Gündem

TSK, 'ıslak imza' delillerini kabul etti

TSK, AKP ve Gülen'i bitirme planında Albay Çiçek'in 'ıslak imzası'nın bulunduğu yolunda delillerin varlığını ilk kez kabul etti.

01 Mart 2010 02:00

T24 - Genelkurmay Başkanlığı, AKP ve Fethullah Gülen cemaatini parçalamak için bir dizi komplo planı içeren 'İrtica ile Mücadele Eylem Planı'nın sahte değil gerçek bir belgeye dayandığı yolunda delillerin varlığını ilk kez kabul etti. Genelkurmay; Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un 26 Haziran 2009'da "bir kâğıt parçası" diyerek reddettiği eylem planının gerçek olduğu yolunda "yeni deliller elde edildiğini" açıkladı. Genelkurmay açıklamasında, Genelkurmay Askeri Savcılığı'nın, planın altında ıslak imzası bulunduğu belirtilen Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek'in tutuklanmasını istediği, askeri mahkemenin ise bu talebi reddettiği, ancak soruşturmanın sürdüğü bildirildi.


VİDEO İÇİN TIKLAYINIZ

 


Genelkurmay Başkanlığı, 12 Haziran 2007'de başlayan Ergenekon soruşturması sürecinde ilk kez sürpriz bir açıklama yaptı. Tarihi önem taşıyan açıklama, Genelkurmay Başkanlığı'nın resmi internet sitesine saat 20:50'de (1 Mart 2010) konuldu.
 
Açıklamada, Taraf gazetesinin 12 Haziran 2009'da duyurduğu “İrticayla Mücadele Eylem Planı”nın altında, o sırada Genelkurmay Başkanlığı'nda görevli olan Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek'in ıslak imzasının bulunduğu  yolunda “yeni deliller elde edildiği” mesajı verildi.
 
Genelkurmay Askeri Savcılığı'nın yeni deliller nedeniyle başlattığı soruşturmada 1 Mart 2010 tarihi itibarıyla Çiçek'in tutuklanmasını talep ettiği duyurulan açıklamada Askeri Mahkeme'nin bu istemi reddettiği bildirildi.
 

Genelkurmay açıklamasının tam metni


Soruşturmanın “devam ettiği” vurgulanan 6 maddelik Genelkurmay Başkanlığı açıklaması aynen şöyle:
 
 
1- Yürütülen bir soruşturma kapsamında, bir şüphelinin bürosunda yapılan aramada ele geçirilen ve bilahare 12 Haziran 2009 tarihinde bir gazetedeki habere konu olan fotokopi belgeye ilişkin yapılan inceleme sonucunda, Genelkurmay Askerî Savcılığı tarafından 24 Haziran 2009 tarihinde “Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı” verilmişti.
 
 
2. Sayın Genelkurmay Başkanı tarafından, 26 Haziran 2009 tarihinde yapılan Basın Toplantısında; “Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı kesin değildir. Biz hukuk devletiyiz. Hukuk devleti ilkelerine de sadığız. Bu belgenin doğru olduğuna ilişkin yeni delil, bilgi, emare vs. çıkarsa elbette bu soruşturma tekrar açılabilir” şeklinde açıklamalarda bulunulmuştu.
 
3. 26 Ekim 2009 tarihinde bazı gazetelerde söz konusu belgenin ıslak imzalı aslının bulunduğuna ilişkin haber ve iddiaların yer alması üzerine, Genelkurmay Başkanlığı Askerî Savcılığı tarafından yeniden soruşturma başlatılmıştı.
 
4. 16 Şubat 2010 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından “Belge”nin Genelkurmay Askerî Savcılığına gönderilmesini müteakip, söz konusu belgenin ıslak imzalı aslının mevcudiyeti iddialarını doğrulayabilecek bazı delillerin elde edilmesi nedeniyle, 24 Haziran 2009 tarihli karara esas teşkil eden gerekçelerin yapılmakta olan soruşturmada geçerliliğini yitirmiş olduğu dikkate alınmış ve Genelkurmay Askerî Savcılığınca verilen “Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı” kaldırılmıştır.
 
5. Bu kapsamda devam olunan soruşturma sırasında, ifadesi Askerî Savcılık tarafından yeniden tespit edildikten sonra, Dz.P.Kur.Alb. Dursun ÇİÇEK tutuklama talebiyle Askerî Mahkemeye sevk edilmiş ve 01 Mart 2010 tarihinde Genelkurmay Askerî Mahkemesi tarafından tutuklama talebinin reddine karar verilmiştir.
 
6- Soruşturmaya Askerî Savcılık tarafından devam edilmektedir. Herkesin; soruşturmanın gizliliği ve masumiyet ilkelerine saygılı olmasını, bu bağlamda sorumlu hareket etmesini ve yargı sürecinin sonucunu sabırla beklemesini bir kez daha hatırlatmakta yarar görülmektedir.
                            
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.

Başbuğ 8 ay önce ne demişti?

Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Genelkurmay Askeri Savcılığı'nın Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) bünyesinde hazırlanmadığına hükmettiği "İrticayla Mücadele Eylem Planı"yla ilgili haberleri 25 Haziran 2009'da düzenlediği basın toplantısında eleştirmişti. Plan için "kâğıt parçası" diyen Başbuğ, özetle şu açıklamaları yapmıştı:

Enerjimizi tüketti: Türkiye neredeyse iki haftadır Genelkurmay Askeri Savcılığı’nın elinde bulunan, yürüttüğü hazırlık soruşturması neticesinde ulaşmış olduğu kararla ortaya çıkan bir kağıt parçası etrafında gereğinden fazla enerjisini tüketmiştir. Şu anda elimizde olan hukuki anlamda bir kağıt parçasıdır. Askeri Savcılık, kağıt parçası ile ilgili incelenmesi gereken tüm hususları mevcut bilimsel ve teknik imkanları da kullanarak yaptı ve bir karara ulaştı. Bu karara karşı küçümseyici tavırlar içine giremezsiniz.

