel istismar suçu için öngörülen hapis cezasının en üst sınırı 20 yıldan 40'a çıkarılması öneriliyor.

Tasarıda, 15 yaş altı çocuklara istismar suçu cezalarında, çocuk 12 yaşından küçük "cebir ve tehditle ve silah kullanmak suretiyle" cinsel istismar suçu işlenmişse ağırlaştırılmış müebbet öngörülüyor. 15 yaş üstü ise "istismar" yerine "reşit olmayanlarla cinsel ilişki" ifadesiyle değerlendiriliyor.

12 yaşın kıstas alınması ve 15 yaş üstünü "cinsel ilişki" olarak görmesi hak savunucuları ve hukukçular tarafından da eleştirilmişti.

Tasarı yeni hükümet düzeninde henüz gündeme gelmedi. Bakanlıklar da değişti. 24 Haziran seçimleri sonrası yeni yönetim düzeninde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı birleştirildi. Çalışma, Sosyal Hizmetler ve Aile Bakanlığı kuruldu.

Devlet hastaneleri bünyesinde de Çocuk İzlem Merkezleri (ÇİM) kuruluyor. Cinsel istismara uğramış çocukların adli ve tıbbi işlemlerinin eğitimli kişiler tarafından izlenmesi amacıyla 31 ildeki hastanelerde kurulan merkezlerin sayılarının da artırılması ve her ilde kurulmaları hedefleniyor.

'İzleme mekanizmaları yok'

Adalet Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın ayrıca 2014-2019 dönemini kapsayan Çocuk Koruma Hizmetlerinde Koordinasyon Strateji Belgesi var.

Belgede çocukların korunmasına yönelik erken uyarı sisteminden alınacak tedbirlere dair bir dizi madde sıralanıyor. Ama Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Başkanı Doktor Gülsüm Kav, bakanlıkların görev paylaşımını anlatan bu belgenin gündeme gelmemesini eleştiriyor:

"Bu belge, 2014-2019 arasında çocuğun hayatıyla ilgili bütün bakanlıkların nasıl bir işbirliği ve koordinasyon içinde çalışacaklarını çok somut olarak tarif ediyor. Bu belgenin hiç anılmamasını kınıyorum. Buna bağlı çalışırlarsa sorunların yarısından fazlasının çözüleceğini düşünüyorum."

Sosyal hizmetler uzmanı Emrah Kırımsoy da bu tip belgelerin uygulanması konusunda eksiklikler olduğunu ifade ediyor:

"Dönem dönem oluşturulan böyle belgeler var. Önemli başlangıçlar ama uygulaması ve işe yarayıp yaramadığına dair bir izleme mekanizması oluşturulması için sadece bir niyet mektubu olarak ortada kalıyor."

Kırımsoy, 100 binden fazla kayıp çocuk müracaatı olduğunu da hatırlatıp geleceğe ilişkin politika değişikliği yapılmasını öneriyor:

"Bu inanılmaz bir rakam, eğer böyle bir sayı varsa bu neden bizim öncelikli konumuz değil?"

Ne yapılmalı?

Çocukların korunması için yapılması gerekenlere dair de Emrah Kırımsoy "çocuk hakları politikası oluşturulması" gerektiğini söylüyor:

"Eğitimden sağlığa, sosyal hizmetlerden adalet sistemine kadar çocuklarla ilişkili bütüncül hak temelli bir çocuk politikası gerekiyor. Veri toplanması gerekiyor ve sorumluların sistemi değil, çocukları koruyan bir yaklaşım geliştirmesi gerekiyor. Ayrıca çocukların doğrudan destek alabilecekleri sistemler oluşturulmalı."

Son dönemde çocukların kaçırılması ve öldürülmeleriyle ilgili haberlerin gündeme gelmesiyle Emniyet Genel Müdürlüğü de çocukların kendilerini koruyabilmeleri bir dizi uyarıda bulundu.

BBC Türkçe'nin görüştüğü, hukukçular, sivil toplum kuruluşları ve hak savunucuları çocuklara yönelik istismarın önüne geçebilmek için yapılacakları şöyle sıralıyor:

Çocuklara yönelik şiddet, çocuk sağlığı, eğitimi ve durumlarına ilişkin düzenli veri toplanmalı
Çocuk hakları için bütüncül bir politika oluşturulmalı, öncelik verilmeli
Cezaların artırılmasından ziyade koruyucu ve önleyici tedbirlere yoğunlaşılmalı
Çocuğu koruma görevini üstlenen kurumlar yasa çerçevesinde görevini layıkıyla yerine getirmeli
Aile içi eğitimin sağlanması
İstismara maruz kalan çocuğun beyanı yeterli bulunmalı, bunun için adalet sistemindeki heyetler donanımlı, eğitimli olmalı. Yalan söylediğinin ortaya çıkması durumunda da yalana zorlayan sebepler araştırılmalı
Çocukların doğrudan destek alabilecekleri sistemler oluşturulmalı
Çocuklarda taciz konusunda farkındalık yaratılmalı, vücut güvenliği ve "Hayır" demek öğretilmeli
Başta öğretmenler ve sağlık çalışanları olmak üzere meslek grupları farkındalık yaratılmasında rol oynamalı
Çocuk Koruma Hizmetlerinde Koordinasyon Strateji Belgesi ve Çocuk Koruma Kanunu uygulanmalı
Kadınlar ve çocuklar için iki ayrı bakanlık kurulmalı

Türkiye'de çocukların korunması 2018 yılında hala tartışılan, eksiklerin hala giderilmeye çalışıldığı bir konu. Ama öncelikli bir gündem maddesi olduğunu söylemek zor.

Hak savunucuları ve hukukçulara göre yıllardır üzerinde çalışılan belgelerin uygulanması, çocukların eğitim, sağlık ve güvenliklerinin takip edilmesi süreçlerinde eksiklikler yaşanıyor. Bu da çocukların korunmasını geciktiriyor.