Gündem

'Türbanlı erkekler kadınların siyaset yapmasını desteklemiyor'

Tarhan Erdem yönetimindeki KONDA Araştırma ve Danışmanlık Şirketi, KA-DER için yaptığı "Siyasette Kadın Temsili" araştırmasını yayımladı.

01 Nisan 2011 03:00

T24 - Tarhan Erdem yönetimindeki KONDA Araştırma ve Danışmanlık Şirketi, KA-DER (Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği) için yaptığı "Siyasette Kadın Temsili" araştırmasını yayımladı. Araştırma sonuçlarına göre; seçmenin yüzde 80'den fazlası kadınların siyasete katılımını destekliyor. Seçmenin yüzde 50'si kadınların 'İçişleri Bakanlığı, Meclis Başkanlığı, Milli Savunma Bakanlığı gibi siyasal görevleri üstlenmekte kadın veya erkek olmak fark bulunmadığını söyledi. Araştırmadan çıkan bir diğer bir çarpıcı sonuç, "Aileden bir kadının siyasete girmesini destekler misiniz?" sorusuna erkeklerin yüzde 24 oranında 'desteklemem', yüzde 17 oranında da 'izin vermem' cevabını vermeleri oldu. Bu cevap içerisinde ağırlıklı bölümü, KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır'ın, T24 editörü Selin Ongun'un kitabının adına atıf yaparak ifade ettiği "türbanlı erkekler" oluşturuyor.

KONDA'nın, Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği (KA.DER) için yaptığı "Siyasette Kadın Temsili Araştırması"nda, seçmenin, kadınların siyaset yapmasını istediği, ailesinden bir kadının, karısının, annesinin, kızının veya kız kardeşinin siyasete girmesini desteklediği sonucuna varıldı.

Seçmene göre, kadının siyasette yer bulamamasının nedeni ise siyasi partiler tarafından desteklenmemesi.

KA.DER, 12 Haziran'da yapılacak milletvekili genel seçimlerinde daha çok kadının aday gösterilmesi, daha çok kadının milletvekili olabilmesi için Mart ayı başında, "275 Kadın" kampanyası başlatmıştı. KA.DER, genel seçim kampanyasının ikinci çalışmasını, düzenlediği basın toplantısıyla kamuoyuna duyurdu.

Mart ayı içinde 36 ilde 5 bin 434 kişiyle hanelerinde ve yüz yüze görüşülerek gerçekleştirilen "Siyasette Kadın Temsili Araştırması"nda, seçmenin, kadınların siyaset yapmasını istediğini, ailesinden bir kadının, karısının, annesinin, kızının veya kız kardeşinin siyasete girmesini desteklediği sonucu çıktı.

Araştırmanın sonucuna göre, kadınların, en az erkekler kadar iyi siyaset yapacağına, ekonomi, finans, dış işleri ve milli güvenlik gibi alanlarda da en az erkek siyasetçiler kadar yüksek performans göstereceğine inanan seçmen, adayın kadın olması halinde oy vereceği partiye ilişkin kararının güçleneceğini belirtiyor.

Araştırma sonuçlarının kamuoyuna duyurulduğu basın toplantısında konuşan KA.DER Genel Başkanı Çiğdem Aydın, araştırmanın açıkça siyasi partilere "adayın kadın olsun, partin iktidar olsun" mesajını verdiğini ifade ederek, "Bu araştırma gösteriyor ki Türkiye'de seçmen ile oy verdiği siyasi parti arasında kadınların siyasette erkeklerle eşit temsili açısından bir uçurum var" dedi.

Aydın, seçmenin, kadınların siyaset yapmasını istediğini, hatta erkek seçmenin karısının, kızının, annesinin veya kadın yakınının siyaset yapmasından yana olduğunu ifade ederken, ankete katılan her 5 kişiden 4'ünün, ailesinden bir kadının siyasete girmesini destekleyeceğini ifade ettiğini, ancak siyasi partilerin seçmenin bu isteğine cevap vermediğini söyledi.


"Türbanlı erkekler kadınların siyaset yapmasını desteklemiyor"


Ailesinden bir kadının siyasete girmesini desteklemeyecek kişilere cinsiyet açısından bakıldığında, bu kişilerin eşi türbanlı erkekler olduğunun görüldüğünü vurgulayan Aydın, "Bu erkeklerin yüzde 24 oranıyla 'desteklemem', yüzde 17 oranıyla da 'izin vermem' dedikleri görülüyor. Yani, kadınların siyaset yapmasını desteklemeyenler aslında türbanlı erkekler" şeklinde konuştu.

