Ekonomi

TÜİK rakamları değiştiriyor mu?

Piyasanın yüzde 8'den daha fazla küçülmesini beklediği ekonominin yüzde 7 küçülmesi "TÜİK verilerle oynuyor mu?" şüphesi yarattı.

15 Eylül 2009 03:00

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Türkiye'nin yılın ikinci çeyreğinde yüzde 7 küçüldüğünü açıkladı. Piyasanın yüzde 8'den daha fazla küçülmesini beklediği ekonominin yüzde 7 küçülmesi kafalarda "TÜİK verilerle oynuyor mu?" şüphesi yarattı. Uzmanların tahminleriyle TÜİK açıklaması arasındaki fark sanayi üretimindeki daralmanın tam olarak rakamlara yansıtılmamasından kaynaklandı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) daha önce Nisan-Mayıs-Haziran dönemlerinde sanayi üretiminin yüzde 16.9 küçüldüğünü açıklamıştı.

Ancak büyüme rakamlarının ayrıntısına bakıldığında sanayi üretiminin yüzde 8.7 küçüldüğü görülüyor.

Aradaki 8 puanlık fark küçülmenin yüzde 2.5 daha az çıkmasına neden oluyor. Yani TÜİK kendi açıkladığı sanayi üretimi rakamlarını büyümede kullansaydı küçülme yüzde 7 değil, yüzde 9.5 olacaktı.

Konuyu Referans gazetesinin manşetine taşıyan Erdal Sağlam, kafa karışıklığının TÜİK'in şeffaflığına ilişkin şüpheleri artırdığını vurguladı.

Sağlam  bugünkü analizinde şunları açıkladı:


"İmalat sanayii üretiminde ikinci 3 ayda görülen yüksek oranlı düşüşlerin, geçen hafta yayımlanan büyüme rakamlarına çok küçük bir oranda yansıması, kafaların karışmasına neden oldu. İmalat sanayii üretimi ikinci 3 ayda toplam yüzde 16,9 oranında küçülmüşken büyüme rakamlarındaki imalat sanayii gerilemesi yüzde 8,7'de kaldı.

Türkiye İstatistik Kurumu'na (TÜİK) bu durumu ilettik ve bir yanıt aldık. Ancak gelen yanıtı değerlendiren uzmanlar bunun da aradaki farkı net olarak açıklamadığını, büyük ihtimalle üçüncü çeyrek büyüme rakamları açıklanırken ikinci çeyrek rakamlarının önemli ölçüde revize edileceğini söylediler.

Aslında bu konuda bizi uyaran TÜİK'in (daha önceki adı olan Devlet İstatistik Kurumu) eski başkanlarından Sıddık Ensari oldu. Ensari, eski kurumunu özellikle çalışanlarını yıpratmak istemediğinin, büyük bir ihtimalle hesap hatası olabileceğinin altını çizerek imalat sanayii üretimi ikinci üç ayda ortalama yüzde 16,9 düşüş kaydetmişken gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) hesaplarına bu düşüşün yüzde 8,7 olarak yansıtıldığını hatırlattı ve "Bu sapmanın GSYH büyümesine etkisi yüzde 2,5-3,0 arasındadır. Bu da gerçek küçülmenin yüzde 7 değil, yüzde 9,5-10 civarında olduğuna delalet eder" dedi.

TÜİK'in bu fahiş hatayı hemen düzeltmesinde yarar olduğunu kaydeden Sıddık Ensari'nin bu iddiası üzerine bazı banka iktisatçılarıyla konuyu tartıştık.

İlk çeyrekte, özellikle hammadde olarak altın ihracatındaki artışla, ara malı ihracatının toplam ihracattaki payı yüzde 55 olarak gerçekleşmişken ikinci çeyrekte söz konusu payın yüzde 47'ye indiğini, tüketim malı ihracatının payının yüzde 35'ten 40'a yükseldiğini kaydeden iktisatçılar, "Bu doğrultuda, ikinci çeyrekte ara malı üretimi yüzde 17 daralırken tüketim malı üretiminin sadece yüzde 4 gerilemiş olması, GSYH hesaplamasında daha sınırlı bir daralmayı anlamlı kılıyor" dediler.

Dolayısıyla vergi indirimleri ile canlanan tüketimin, üretim tarafındaki etkisiyle üretimdeki payların ara malında azalırken tüketim malında artması, GSYH içindeki sanayi üretiminde daha sınırlı bir daralmayı sağlamış olabileceği kaydedildi.

Ancak buna karşılık ağırlıklarla ilgili detay bilgiler bulunmadığını kaydeden iktisatçılar, yine de bu kadar farkın fazla olduğu kanaatlerini bildirdiler. Tüm bu görüşleri geçen cuma akşamı TÜİK Başkanvekili Ömer Toprak'a telefonla sorduk ve uzmanlarına danışarak yanıt vereceğini söyledi.

