Ekonomi

Tuhaf bir IMF macerası

Ekonomik durgunluğu aşmak için hükümetlere üretim düşüşünü sınırlayacak ve harcamaları artıracak önlemler almalarını öneren IMF, Türk heyetiyle g&ou

09 Aralık 2008 02:00

Düşen tüketimi ve küçülen dünya ekonomilerini canlandırmak için hükümetlere Keynezyen politikalara yönelerek üretim düşüşünü sınırlayacak ve harcamaları artıracak önlemler almalarını öneren IMF’nin, Türk heyetiyle görüşürken, tam tersi önerilerde bulunduğu söyleniyor.

Diğer ülkelere sıkı para ve maliye politikalarını gevşetmelerine söyleyen IMF’nin Türkiye’nin önüne sürdüğü iddia edilen koşullar arasında; 2009 yılı büyümesinin sıfır olarak alınması, bütçede 10 milyar TL dolayında bir harcama kısıntısı yapılması, yüzde 8 oranla vergilendirilen bazı ürünlerin KDV’sinin yüzde 18’e çıkarılması, maaş artışına yol açacak olan personel reformu uygulamasının bu dönemde uygulanmaması, 2009 yılında belediyelere aktarılacak 4 milyar TL’den 1.7 milyar TL’lik kısıntı yapılması, sosyal güvenlik harcamalarının düşürülmesi için sağlık harcamalarında kesintiye gidilmesi gibi konular yer alıyor…

IMF’nin bizimle program yapmak için öne sürdüğü koşullara yönelik basında yer alan bilgilerle IMF yetkililerinin diğer ülkelerin hükümetlerine söyledikleri arasında büyük bir çelişki görüldüğünü söyleyen Mahfi Eğilmez, Radikal gazetesindeki köşe yazısında (9.12.2008) “Eğer IMF’nin bize karşı öne sürdüğü iddia edilen koşullar doğruysa, ileri sürülen bu koşullar bizi bütün dünyanın yaptığının tersini yapmaya ve krizi daha da derinleştirecek bir ekonomi politikası uygulamaya doğru iter. Eğer bu koşullara uygun bir ekonomi politikası izlersek resesyona girmekte olan ekonomiyi uzun süre bu konumda kalmaya mahkûm ederiz. Herkesin vergileri indirip harcama artırdığı, bütçe açıklarını büyüttüğü bir ortamda bizim vergi artırıp, harcama azaltmamız ve bütçe açıklarını daha da düşürmeye yönelmemiz tam bir facia olur” diyor.

Yazısında, “IMF ya bize karşı özel bir husumet güdüyor ve kasıtlı olarak bizi daha da batırmak istiyor ya da birileri IMF üzerinden şaşırtmaca vererek bizi kandırmaya çalışıyor” diyerek bu çelişkiyi sorgulayan ekonomist Mahfi Eğilmez, söylendiği gibi uygulanırsa Türk halkının orta vadedeki yaşam şeklini doğrudan etkileyecek önemli bir konuyu tartışmaya açıyor.

İşte söz konusu yazının tam metni:

Tuhaf bir IMF macerası

Basında hükümetin IMF’nin öne sürdüğü koşulları kabul etmek ve dolayısıyla yeni bir ortak program uygulamasına girmek üzere olduğu hakkında haberler yer alıyor.
Açıklamalardan anlaşıldığı kadarıyla IMF bize 24 ay süreli bir stand by eşliğindeki programla 20 ile 25 milyar dolar arasında acil finansman desteği sağlayacakmış. Yine basında yazılanlara bakarsak bu düzenleme için IMF’nin öne sürdüğü koşullar arasında; 2009 yılı büyümesinin sıfır olarak alınması, bütçede 10 milyar TL dolayında bir harcama kısıntısı yapılması, yüzde 8 oranla vergilendirilen bazı ürünlerin KDV’sinin yüzde 18’e çıkarılması, maaş artışına yol açacak olan personel reformu uygulamasının bu dönemde uygulanmaması, 2009 yılında belediyelere aktarılacak 4 milyar TL’den 1.7 milyar TL’lik kısıntı yapılması, sosyal güvenlik harcamalarının düşürülmesi için sağlık harcamalarında kesintiye gidilmesi gibi konular yer alıyormuş.