Araştırmanın, "kadın seçmenin, kadın politikaları olan partiyi tercih edeceği" sonucuna dikkati çeken Aydın, yüzde 57,7 oranındaki bu tercihin, politikacıların bu konuya önem vermesi gerektiğine işaret ettiğini vurguladı.



Araştırmanın bir diğer önemli bulgusunun ise seçmenin yüzde 77'sinin "TBMM'de kadınlar daha çok oranda yer alırsa genel siyasi üslup ve tavır iyi yönde değişir" demesi olduğunu belirten Aydın, şu değerlendirmeyi yaptı:

"TBMM'deki kadın yokluğuna başka bir açıdan bakışı ifade eden bu cümle, seçmenin TBMM'deki 'erkek' üslup ve tavrı iyi bulmadığının da ifadesidir. Yine yüzde 65 oranında seçmen, TBMM'de görev yapacak kadınların sadece aile, sağlık, kadın ve çocuk gibi geleneksel olarak kadınların çalışma alanı sayılan konularda değil, ekonomi, finans, dış ilişkiler ve milli güvenlik gibi 'erkeklere ait' olduğu varsayılan alanlarda da fikir sahibi olacağını söylemektedir. Bu da yine, kadın siyasetçilere görev dağılımı yaparken onları hep aile, çocuk, eğitim gibi alanlara uygun bulan erkek siyasetçilerin dikkate alması gereken bir durumdur."


"Seçmen, erkek siyasetçinin koyduğu engellerin farkında"


Çiğdem Aydın, "kadınların siyasete katılımı neden az?" sorusuna verilen yanıtların ise seçmenin, erkek siyasetçilerin kadınların önünü kesmek için ileri sürdükleri bütün iddiaların farkında olduklarını ve bunlara katılmadıklarını göstermesi açısından "ilginç" olduğunu söyledi.

Ankete katılanların yüzde 39'unun "siyasette kadınlara yeterince destek verilmiyor" derken, yüzde 26,5'inin "kadınların siyaset yapamayacağı düşünülüyor" dediğini belirten Aydın, seçmenin, kadınların siyasetteki yokluğunu partiler tarafından öne sürülen "toplum kadın aday istemiyor" nedenine değil, kadının siyasette desteklenmemesine bağladığını savundu.

Çiğdem Aydın, şöyle devam etti:

"Türkiye'nin tüm seçmenlerine sesleniyorum: Oy verdiğiniz partiler sizin gibi düşünmüyor. Siz, partilerin çok daha önündesiniz. Gelenekselci, muhafazakar olan halk değil, erkek egemen partiler. Bu nedenle, anketörlere söylediğinizi parti yöneticilerine de söyleyin; 'kadın adayları destekleyeceğinizi, kadın politikaları olan partilere oy vereceğinizi' söyleyin."


KA.DER, cuma ve cumartesi meydanlarda

Araştırmanın önemli bulgularını bir mektupla siyasi partilere de ilettiklerini bildiren Aydın, KA.DER'in 12 Haziran genel seçimleri için başlattığı "275 Kadın" kampanyasıyla ilgili olarak da şu bilgileri verdi:

"Kampanyamız tüm hızıyla sürüyor. Faaliyetlerimiz, siyasi partilerin geçici aday listelerini Yüksek Seçim Kuruluna teslim edeceği 11 Nisan saat 17.00'ye kadar da aynı hızla sürecek. 275 Kadın kampanyasına ait televizyon filmlerimiz çeşitli kanallarda yayınlanıyor. İlanlarımız gazetelerde yer alıyor.

İstanbul'da 2 binden fazla outdoor mecrasında ilanımız yer aldı. Bugün ve yarın da İstanbul'da Galatasaray Lisesi önünde, Beşiktaş Vapur İskelesi önünde ve Kadıköy meydanında KA.DER üyeleri ve destekçileri, kampanya broşürlerimizi ve rozetlerimizi dağıtacak.

Halkın seçimle, kadın ve siyasetle, kadın adaylarla ilgili sorularına cevap vermeye çalışacağız. Ayrıca onlardan 'listelerin seçilebilir sıralarında kadın aday görmek istiyoruz' başlıklı dilekçemize imza vermelerini de rica edeceğiz. 7 Nisan'da ise tüm partilerin kadın aday adaylarını basınla tanıştıracağız. Kesin listelerin Yüksek Seçim Kuruluna tesliminden, yani 20 Nisan'dan sonra ise bu kez listelerde yer almayı başarmış kadın adaylarla basının karşısına çıkacağız."


