T24 - Genelkurmay’dan yapılan açıklamada, soruşturmalarda sanık olarak yargılanan askerlerden bazılarının Güneydoğu’da görev yaptığı örnek gösterilerek, “Bütün personelimiz görevinin başında” denildi.
Genelkurmay Başkanlığı, Haftalık Bilgilendirme Toplantısı uzun bir aradan sonra bugün yapıldı.
Soruların alınmadığı toplantıda Genelkurmay Başkanlığı İletişim Daire Başkanı Tuğgeneral Metin Gürak, isim vermeden “Balyoz” soruşturmasıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Tuğgeneral Metin Gürak, Hakkari Çukurca Hantepe'deki terörist saldırı sonrasında saldırı haberini alan Tümen Komutanı ve Tugay Komutanı'nın çatışma çıkan bölgeye helikopterle inmek istediğini, ancak sıcak temas devam ettiği için bunu yapamayarak, her türlü riski göze alarak olay yerindeki personele karadan ulaştıklarını söyledi.
Gürak, ''Bu olayda da görüldüğü üzere, yargı sürecinde sanık bile olsalar, bazıları tarafından masumiyet karinesi ayaklar altında çiğnenerek suçlu olarak gösterilseler dahi bütün bu şartlar altında bile Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bütün personeli görevinin başındadır'' dedi.
‘Kimler olduğu belli değil’
Tuğgeneral Gürak, TSK içindeki bazı askeri personelin HERON insansız hava araçlarını düşürmeye çalıştıkları ile ilgili iddialar konusunda da konuştu.
Gürak, bu konunun basında yer aldığı gibi ne isim, ne rütbe, ne de kimliğini belli edecek hiçbir bilgi olmayan iki belirsiz kişi arasında geçen bir konuşma metni olduğunu ifade etti.
Genelkurmay Başkanlığı İletişim Daire Başkanı, halen Genelkurmay Askeri Savcılığı'nın konu üzerindeki delil tespiti işlemleriyle ilgili çalışmasını çok yönlü olarak sürdürdüğünü de sözlerine ekledi.
Basın Bilgilendirme Toplantısı'nda şu ifadelere yer verildi
Değerli Basın Mensupları;
18 Haziran 2010 tarihinde sizlerle yaptığımız bilgilendirme toplantısında, terör olaylarının artmasının muhtemel olduğunu belirtmiş ve nedenlerini açıklamıştık. Halen, terör olaylarının yoğun olarak yaşandığı bir sürecin içerisinde bulunmaktayız.
Değerli Basın Mensupları,
Şimdi sizlere, 25 Haziran 2010 tarihinden bugüne kadar geçen süre içerisinde, meydana gelen iç güvenlik olayları hakkında bilgi vermek istiyorum.
Dönem içerisinde meydana gelen olaylarda; 19 güvenlik görevlisi şehit olmuş, 47 güvenlik görevlisi ve 5 vatandaşımız yaralanmıştır.
Aynı dönemde 45 terörist etkisiz hale getirilmiş ayrıca, 13 bölücü terör örgütü mensubu da kendiliğinden güvenlik güçlerine teslim olmuştur.
Değerli Basın Mensupları,
Terörist zayiatlarıyla ilgili olarak bazı bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum. Son dönemde bölücü terör örgütü mensuplarının giriştikleri eylemlerde, fazla sayıda zayiat verdikleri ve aralarında yaptıkları telsiz konuşmalarında “halimiz kötü”, “zor durumdayız” şeklinde içinde bulundukları durumu anlatan ifadelerine sık olarak rastlanmaktadır.
Ayrıca, etkisiz hale getirilen teröristlerin çoğunun bölücü terör örgütüne yeni katılan teröristlerden olduğu ve ailelerin bu durumdan bölücü terör örgütünü sorumlu tutması sonucu, ailelerle bölücü terör örgütü arasında problemler yaşandığı belirlenmiştir.
Dönem içerisinde,
- 16 adet El Yapımı Mayın (EYM) bulunarak, etkisiz hale getirilmiş,
- 1 adet havan,
- 8 adet roketatar,
- 4 adet makineli tüfek,
- 50 adet Kaleşnikof Piyade Tüfeği,
- 3 adet M-16 Piyade Tüfeği,
- 4 adet G-3 Piyade Tüfeği,
- 1 adet bombaatar,
- 3 adet LAW,
- 6 adet tabanca,
- 37,850 kg plastik patlayıcı madde,
- 107 adet el bombası,
- 20 adet roketatar mühimmatı,
- 11.566 adet Kaleşnikof piyade tüfeği mermisi, 5.340 adet Bixi makinalı tüfek mermisi,
- 12 adet telsiz ile birlikte bol miktarda yaşam malzemesi ele geçirilmiştir.