IMF’nin dergisi Finance and Development’ın son sayısında IMF baş ekonomisti Olivier Blanchard’ın şu sözleri yer alıyor: “Hükümetler, talebi canlandırmak, üretim düşüşünü sınırlandırmak, güveni yeniden kurmak ve özel harcamaları yeniden ayağa kaldırabilmek için güçlü önlemler almalıdır.” Buna ek olarak IMF yetkililerinin son zamanlardaki bütün açıklamaları küresel krizden çıkış için para ve maliye politikası uygulamalarının gevşetilmesi yönündeki tavsiyelerden oluşuyor. IMF’nin bizimle program yapmak için öne sürdüğü koşullara ilişkin olarak basında yer alan bilgilerle IMF yetkililerinin söyledikleri arasında büyük bir çelişki görülüyor.

Benzer bir çelişki IMF ile geçtiğimiz haftalarda yeni bir programa girmiş bulunan Macaristan’ın Başbakanı’nın verdiği bir röportajda söylemiş olduklarıyla da ortaya çıkıyor.
Macaristan Başbakanı Ferenc Gyurcsany şöyle demiş: “1980 ve 90’larda da IMF ile anlaşma yaptık. O zaman kredi alabilmek için yazılı politikaları ön şart olarak kabul etmemiz gerekiyordu. Ama bu kez IMF kredi vermek için hiçbir ön şart getirmedi. Belediyelerde ya da başka alanlarda şunu ya da bunu yapacaksınız demedi. Makroekonomik tahminler üzerinde anlaştık. Bu da gerçekçiydi.”

IMF’nin kendi sitesindeki açıklamaları, baş ekonomisti Blanchard’ın söyledikleri ve Macaristan Başbakanı Gyurcsany’nin röportajda söyledikleri doğruysa o zaman bu IMF ya bize karşı özel bir husumet güdüyor ve kasıtlı olarak bizi daha da batırmak istiyor ya da birileri IMF üzerinden şaşırtmaca vererek bizi kandırmaya çalışıyor demektir.

Eğer IMF’nin bize karşı öne sürdüğü iddia edilen koşullar doğruysa bugüne kadar IMF ile bir programa girilmesi için verdiğim desteği geri çekiyorum. Çünkü ileri sürülen bu koşullar bizi bütün dünyanın yaptığının tersini yapmaya ve krizi daha da derinleştirecek bir ekonomi politikası uygulamaya doğru iter.

Eğer bu koşullara uygun bir ekonomi politikası izlersek resesyona girmekte olan ekonomiyi uzun süre bu konumda kalmaya mahkûm ederiz. Herkesin vergileri indirip harcama artırdığı, bütçe açıklarını büyüttüğü bir ortamda bizim vergi artırıp, harcama azaltmamız ve bütçe açıklarını daha da düşürmeye yönelmemiz tam bir facia olur.

IMF’nin küresel kriz nedeniyle geliştirdiği yeni destek çerçevesinde bizim basında yer aldığı gibi bir takım koşullara yer vermediğini daha önce de yazmıştım bu sütunda. Macaristan Başbakanı’nın röportajı benim yazdıklarımı doğruluyor. Bütün bu karmaşaya baktığımda, eğer IMF yetkilileri kriz nedeniyle ne söylediğini bilmez konuma gelmemişse, ortada ciddi bir tuhaflık olduğunu görüyorum.

En doğrusunu IMF ile resmi muhatap olan Hazine yetkilileri söylüyor: “IMF ile resmi program imzalanmadan yazılıp çizilenlere inanmayın.” Hazine’nin açıklaması olmasa eldeki bilgiler birilerinin bizi kandırmaya çalıştığı kanısını yaratıyor.

Bayramınız kutlu olsun.