Ekonomi

TÜRK-İŞ Başkanı Atalay: Salgın döneminde örgütsüz iş yerlerinde ağır bedeller ödendi

"Salgın döneminde örgütlenmenin önemi bir kez daha ortaya çıktı"

21 Eylül 2021 11:28

TÜRK-İŞ Başkanı Ergün Atalay, salgın döneminde örgütlenmenin öneminin bir kez daha ortaya çıktığını belirterek, siyasetçileri sendikalılığa destek ve örnek olmaya çağırdı. Salgın döneminde örgütsüz işyerlerinde ağır bedel ödendiğini kaydeden Atalay, kayıt dışı çalışma, Türkiye’nin rekabet gücü, iş sağlığı ve güvenliği, ücret ayarlamaları dahil her türlü sorunun çözümü için sendikalılığın şart olduğunu söyledi.

Türkiye’de örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılmasında sendikalar ve konfederasyonlar kadar siyasetçilerin de rolü olduğunun altını çizen Ergün Atalay, “Örgütlenme olduğunda bir işveren bin kişiyle muhatap olacağına bir kişiyle muhatap oluyor. Yemeği, parayı, servisi, iş kazasını orada konuşsun, bir kişiyle (sendikayla) konuşsun. Bundan ürkmenin bir anlamı yok. Türkiye 1980 öncesindeki o günleri geçti” dedi. 

Atalay, Dünya gazetesinden Maruf Buzcugil’in sorularını yanıtladı.

Eksiklikleri olsa da Türkiye’nin oturmuş bir yasal altyapısı var. Örgütlenmede zorluklar neler?

Bir örnek vereyim. Şu anda İstanbul Avcılar’da bir fabrika var Finlandiyalıların, Çinlilerin. Yaklaşık 800 kişi var. 650’si kadın. Orada örgütlendik, 150 kadını dışarı attılar, tuvaletleri kapattılar. Dün çalışma Bakanı İstanbul Valiliği’ni aradı. Sanayi Bakanı Mustafa Varank, orasının Türkiye sorumlusuyla konuştu. Yetmedi, gittim Cumhurbaşkanı’na anlattım. Şimdi sendikayla oturdular, hala CEO diyor ki, Çin’e soracağım öyle karar vereceğim diyor. İki ayrı küresel otomotiv devi. Bütün dünyadaki fabrikaları örgütlü. Türkiye’ye gelince yok. Yahu biz dördüncü dünya ülkesi mi olduk? Avusturya’da fabrikasında sendika var, Belçika, Almanya, Romanya’da sendika var. Türkiye’ye gelince yok. Bu çifte standardın kimseye faydası yok.

Türkiye’nin gündemden düşmeyen konularından biri çalışma hayatında sendikal düzenin ağırlığının artması. Bu konuyu siz de sıklıkla vurguluyorsunuz. Hangi adımlar atılmalı?

Gelecek yıl TÜRK-İŞ’in 70. kuruluş yıldönümünü kutlayacağız. Türkiye’nin en uzun soluklu kurumlarının başında gelenlerden birisiyiz. Üye itibariyle de en çok üyeye sahip olan sendikası. Maalesef 17 milyon kişinin çalıştığı ülkede, toplam 2,5 milyon sendikalıyla öğünmek de doğru değil. Salgın döneminde örgütsüz olan işyerlerinde (çalışanlar) ağır bedel ödedi. Örgütlü olan işyerlerinde ise salgın döneminin ekonomik sıkıntılarını çektirmemeye gayret ettik. Sendikalar işverenle beraber, nerede ihtiyaç varsa, ne aklınıza geliyorsa; sağlığından, ekonomik gelirine kadar bir kayıp olmadan, şu 1,5 sene zarfında belli bir noktaya geldik. Salgın döneminde sendikalara çok ihtiyaç olduğunu gördük.

Şimdi bunun (salgının) bedelini kim ödedi? Kayıt dışı oranı yüzde 35 civarında. Bunlar örgütlü olsa, kayıt içinde olur, vergi, sigorta öderler. Burada özellikle başta iktidar partisi olmak üzere, bütün partilerin örgütlenmeyle ilgili topluma, sendikalara yardımcı olmaları gerekiyor.

 

Kayıt dışılık ağır sorunlardan biri, şimdi mültecilerle daha da derinleşiyor. Sendikalar burada nasıl rol oynayabilir?

Bu ülke, mülteciler için maddi-manevi elinden geleni yapıyor. Ancak bu kişileri mutlaka kayıt altına almak lazım. Kendi gözlemimiz, Gaziantep’te ayakkabı yapan 2 fabrika var. Birisi Afgan-Suriyeli çalıştırıyor, asgari ücret dahi vermiyor, servis yok. Onun yanında kurala uyan iyi işverenimiz, o da asgari ücret veriyor ama yemek, servis veriyor. Kayıtlı çalışanın adam başına maliyeti 6 bin TL, diğerinin maliyeti 3 bin TL. Düzgün çalışan, fabrikayı kapatmasın da ne yapsın. Bu benim dediğim canlı , belgeli bir örnek. Ne kadar en iyi kanunu çıkarırsan çıkar, patronun niyeti kötüyse kaçak yol buluyor. Kaçak yolu bulup vergi, sigorta ödemiyor, işçinin emeğini sömürüyor. Yani bir an evvel bunun önüne geçmek gerek. Bunu söylemem gereken yerlere yazıyla da belgeyle de söylüyorum, her yerde söylemeye devam ediyorum.

Salgın sendikaların önemini artırdı dediniz, örgütlenmeye etkisi nasıl oldu salgının?

Salgın örgütlenmeye olumlu yansıdı, çünkü bu süreçte sendikalaşmanın ne kadar önemli olduğunu anladılar. Şu anda Türkiye’de çarklar dönüyorsa işçilerin sayesinde dönüyor. Hastalık düşünmeden servise bindiler. Bantlarda aralıklı değil, kol kola çalışıldı. Şunu da belirteyim, işçiler aşılama konusunda da duyarlılığa sahip.