Dönem içinde ele geçirilen silah ve malzemenin cins ve miktarları dikkat çekicidir.
Değerli Basın Mensupları,
Bu dönemde meydana gelen Pervari-Doğanköy/Sarıyaprak, Şemdinli/Beyyurdu, Çukurca/Hantepe bölgeleri ve Pervari ile Yüksekova ilçe merkezlerindeki olaylar, öne çıkan önemli olaylardır.
30 Haziran 2010 tarihinde bir grup bölücü terör örgütü mensubu tarafından, Pervari-Doğanköy/Sarıyaprak ileri üs bölgesinde konuşlu bulunan birliklerimize beş ayrı noktadan roketatar ve uzun namlulu silahlar ile saldırı girişiminde bulunulmuştur.
Bu saldırı ile eş zamanlı olarak, diğer bir terörist grup tarafından Doğanköy-Sarıyaprak yol emniyeti için görevlendirilmiş olan Geçici Köy Korucularından oluşan time de silahlı saldırıda bulunulmuştur.
Bu olayda, teröristlerin bulunduğu bölgeye İHA sevk edilmiş, alınan görüntüler değerlendirilmiş, terörist grupların kaçmasını engellemek maksadıyla; bir taraftan tespit edilen hedefler ateş destek vasıtaları ve taarruz helikopterleri ile ateş altına alınırken, diğer taraftan bölgeye takviye birlikler sevk edilerek, teröristler ısrarla takip edilmiş ve 12 terörist silah ve teçhizatları ile birlikte etkisiz hale getirilmiştir.
Çıkan çatışmalarda, teröristlere yönelik manevra yapan birliğin başındaki üsteğmenimiz ile açılan ilk ateş sonucu 1 Uzman erbaşımız ve 3 Geçici Köy Korucumuz şehit olmuş, 1 astsubayımız ile 1 erimiz yaralanmıştır.
Dönem içerisinde, Irak’ın Kuzeyinde başta Kandil Dağı ve Hakurk Bölgesi olmak üzere, 01-02 Temmuz 2010 gecesi, tespit edilen bölücü terör örgütüne ait hedeflere hava harekatı icra edilmiştir.
Bir diğer önemli olay ise, 5 Temmuz 2010 tarihinde, Şemdinli/Beyyurdu köyündeki ileri üs bölgesine teröristler tarafından düzenlenen saldırı girişimidir.
Bu olayda, güvenlik güçleri tarafından, bir grup bölücü terör örgütü mensubunun, üç ayrı noktadan üs bölgesine yönelik taciz ve saldırı girişiminde bulunmak üzere olduğu tespit edilmiş; bölücü terör örgütü mensupları ateş altına alınmış, hedeflerine ulaşamayacaklarını anlayarak kaçmaya çalışan terörist gruplar, İHA vasıtasıyla tespit edilerek, bölgeye sevk edilen birliklerce ısrarla takip edilmiş ve ateş destek unsurlarıyla ateş altına alınmıştır.
Bunların neticesinde; üs bölgesine sızma girişiminde bulunan gruptan 12 terörist silah ve teçhizatları ile birlikte etkisiz hale getirilmiş, ayrıca bir gün sonra bu silahlı saldırıya katılan teröristlerden birisi kendiliğinden teslim olmuştur.
Aynı olayda 3 erimiz şehit olmuş ve 3 erbaş/erimiz de hafif şekilde yaralanmıştır.
Bu olaylar, son zamanlarda terör örgütünün düzenlemiş olduğu silahlı saldırı sonrasında aldıkları darbeleri ve verdikleri zayiatı göstermesi bakımından oldukça çarpıcıdır. Teröristlerin bu olaylar sonrasında, çok büyük bir telaş ve kargaşa içerisine girdikleri gözlenmiştir.
Son günlerde meydana gelen diğer bir önemli olay ise, 20 Temmuz 2010 tarihinde Çukurca/Hantepe üs bölgesine yönelik silahlı saldırı girişimidir. Bu olayda teröristler üs bölgesinde bulunan unsurlarımıza ağır kayıp verdirmek amacıyla, üs bölgesine hakim noktada yer alan ileri emniyet mevzilerine taciz ve sızma girişiminde bulunmuştur.
Bu ileri emniyet mevzilerinde görevli personel, takviye amacıyla gönderilen birliklerin de desteği ile, terör örgütünün amacına ulaşmasına engel olmuştur. Çatışmalarda 1 üsteğmenimiz, 4 uzman erbaşımız ve 1 onbaşımız şehit olmuş, ayrıca 9 erimiz hafif şekilde yaralanmıştır.
