Gündem

Türk: Silahlar üç ay içinde Türkiye'nin gündeminden kalkabilir

DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, hiç kimsenin bayrakla, sınırlarla bir sorunu olmadığını ve olmayacağını söyledi.

13 Kasım 2009 02:00

T24- DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, "Demokratik açılım konusunda ciddi bir çözüm yaklaşımı gösterilmesi halinde silahlar üç ay içinde Türkiye'nin gündeminden kalkabilir" dedi. Türk hiç kimsenin bayrakla, sınırlarla bir sorunu olmadığını ve olmayacağını ifade ederek, ''Ülkenin ortak dili Türkçedir, Türkçe olmaya devam eder. Hatta kendi anadilinde eğitim yapacak olanlar için, Türkçe ortak iletişim dili olarak korunur'' diye konuştu. 

TBMM'de demokratik açılım konusunda yapılan genel görüşmede partisinin görüşlerini dile getiren DTP lideri Ahmet Türk, AKP'nin planının beklentilerini karşılamadığını, ancak hükümetin ABD'nin yönlendirmesiyle hareket ettiği gibi iddiaları da doğru bulmadıklarını söyledi.


AHMET TÜRK'ÜN KONUŞMASININ TAM METNİ

Atalay: Ayrımcılıkla Mücadele Komisyonu kurulacak

Baykal: Hükümet Öcalan'la anlaşıp sınıra hâkim ve savcı gönderdi


'Asimilasyoncu politikayı üreten İttihatçı ekip ve ardılları'

"Yaşananlara rağmen halklar arasında bir etnik çatışmanın yaşanmamış olmasını" bir kazanım olarak değerlendiren Türk, ''Biz, bu inkârcı politikalara karşı çıkarken de halkı suçlamıyoruz. Bundan sorumlu tutmadık, tutmuyoruz. Çünkü biliyoruz ki; bu inkârcı, asimilasyoncu politikaları üreten ve uygulayan halk değildir. Devleti ele geçirmeyi başaran ittihatçı ekip ve onların ardılı olan zihniyetlerdir'' diye konuştu. 

Dinleyici locasından açılıma protesto

Hükümet terör örgütüne teslim oldu

Bölgenin geri bırakılmışlığının nedeninin, devletin birçok raporunda da ortaya çıktığı gibi, bilinçli bir ihmal ve ayrımcı politikalar sonucu olduğunu anlatan Türk, bölgeler arası gelişmişlik farklarının ortadan kaldırılması için devlet destekli yatırımlar ile bölge ekonomisinin canlandırılması gerektiğini bildirdi.  Ahmet Türk, şöyle konuştu: 


'Hükümet acilen netleşmeli'


'Bu, bir Kürt-Türk çatışması değildir. Sorun, Kürtler başta olmak üzere vatandaşlarına demokrasiyi, özgürlükleri çok gören, resmi devlet ideolojisi sorunudur. Bu ülkede demokrasi ihtiyacı olan sadece Kürtler de değildir. Ülkede Türk kavramı ve millet tanımı bile, bu resmi ideoloji tarafından, özünden boşaltılmıştır.
   
Kimliklerin, dillerin, kültürlerin kendini özgürce, korkmadan, baskılanmadan ifade etmesi ülkeyi bölmez. Tam tersine, ülkeye aidiyet bağlarını güçlendirir. Asıl bölünme tehlikesi, kimliklerin inkarı ve bastırılması üzerine ortaya çıkar. Hiç kimse bu ülkedeki farklı kimlikleri bir ayrışma veya bir çatışma nedeni olarak görmemeli, göstermemelidir. 
    
Bugün geldiğimiz noktadaki durum, eski zihniyetten bir kopuş yaşanmadığı için, maalesef yeterince ilerlemiyor. 1980 askeri darbesinin ürünü cunta anayasasını değiştirmeyi bile gündemine alamayan bir çözüm yaklaşımı, önceki inkâr yaklaşımlarından, özü itibariyle, ne kadar farklı olabilir? Hükümetin amacı, sorunu kalıcı bir şekilde ve demokratik bütün hakları hayata geçirerek çözmek midir? Yoksa bu sorunla bir müddet daha yaşamaya devam etmek, yani sorunu 'katlanılabilir' bir düzeye çekmek midir? Bu konularda hükümet, acilen netleşmelidir.'' 
     

'Biz çözmezsek kimse gelip çözmez'


    
DTP Genel Başkanı Türk, uluslararası oyunları bozmanın ve boşa çıkarmanın tek yolu demokratik çözüm olduğunu ifade etti. ''Bu, sorunumuzu çözmezsek, kimse gelip bizim sorunlarımızı çözemez, belki çözülsün de istemez. Demokrasisini kendi özgücüyle güçlendiremeyen hiçbir toplum, esaretten kurtulamaz'' dedi.


