T24 - Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, tutuklanan askerler ve ailelerine yardım için istediklerini açıkladı. Org. Başbuğ, Anaysa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın sözlerine katıldığını belirterek, uzun tutukluluk sürelerini eleştirdi.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu'nun sorularını yanıtladı. Berberoğlu'nun "Kılıç'a katılmamak mümkün mü" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
Orgeneral İlker Başbuğ, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın Hürriyet’e yayınlanan sözlerini hatırlatarak, “Hepimiz için gerekli ve hukukta önemli olan tutuklamanın cezalandırma aracı olarak kullanılmamasıdır. Toplumumuzun büyük bölümünün bu görüşe katıldığını düşünüyorum” dedi. Başbuğ, bu düşüncenin yalnız emekli ve muvazzaf askerlerle ilgili değil aynı durumdaki sivilleri de kapsadığını vurguladı.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, tutukluluk halinin gerekçesiz uzatılmasını ceza ve insan hakkı ihlali sayan Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’a “sade vatandaş” olarak katıldığını açıkladı. Başbuğ bu değerlendirmeyi kamuoyunda Balyoz Planı olarak bilinen Birinci Ordu Plan semineri nedeniyle yaşanan askeri tutuklamalar çerçevesinde yaptı.
Hürriyet’e verdiği demeç
Çalışma ofisinde Hürriyet’i kabul eden Başbuğ, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Işık Koşaner ve Genelkurmay Adli Müşaviri Hıfzı Çubuklu ile birlikte soruları yanıtladı. Başbuğ, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın 3 Mart 2010 günü Hürriyet’te yayımlanan, Metehan Demir’e verdiği söyleşiden şu alıntıyı yaptı: “Hepimiz için gerekli olan, hukukta önemli olan tutuklamanın cezalandırma aracı olarak kullanılmamasıdır. Eğer, delil karartma ve kaçma gibi bir durum söz konusu değil, kişinin durumu sarih ise içeride aylarca sadece tutuklu olarak kimseyi tutamazsınız. Eğer siz bu tutuklamayı bir gerekçe göstermeden cezalandırma gibi uzatırsanız insan hakları ihlalinde bulunursunuz.”
Başkan’ın karşı oy yazısı
Orgeneral Başbuğ, Kılıç’ın görüşlerine benzer bir örnek daha verdi: “10. Ağır Ceza Mahkemesi, İstanbul 5 Mart 2010 tarihinde tutuklu durumda bulunan 34 şüphelinin tutuklanmalarının kaldırılmasına ilişkin talebi değerlendirdi. Mahkeme 2’ye karşı 1 oyla bu talebi reddetti. Mahkeme Başkanı’nın karşı oy yazısında yazdıklarına bakarsak, Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın görüşleri ile büyük paralellik görürüz. Nedense medya bu konuya fazla ilgi göstermedi.”
Sadece asker değil sivil
“Şimdi ben Genelkurmay Başkanı olarak değil, sade bir vatandaş olarak soruyorum: Sayın Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın görüşlerine katılmamak mümkün müdür? Toplumumuzun büyük bölümünün bu görüşe katıldığını düşünüyorum. Bizim de bu konuya ilişkin elbette görüş ve temennilerimiz bu yönde olup, bu düşüncelerimiz yalnız emekli personelimiz ile muvazzaf personelimizi değil aynı durumdaki sivilleri de kapsıyor.”
Maaşı kesilen tutuklular için vakıf kuracağız
Orgeneral Başbuğ’a sorduğumuz diğer sorular ve yanıtları şöyle:
-Tutukluların aileleri ile ilgileniliyor mu?
Emekli ve muvazzaf bütün personele karşı benim sorumluluğum var. Yalnız kendilerine değil, ailelerine karşı da sorumluluğumuz var. Şimdi bu personel 7 yıl önce icra edilen bir faaliyet kapsamında suçlanıyor. Bu konu bu açıdan gerçekten önemlidir ve ciddidir. Tutuklu personelin maaşlarının yarısı kesiliyor, yaş ve sağlık durumu var, avukat ücretleri ödenmeli.
-Nasıl bir yardım düşünüyorsunuz?
Şu anda kendi aramızda yardım ediliyor, resmen değil. Ama vakıf düşünüyoruz. Ölüm ve yaralanmalarda devreye giren dayanışma vakfı gibi.
-Bazı imalar var, personeli savunurken ayrım yapıldığı gibi?
Emeklilerimiz olsun, muvazzaf personelimiz olsun tüm mensuplarımız, görev ve rütbe ayrımına tutulmaksızın hepsi aynı değerdedir, aynı önemdedir. Hepsi Türk Silahlı Kuvvetleri’ne üstün hizmetlerde bulunmuştur, bir kısmı ise hizmetlerine devam etmektedir. Emekli ve muvazzaf personel arasında ayırım yapamayacağımız gibi, emekli ve muvazzaf personel arasında da rütbe, görev ve makam ayrımı yapılamaz. Bu yönde yapılan imalı konuşmalar ve yorumları kesinlikle reddediyorum. Bu tip davranışların Askeri Ceza Kanunu’nun 95’inci maddesi gereğince de astlık üstlük münasebetlerini zedelemek, suç işleme durumunu yaratabileceğini hatırlatmak isterim.
Açıklamayı yinelediler
Başbuğ ve Koşaner, 1’inci Ordu’daki plan semineri konusunda soruşturmanın sürdüğünü vurguladılar. Bu konudaki askeri savcılık ve Genelkurmay açıklamalarını yinelemekle yetindiler.
Balyoz’un sonucu ve etkisi çok ciddi
Balyoz planı için neden ‘Çok ciddi’ dediniz?
1’inci Ordu Plan Semineri kapsamında, ilk gözaltına alınmalar 22 Şubat 2010 günü oldu. Çok sayıda emekli ve muvazzaf personelimiz gözaltına alınırken, muvazzaf general ve amirallerimiz ise ifade vermek üzere davet aldı. Bu olay önemli ve ciddi bir olaydı. Yani olayın kendisinden ziyade TSK’ya etkisi ve sonucu ciddi oldu.
O yüzden oramiral ve orgeneraller mi toplandı?
Bu ciddi durumu değerlendirmek üzere, 23 Şubat 2010 günü TSK’da görevli bütün orgeneral ve oramirallerin katılımıyla bir de toplantı yaptık. Bugün itibarıyla mahkemeye sevk edilen 23’ü muvazzaf, 16’sı emekli olmak üzere 39 kişi tutukludur. 39 emekli ve muvazzaf personel kimdir? Hepsi silah arkadaşımız. Kimileriyle, Güneydoğu’da bölücü terör örgütüne karşı mücadele ettik. İsim vermeyeceğim, emekli olanlardan kimileri emrimde görev yaptı. 23 muvazzaf personel benim personelim.