Eylem, 20 Temmuz 2010 tarihinde, 02:00-03:00 saatleri arasında gerçekleşmiş olmakla birlikle, bölgede başlatılan takip operasyonu, gün boyu devam etmiştir. Nitekim, bölgedeki hareketlilik akşam saatlerine kadar, hatta gece de devam etmiştir. Daha sonra yapılan bölge aramasında etkisiz hale getirilen dört terörist bulunmuştur. Ancak; Hantepe’ye saldıran teröristlerin yapılan teknik takibinden ve resmi kanallardan intikal eden istihbarat raporlarından teröristlerin en az dokuzunun etkisiz hale getirildiği, ayrıca çok sayıda yaralılarının da bulunduğu, diğer taraftan ölü ve yaralılarını bölgeden uzaklaştırma ve mümkünse hudut ötesine aktarma yönünde talimat aldıkları, bu taşımayı yaparken zorlandıkları ve taşıma yapmak üzere katır talebinde bulundukları tespit edilmiştir.
Değerli Basın Mensupları,
Geceleyin, Hantepe’ye saldırı haberini alan Tümen Komutanı ve Tugay Komutanı, çatışma çıkan bölgeye helikopterle inmek istemişler, ancak sıcak temas devam ettiği için bunu yapamayarak, her türlü riski (pusu, saldırı, EYP vb) göze alarak, karadan intikalle olay yerindeki personeline ulaşmışlardır.
Bu olayda da görüldüğü üzere, yargı sürecinde sanık bile olsalar, bazıları tarafından masumiyet karinesi ayaklar altında çiğnenerek suçlu olarak gösterilseler dahi; bütün bu şartlar altında bile, Türk Silahlı Kuvvetlerinin bütün personeli görevinin başındadır. Bizim için vatan, şeref, dürüstlük, vazife ve sevgi her şeyin önündedir.
Bu dönem içerisinde, terör örgütünün Pervari ile Yüksekova gibi ilçe merkezlerinde gerçekleştirdiği terör eylemleri de dikkat çekmektedir.
Terör örgütünün dağ kadrosundan şehir merkezlerine sevk edilen teröristler ve işbirlikçileri tarafından;
- 14 Temmuz 2010 tarihinde, Yüksekova ilçesinde mesaiye gitmek üzere yaya olarak ilçe merkezinden geçmekte olan bir uzman çavuşumuza, arkadan silahlı saldırıda bulunulması sonucu, uzman çavuşumuz şehit olmuş,
- 18 Temmuz 2010 tarihinde, yine Yüksekova ilçe merkezinde, bölgeye yeni atanan ve birliğine katılmak üzere seyahat eden bir yüzbaşımız takip edilerek, yolu üzerinde bir işyerinin önünde ve yol kenarında bulunan mazgal demirinin altına yerleştirilen el yapımı patlayıcı infilak ettirilmiş ve yüzbaşımız ağır şekilde yaralanmış olup, hayati tehlikesi devam etmektedir.
Bu olayların yanı sıra, 16 Temmuz 2010 tarihinde, Siirt ili Pervari İlçe Emniyet Müdürlüğü binasına bölücü terör örgütü mensuplarınca, roketatar ve uzun namlulu silahlarla bir saldırı girişiminde bulunulmuş, olayda 5 polis memuru ile seken şarapnel parçaları sonucu İlçe Emniyet Müdürlüğü yanında konuşlu Jandarma Asayiş Komando Bölük Komutanlığı emniyet nöbetçisi 3 er hafif şekilde yaralanmıştır.
Bazı il ve ilçe merkezlerinde, özellikle de Yüksekova ilçe merkezinde, her gün yaşanan sivil itaatsizlik olayları, bir uzman çavuşumuzun şehit edilmesi ve bir subayımızın el yapımı patlayıcı ile ağır şekilde yaralanması ve Pervari ilçe merkezinde güvenlik güçlerine yapılan saldırı, terörün sadece kırsal alanda değil, yerleşim merkezlerinde de var olduğu ve yayılma eğilimi içinde olduğunu göstermektedir.
Değerli Basın Mensupları,
Son günlerde çeşitli basın yayın organlarında, Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki bazı askeri personelin, kamuoyunca HERON diye bilinen ve Güneydoğuda görev yapan İnsansız Hava Araçlarını (İHA) düşürmeye çalıştıkları ile ilgili iddialara yer verilmektedir.
Öncelikle, bu konu, basında da yer aldığı gibi, ne isim, ne rütbe, ne de kimliğini belli edecek hiçbir bilgi olmayan iki belirsiz kişi arasında geçen bir konuşma metninin, MİT’ten Genelkurmay Başkanlığına 25 Ekim 2007 tarihinde gönderilmesi ile başlamıştır.