TÜİK'ten gelen açıklamanın tam metnini yayımlıyoruz. Kısaca TÜİK sanayi üretim endeksi ile GSYH imalat sanayi katma değeri arasında gözlemlenen farklılaşma iki kaynaktan geldiğini belirtiyor. TÜİK'e göre birincisi GSYH üretim değeri ile sanayi üretim endeksi arasında yöntem ve kapsam farklılıklarının olması, ikincisi ise yukarıda ifade edilen değişen girdi-çıktı oranları.
 
Şimdiye kadar bu kadar fark olmamıştı

TÜİK'in yaptığı bu teknik açıklamaya karşın, eski DİE Başkanı Sıddık Ensari de banka iktisatçıları da bu açıklamadan tatmin olmadıklarını söylediler. Kabaca söylemek gerekirse bazı dönemlerde, TÜİK'in hesaplama yöntemi gereği ağırlıkların değişmesi nedeniyle farklar olabileceğini ama bu kadar farkın çok dikkat çekici ve garip denebilecek kadar yüksek olduğunu söylediler.

Bu arada şimdiye kadarki verilerle çizilen grafik de hiç olmadığı kadar çarpıcı biçimde bir ayrışmanın, son verilerle birlikte yaşandığını ortaya koyuyor.

Bilgi veren iktisatçılar TÜİK'in bu ayrışmanın teknik nedenlerini, piyasayı tatmin etmek için çok daha detay biçimde ortaya koyması gerektiğini söylüyorlar. TÜİK'in bu detay verileri ve ağırlık puanlarını piyasa ile paylaşmasının bir sakınca yaratmayacağını, bir değişiklik varsa ve ona göre bir farklılık belirmişse, zaten bu değişikliğin daha önceden piyasaya açıklanmasının şeffaflık gereği şart olduğunu hatırlatıyorlar.

Özetle TÜİK'in hesaplamalarında bu son büyüme rakamlarıyla ortaya çıkan şüphelerin giderilmesi gerekiyor. Elbette herkes gibi biz de bu farkın teknik olarak bir açıklaması olmasını istiyor, bunu tercih ediyoruz. Ancak piyasaların buna inanabilmeleri için çok daha doyurucu açıklamalar yapma ihtiyacı bulunuyor.

Son dönemlerde TÜİK'in, sonradan hatasını kabul edip düzeltse de hesap hataları yapabildiğine şahit olduk ve bunun yine bir hesap hatası olma ihtimali var. Umarız da sadece bir hesap hatasıdır.

Bunun ötesinde son dönemde verilere olan güvenin azalmaya başlamasının, bu tür garipliklerin daha fazla dikkat çekmesini beraberinde getirdiğini de kabul etmek gerekir.

Belki de TÜİK yönetiminin böyle bir dönemde her zamankinden çok daha şeffaf olması gerekiyor.

TÜİK durumu nasıl açıkladı


TÜİK'ten yapılan açıklamada şu bilgilere yer verildi:

"1998 bazlı GSYH serisinde, 1987 bazlı GSYH serisinden farklı olarak, ekonominin yapısını daha hassas takip etmek üzere imalat sanayii girdi-çıktı yapısı kaynak veriye dayanarak her yıl için yeniden tahmin edilmektedir.

Bu tahmin için yurtiçine arz olunan imalat sanayii üretimine konu olan bütün mallar, geniş ekonomik sınıflamaya (BEC)göre ara, yatırım ve nihai tüketim malları olmak üzere sınıflandırılmaktadır. Yıllar itibariyle bu dağılımdaki değişiklikler imalat sanayiinin girdi-çıktı yapısına 1998 yılından itibaren yansıtılmaktadır. 2009 yılı içinde herhangi bir yöntem değişikliği de yapılmamıştır.

İmalatta paylar nasıl değişiyor

Üretim - Girdi - Katma değer


1998   100        100          100
1999   95            95           95
2000   104        105          101
2001   95            95           94
2002   103         107           97
2003   113         117          105
2004   125         130          117
2005   137         142          127
2006   146         151          137
2007   154         159          145
2008   153         156          146

Tabloda da görüleceği üzere ulusal hesaplar kapsamında imalat sanayii üretim, girdi ve katma değer büyüklükleri yıllar itibariyle farklı oranlarda değişmektedir.

Sanayi Üretim Endeksi ile GSYH imalat sanayi katma değeri arasında gözlemlenen farklılaşma iki kaynaktan gelmektedir. Birincisi GSYH üretim değeri ile sanayi üretim endeksi arasında yöntem ve kapsam farklılıklarının olmasıdır. İkincisi ise yukarıda ifade edilen değişen girdi-çıktı oranlarından kaynaklanmaktadır.

2009 yılı birinci dönemi ile ikinci dönemi büyüme verisi kıyaslanırken baz etkisi nedeniyle 2008 yılının karşılık gelen büyüme oranları da dikkate alınmalıdır.

-14.3 olarak revize edilen 2009 yılı ilk dönem büyüme oranı, 2008 yılının ilk çeyreğindeki 7.2 büyümeye, -7.0 olarak tahmin edilen ikinci çeyrek büyüme oranı, 2008 yılının ikinci çeyreğindeki 2.8'lik büyüme oranlarına göre kıyas edilmelidir."