Türk lirası, henüz 2017 yılının ikinci haftası tamamlanmadan Amerikan Doları karşısında yaklaşık yüzde 8 değer kaybetti. Döviz kurundaki hareketlilik, "Dolar/TL işlemlerinde satış tarafında kim duruyor?" sorusunun sorulmasına yol açıyor.
Çarşamba günü rekor düzeyde düşük seviyeye gerileyen TL, dün ise yaklaşık yüzde 3 değer kazanmıştı. Son iki günde artan dalgalanmalar ile ilgili de piyasada farklı senaryolar konuşuluyor.
Hareketin tam olarak neden kaynaklandığını kimse bilmese de, herkesin mutabık olduğu bir konu var:
"Bu derece keskin kur hareketleri normal değil".
Sebep, şirketlerin eksi döviz pozisyonu muydu?
Özel sektörün varlıkları ve yükümlülükleri (döviz cinsinden ödemesi gereken borçları) arasındaki farkı gösteren net döviz pozisyonu, Ekim ayında eksi 213 milyar dolara ulaşmıştı.
Pazartesi günü Hürriyet gazetesinde yer alan bir haberde, Merkez Bankası'nın şirketlerin döviz pozisyonlarını takibe alacağı ve döviz geliri olmadan dövizle borçlanan şirketlerden kur risklerini azaltmaları için ek düzenlemeler talep edeceği söyleniyordu.
Piyasada bu haber şirketlerin dolar talebini artırırken, bu talebin satış tarafında karşılık bulmamasının, doların yükselmesine sebep olabileceği konuşuluyor.
Kurdaki ani yükselişin dolara dair "pahalı"ya da "ucuz" algısını ortadan kaldırarak bireysel anlamda dolarizasyon eğilimini de tetiklemesinin kuru daha da yukarı tırmandırmış olabileceğinden bahsediliyor.
Sıcak para akışı kurdaki ani değişimleri tetiklemiş olabilir mi?
"Sıcak para" adı verilen portföy yatırımlarının bir ekonomiye yüklü miktarda girişi, ülkenin para biriminde değerlenmeye sebep olurken, ani para çıkışları da ülke para biriminin normal piyasa seyrinin dışında hareket etmesine sebep olabiliyor.
Tahvil ve borsa yatırımları için ülkeye giriş yapan spekülatif fonların ani çıkışı teorik olarak böyle bir harekete sebep olabilir.
Ancak kurdaki ani değişimlerin gece ya da erken saatlerde değil, Türkiye piyasasının aktif olduğu sabah 8-11 saatleri arasında gerçekleşmesi, bunun çok da gerçekçi olmadığını gösteriyor.
BBC Türkçe'ye konuşan Japon yatırım bankası Nomura International'ın Türkiye ekonomisti İnan Demir ise dolardaki yükselişin durdurulabileceğine dair bir inancın bulunmamasının, bu denli hacimsiz ama sert bir kur hareketine sebep olabileceğini belirtti.
Finans uzmanlarının hemfikir olduğu başka bir konu ise, Merkez Bankası'nın haftalık repo ihalesi açmamasının piyasa tarafından olumlu karşılanmış olması.
Merkez Bankası'nın hareketi, sert bir adım olmasa da piyasaya verilmiş bir "Ben buradayım" mesajı olarak algılanıyor.
Dün Merkez Bankası'nın bu mesajına, gelişmekte olan piyasalara yönelik olumlu piyasa algısı da eklenmişti.
Hem küresel hem de iç dinamiklerin desteğini alan TL, dün yüzde 3 civarında değer kazanarak pozitif ayrıştı.
TL'deki bu hareketliliğin ardından, 24 Ocak'ta yapılacak Merkez Bankası'nın Para Piyasası Kurulu toplantısının para piyasalarındaki seyir için belirleyici olacağı belirtiliyor.