Konuşma metni, Genelkurmay Başkanlığınca incelenmiş ve 26 Ekim 2007 tarihinde Kara Kuvvetleri Komutanlığına gönderilmiştir. K.K.K.lığına gönderilme sebebi ise; o tarihte İsrail’den kiralanan tek İHA’nın Kara Kuvvetlerinin kontrolünde Batman’da konuşlu olmasındandır.
Kara Kuvvetleri Komutanı tarafından; 28 Ekim 2007 tarihinde verilen soruşturma emrini müteakip, K.K.K.lığı Askeri Savcılığı tarafından derhal soruşturmaya başlanmış, olayla ilgili olarak aynı gün, dinleme kararları alınmış ve soruşturma genişletilmiştir.
Bugün itibariyle, soruşturmanın uzun sürmesi elbette eleştiri konusu olabilir. Ancak, soruşturmanın uzun sürmesinde kasıt olduğunu ileri sürmek yanlıştır.
Geniş bir yelpazede olayla ilgisi olabileceği düşünülen tüm şahıslar, mahkeme kararı ile dinlenecek, ses analizleri yapılacak, kimlikleri tespit edilecek, bu şahısların ifadeleri alınacak ve neticede bir sonuca ulaşılacaktır.
Bu işlemler ise, doğal olarak zaman almaktadır. Ayrıca, bu süreçte istihbarat kaynaklarından ilave bilgi talep edilmiştir.
Soruşturmanın K.K.K.lığından Hv.K.K.lığına aktarılmasının nedeni ise, soruşturma kapsamında belirlenen iki askeri personelin Hv.K.K.lığında görevli olmalarıdır. Nitekim soruşturmayı devralan Hv.K.K.lığı Askeri Savcısı da, ilave birtakım araştırmalarla, soruşturmayı daha da derinleştirilmiştir.
Ancak, 25 Ekim 2007 tarihinde, Genelkurmay Başkanlığına gönderilen konuşma metninin, bütün uğraşılara rağmen delillendirilememesi nedeniyle soruşturmada istenen mesafe alınamamıştır.
Diğer taraftan, soruşturmayı yürüten savcıya 26 Mart 2009 tarihinde gelen bir ihbar CD’sinin incelenmesi neticesinde, Hv.K.K.lığı Askeri Savcılığı tarafından 19 Şubat 2010 tarihinde verilen yetkisizlik kararından sonra ilgili dosya, Milli Savunma Bakanlığınca, 18 Mayıs 2010 tarihinde görevli savcılık olarak belirlenen Genelkurmay Askeri Savcılığına intikal ettirilmiştir.
Halen Genelkurmay Askeri Savcılığı, konu üzerindeki delil tespiti işlemleriyle ilgili çalışmasını çok yönlü olarak sürdürmektedir.
Bazı medya organlarında sürekli olarak adı zikredilen bir amiralin ise; o tarihte bulunduğu karargahta İHA ile ilgili bir görevi bulunmamaktadır. Adı geçen amiral, 5 Kasım 2007 tarihinden sonra Savunma İşbirliği Ofisi (ODC)’nde ABD ile istihbaratın paylaşımı maksadıyla görevlendirilmiştir. Adı geçen amiral, elbette, bu insafsız iddiaları ortaya atanlar hakkında, yasal haklarını kullanacaktır.
Yine, bazı medya organlarında, İsrail’den kiralanan HERON İnsansız Hava Aracının, 14 Temmuz 2008 tarihinde düşmesi ile ilgili çeşitli iddialar ortaya atılarak, bu olayla ilişkilendirilmeye çalışılmaktadır. O tarihte İsrail’den kiralık olarak alınıp kullanılan HERON İnsansız Hava Aracı, İsrailli personel tarafından kullanılmaktaydı ve HERON iniş esnasında meydana gelen kırım sonucu kullanılmaz hale gelmişti.
Değerli Basın Mensupları,
Bildiğiniz gibi, Yüksek Askeri Şuranın olağan toplantısı 1-4 Ağustos 2010 tarihlerinde yapılacaktır.
Devam eden yargı sürecinde adı geçen Türk Silahlı Kuvvetleri personeline nasıl bir işlem yapılacağı, Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 65’inci maddesinde yazılıdır. Bu kanun gizli değildir. Her yerde bulunup okunabilir. Çok net olan bu kanun okunmadan yapılan yorumlar ve ortaya atılan iddialar gayri ciddidir.
Yasadaki sınırlamalar dışındaki tüm diğer konular, Yüksek Askeri Şuranın takdirinde olan konulardır.
Teşekkür ederim.