Dünya

Türkiye-AB görüşmelerinin perde arkasında neler yaşandı?

Reuters: Merkel, Davutoğlu'nun planına itiraz edenleri sürecin dışına itti

11 Mart 2016 10:55

Avrupa Birliği (AB) ve Türkiye’nin 7 Mart’ta gerçekleşen zirvede göç krizinde prensipte anlaşmaya varmasının ardından tartışmalar sürerken, Brüksel’de 6 saat süren toplantının perde arkasına ulaşıldı. Reuters'a göre Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Brüksel’de sunduğu yeni plan Avrupalı liderleri şaşırtırken, Almanya Şansölyesi Angela Merkel anlaşmaya daha hızlı varma amacıyla Fransa ve AB kurumlarının liderlerini sürecin dışına itti.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, kaçak yollarla Türkiye’den Yunanistan’a geçen Suriyeli mülteciler dahil tüm göçmenlerin Türkiye’ye geri gönderilmesini önermişti. Karşılığında, geri yollanan her bir Suriyeli için, AB’nin Türkiye’deki mülteci kamplarında bulunan bir Suriyeli’yi kabul etmesini istenmişti. Türkiye’ye söz verilen 3 milyar Euro’nun iki katına çıkarılması ve vize muafiyetinin hazirana çekilmesi de talep edilmişti. Konuyla ilgili Reuters’a konuşan Alman yetkililer ise, "Davutoğlu, pazar gecesi Merkel ve Hollanda Başbakanı Mark Rutte ile Brüksel’de yaptığı görüşmede, önerdiği 'cesur planla' herkesi şaşırttı" dedi. Merkel'in, Davutoğlu'nun planını desteklediğini öne süren yetkililer, "Merkel, Davutoğlu'nun önerdiği planın tüm dinamikleri değiştirebileceğini ve AB'nin elde edeceği kazancın verdiği tavizlerden daha fazla olacağını hissetti" ifadelerini kullandı.

 

 

Fransa dışlandı

 

Pazar günü gerçekleşen ön hazırlık toplantısına ne Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk, ne de Avrupa Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker çağırıldı. Almanya’nın en yakın Avrupalı müttefiki Fransa da davet edilmedi. Aşırı sağın yükselişe geçtiği Fransa’da, Cumhurbaşkanı François Hollande, Suriyeli mültecileri alma sözünde geri adım atmıştı. Merkel, bu nedenle göç krizinde ortak olarak Hollanda Başbakanı Mark Rutte’yi seçti. Göreve geldiğinden beri Merkel’in politikalarını destekleyen Rutte, Türkiye’den doğrudan Suriyeli mülteci almayı kabul etmişti. Ayrıca Hollanda’nın AB dönem başkanı olması da konumunu güçlendirmişti. 
 

AB yetkilileri rahatsız 

 

Reuters’a göre, Brüksel’deki AB diplomatları ve yetkilileri, pazartesi günü gerçekleşen zirvede bir anda önlerine getirilen bu plan karşısında şaşkına döndü, birçoğu hazırlıklar sırasında kendilerine bilgi verilmemesi nedeniyle duydukları rahatsızlığı dile getirdi. 

AB üyesi devletlerin liderlerinden oluşan Avrupa Konseyi’nin Başkanı Donald Tusk, zirveden birkaç gün önce Türkiye’de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu ile görüşmüştü. Tusk, bu görüşmeleri Türkiye’nin göç akınını durdurmasına odaklanan başka bir planı tartışmak üzere gerçekleştirmişti. Reuters’a göre, görüşmelerde Türkiye’nin yeni planı hakkında Tusk’a “çok az ipucu verildi”. 
 

Merkel, Tusk’a güvenmedi

 

Reuters’a konuşan diplomatlara göre, bazı Avrupalı liderler Tusk’a, neden Türkiye’ye yaptığı ziyaretten sonra yeni plan konusunda kendilerini bilgilendirmediğini sordu. Tusk ise, pazartesi sabahına kadar yeni planın en kritik önerisi olan Türkiye’nin tüm mültecileri geri alma planından haberdar olmadığını söyledi. 

Gerçekte ise, Tusk, Merkel ile Avusturya Şansölyesi Werner Faymann arasındaki çekişmenin arasında kalmıştı. Faymann, göçmenlere sınırlarını kapatma kararı almış, Balkan ülkelerine de aynı yönde baskı yapmıştı. 

Brüksel’de bulunan bir AB büyükelçisi Reuters’a, “Merkel’in (Türkiye ile işbirliğini öngören) A planı ile Orta Avrupa ülkelerinin B planı arasında bir çekişme vardı. Merkel, Tusk’ın B planına destek verdiğinden şüpheleniyordu. Bu nedenle Tusk kenara itildi” dedi. Avusturya önderliğinde hazırlanan B planı, Yunanistan ve Türkiye’nin göçmen akınını durduramayacağından yola çıkarak sınırların göçmenlere kapatılmasını öngörüyordu.

Reuters’a göre, Merkel’in tek başına aldığı kararlar; Fransa lideri Hollande, AB’den çıkma referandumuna hazırlanan İngiltere Başbakanı David Cameron ve Türkiye’nin insan hakları sicilini eleştiren İsveç Başbakanı Steven Lofven için sorun teşkil etse de birçok Avrupa lideri, Almanya’da yerel seçimlerin yaklaştığı bir dönemde Şansölye’ye karşı çıkma konusunda çekimser.