'Ana dilde eğitimde de Türkçe ortak iletişim dili olabilir'

 
   
''Bizi bir arada tutan yeterince ortak değerimiz vardır, var olmaya devam eder'' diyen Türk, 'Hiç kimsenin bayrakla, sınırlarla bir sorunu yoktur, olmaz. Ülkenin ortak dili Türkçedir, Türkçe olmaya devam eder. Hatta kendi anadilinde eğitim yapacak olanlar için, Türkçe ortak iletişim dili olarak korunur'' diye konuştu. 

'Hükümetin küçük düşürülmesi doğru değil'
 
Ahmet Türk, Türkiye'nin demokrasi dışında başka bir çıkış yolu kalmadığını, demokrasinin ülkeye zarar getireceğini söylemenin de kimsenin savunabileceği bir şey olmadığını belirtti. Hükümetin, ''Kürt Açılımı'' adıyla başlattığı, sonra da ''Milli Birlik Projesi'' adında karar kıldığı sürecin, anlatmaya çalıştığı çözüm zihniyetinden uzak olduğunu kaydeden Türk, ''Hükümet şundan emir aldı. Bu bir dış dayatmadır, ABD projesidir'' denilerek hükümetin küçük düşürülmesini de doğru bulmadıklarını söyledi. 
          
    
Hükümetin somut tek bir projesi, tek bir adımı olmamasına ve partisini ısrarla sürecin dışında tutma gayretlerine rağmen umutlarını yitirmediklerini vurgulayan Türk, şunları kaydetti: 

''En azından sorunun artık orduya havale edilmemesi umuduyla, siyasal alanda bizlerin sorumluluğunda kalması ve bu vesileyle ölümlerin durması adına bu süreci destekledik, desteklemeye devam ediyoruz. Ancak, hükümetin askeri operasyonlardaki ısrarı ve meseleyi güvenlik boyutunun ötesine taşıyamamış olması, ölümleri durdurmadığı gibi, süreci de ilerletememiştir. 
    
Biz şuna inanıyoruz: Eğer ciddi bir çözüm yaklaşımı gösterilirse; silahlar üç ay içinde Türkiye'nin gündeminden kalkabilir. Bu meselede canı yanmayanlar, yüreği dağlanmayanlar rahat olabilirler. Ancak hiç kimse, bize bir daha bu acıları yaşatma hakkına sahip değildir ve bundan sonra da olamayacaktır. Bizler, siyasi ve ekonomik rantları için, bu acıların sürmesini isteyenlere karşı, demokrasi mücadelemizi sürdürdük."


'Demokratik siyasal çözüm için ortak komisyon öneriyoruz'



"Ülkenin bu en temel sorununu demokratik siyasal bir çözüme kavuşturmak için, TBMM'de bulunan bütün partilerin temsil edileceği bir komisyon kurmayı yüce heyetinize öneriyoruz. Madem bu sorun bizim sorunumuzdur, madem çözümünü de biz kendimiz bulacağız, o halde; hükümet, bu süreci artık kapalı kapılar ardında yürütüp süreci bulandırmak yerine Meclis'e teslim etmelidir. Kurulacak bu komisyon, ters yüz edilmiş tarih anlayışını sorgulayarak, gerçekleri açığa çıkarabilmelidir. Hakikatleri araştırıp, kimin nerede hangi hataları yaptığını, ülkenin hangi dönemeçlerde, zayıflatılıp teslim alınmaya çalışıldığını ortaya çıkarmalıdır. Geçmişle yüzleşme noktasında cesur olmadan; Cumhuriyet, elitlerin işgalinden kurtarılıp demokratik bir hale getirilemez.'' 


'Barış için canımızı vermeye hazırız'

    
''Ortada bu kadar tarihi gerçekler ve yaşanmış acılar varken, 'ben meseleyi askeri operasyonlarla çözerim' diyen bir politikacı, çözümsüzlüğe hizmet eder'' diyen Türk, üstlendikleri sorumluluk gereği, bırakın tek bir yurttaşın ölmesini, burnunun kanamasının bile, makamlarıyla kıyaslanamayacak kadar değerli olduğunu, barış için koltuklarından değil, canlarından vazgeçmeye hazır olduklarını bildirdi. 
    
Türk, ''Tarih karşısında onurlu bir yere sahip olmak her siyasetçiye nasip olmaz. Gelin bu onuru hep birlikte paylaşarak, çocuklarımıza barış ve huzur içerisinde yaşanacak bir gelecek armağan edelim. Bizler bugün varız, yarın yokuz. Ama halklarımız hep var olacak. Bizi ya minnetle ya da öfkeyle anacaklar. Gelin hep beraber sorumluluk alalım. Bu sorunları çözelim ki, gelecek kuşaklar da bizi minnet ve şükranla ansınlar'' diyerek sözlerini tamamladı. 


Erdoğan ve AKP milletvekilleri de Türk'ü alkışladı



Türk'ün konuşmasını, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, AKP'li milletvekilleri de alkışladı.

DTP'li milletvekilleri de Türk'ü ayakta alkışladı.