"Siyasal işlerde kadın ve erkek olmanın fark etmediğini söylemekte"

KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır da araştırmanın önemli sonuçlarından birisi olarak, toplumun yüzde 86'sının, "kadınlar hayatın her alanında, çalışma hayatında, eğitimde erkeklerle eşit fırsatlara sahip olmalıdır" fikrini taşıdığını gösterdi.



Toplum genel olarak kadınların siyasete katılımını desteklediğini vurgulayan Ağırdır, "Büyük bir çoğunluk fırsat eşitliğine inanırken, yine çok önemli bir çoğunluk da siyasal işlerde kadın veya erkek olmanın fark etmediğini söylemektedir" dedi.

Araştırma ile genel anlamda toplumun, kadının siyasete katılmasını desteklediğinin, kadınların erkekler kadar iyi siyaset yapabileceğine inandığının ve kadının siyaset yapmasının ülkenin geleceği için olumlu olacağını savunduğunun görüldüğünü ifade eden Ağırdır, şunları kaydetti:



"Toplumun yüzde 77'si kadınların siyasette daha fazla yer alması durumunda siyasette ve TBMM'de genel üslup ve tavırların iyi yönde değişeceğine inanıyor. Yine toplumun yüzde 84'ü kadınların siyasette daha fazla yer alması durumunda, kadınların ilgi ve sorumluluk alanı olarak görülen aile içi şiddet, çocuk bakımı, doğum izni, eğitim konularının TBMM'de daha fazla ele alınacağını düşünüyor."

Ağırdır, araştırmada halka, kadınların siyasetteki düşük temsilinin nedenini de sorduklarını belirtti. Bu konudaki genel kanaatin partilerin yer yer öne sürdüğü "seçmen istemiyor" nedeni veya kadının geleneksel ailevi rolleri olduğunu hatırlatan Ağırdır, "Ama toplum bunun tam tersini düşünüyor. Halka göre, kadınların siyasetteki düşük temsilinin nedeni, kadınlara siyasette yeterli destek verilmemesi. Yani seçmen, siyasi partilerin iddiasının aksine, kadın siyasetçi görmek istiyor ve kadınlara siyasette destek verilmesini arzu ediyor" şeklinde konuştu.

Bekir Ağırdır, araştırmanın, toplumun kadınların siyasetteki temsiline artık daha güçlü destek verdiğini ve hatta talep ettiğini gösterdiğini kaydetti.

Kadın ve erkek arasında fark olmadığını, asıl farkın zihniyetler arasında bulunduğunu savunarak, "Mesele cinsiyetler arasında değil, zihniyetler arasında" yorumunu yapan Ağırdır, "Ankete katılanlar arasında türban taktığını belirten kadınların yüzde 73'ü kendisi, eşi, kızı veya annesi siyasete girsin isterken, eşi türban takan erkeklerde bu oran yüzde 45" dedi.

Ağırdır, seçim tahminine ilişkin bir soru üzerine, KONDA olarak seçimden önceki perşembe gününe kadar bir rakam söylememe ilkeleri bulunduğunu ifade ederek, "Özel olarak bir rol dağılımını herhalde hiçbirimiz beklemiyoruz, rol dağılımında değişikliği bu seçimde beklemiyoruz. Yani iktidar iktidar, ana muhalefet ana muhalefet... Bir rol değişikliği beklenmemektedir. Kadın temsili meselesi dahil bu seçim, siyasi tarihimizin en önemli seçimi. Seçmen de bu seçimde neye oy verdiğini ve seçeceği milletvekilinin ne yapacağını bilerek veriyor" diye konuştu.

Ağırdır, Türkiye'de gündelik hayat üzerinden bakıldığında farklı hayat tarzı olan insanların arasındaki temel farklılığın, çoğu zaman laik ve anti laiklik üzerine olduğunun sanıldığını ileri sürerek, şunları kaydetti:

"Araştırmalarımız bize gösteriyor ki bizim laiklik diye tartıştığımız meselede bile kadının gündelik hayattaki rolü tartışması... Gündelik hayattaki kadının rolü üzerinden konuşmaya başlarsak gerilim, çatışma sandığımız birçok meseleyi çok daha kolay çözeceğimizi sanıyorum. Bu araştırma göstermiştir ki Türkiye'deki toplumsal yaşamdaki asıl farklılık, kadına verilen önem, görev veya tanımlar üzerinedir. Yani Türkiye'deki temel çatışma alanımız kadındır. "