Amaç TSK'yı yıpratma: Son dönemlerde artan bir şekilde ve örgütlü olarak, gerçekleştirdiği değerlendirilen kurgulanmış bazı olaylar, TSK’yı yıpratma ve karalama kampanyasına dönüştürülmektedir. Biz bu kağıt parçasının birileri tarafından TSK’yı yıpratma ve karalama amacıyla hazırlandığını değerlendirmekteyiz.

İstihbarat bulsun: Bu kağıt parçasının kimler tarafından ne amaçla hazırlandığının ortaya çıkarılması görevinin ise devletin istihbarat organları ile ilgili yargı organlarına düştüğünü ifade ediyor ve bunun yerine getirilmesini istiyorum. Çünkü, bu ve buna benzer olayların devlet, millet ve ordu içinde fitne ve fesat çıkartma eylemleri olarak görüyoruz.

TSK’dan elinizi çekin: TSK demokrasi ve hukuk devleti ilkelerine bağlı ve saygılıdır. Bu ilkelere aykırı düşünce içinde olan davranışlarda bulunan ve bulunabilecek personelini TSK bünyesinde barındırmaz. Bunu kim söylüyor, bunu Anayasamızın 117. maddesine göre TSK’nın komutanı olan Genelkurmay Başkanı ben söylüyorum. Genelkurmay Başkanı'nın bu ifadesi en büyük teminattır. TSK’nın komutanı olarak açıkça söylüyorum ki, artık Silahlı Kuvvetler üzerinden elinizi çekiniz. TSK üzerinden kendinizi siyasi tanımlama düşüncesinden ve gayretlerinden vazgeçiniz.

Akılsız fikir söyler: TSK’ya karşı medya üzerinden asimetrik bir psikolojik harekat yürütmeye son veriniz. TSK, tarihsel misyonu, kurumsal kültürü ve devlet adamlığı ve tecrübesinin gereği olarak kendisine karşı asimetrik olarak medya üzerinden yürütülen psikolojik harekata her zaman ve kamuoyu önünde cevap vermekten kaçınmaktadır. Ayrıca, bize askeri okullarda şu da öğretildi, bize dendi ki, öğretmenlerimiz ve komutanlarımız tarafından, ‘akıllı insan her şeyin farkına varır, akılsız insan ise her konuda fikrini söyler’.

Kat-lan-ma-yız: Bizlerin olayları takip etmediğimiz, Anayasa ve yasalar çerçevesinde gereken yer ve zamanda rahatsızlıklarımızı yerine getirmeyeceğimiz şeklindeki değerlendirmeler doğru değildir. TSK, hiçbir gerçeğe dayanmayan, hukuk dışı davranışlarla yıpratılması faaliyetlerinin devam ettirilmesine kat-la-na-maz. TSK, bütünlüğünün her türlü dış etkilere maruz bırakılmasına seyirci ka-la-maz. TSK’nın bütünlüğünün korunmasını ve haksız yere yıpratılmasını aynı zamanda ülkemizin bir beka sorunu olarak görüyoruz. Son yaşanan olayları önümüzdeki hafta yapılacak Milli Güvenlik Kurulu toplantısına getireceğiz.

Savcılar her şeyi yaptı: Soruşturmaya başladığı andan itibaren İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığıyla işbirliği yaptılar savcılar. Benim yetkimde, ben araştırıyorum... Amacımız bu belge doğru mu, değil mi? Bunu bulmak mecburiyetindeyiz. Ne dedik; ‘Elinizde ne kadar bilgi, belge, doküman varsa bize verin.’ Bu işbirliği ve koordinasyon yapıldı ve soruşturma 12 gün sürdü. Şimdi bir taraftan hem ‘Bu soruşturma yetersiz’ diyeceksiniz bir taraftan da ‘Niye 12 gün sürdü?’’ diye eleştireceksiniz. Bu kadar çelişki olur mu?

Şartlar değişebilir: Kovuşturmaya yer olmadığı kararı kesin değildir. Belgenin doğru olduğuna ilişkin yeni delil, bilgi, ortaya çıkarsa elbette bu soruşturma tekrar açılabilir. Soruşturma şartlarında değişiklik olmaması durumunda soruşturma tekrar burada açılır. Ama soruşturma şartlarında değişik durumlar olabilirse elbette usul hukukuna göre soruşturmayı devam ettirecek yargı organı değişebilir. Mesela olayda bir sivil-asker müşterekliği bulunabilir.

Örtbas niyetimiz yok: TSK olarak bizim her şeyimiz açıktır, hukuka saygılıyız, açığız. Hiçbir şekilde hiçbir olayı örtbas yapma gibi ne niyetimiz vardır ne o şekilde bir hareketimiz vardır. Ancak bizim TSK olarak da delil toplama üzerinde yetki ve sorumluluğumuz yoktur. İstanbul Başsavcılığından istiyoruz, diyoruz ki, bu belgenin gerçek olmadığı noktasından hareketle bu kağıt parçası kimler tarafından, ne amaçla hazırlandı? Bunu bulun. Biz bu belgenin doğru olmadığı noktasından hareket ederek, bu belgenin kimler tarafından ne maksatla hazırlandığını istiyoruz İstanbul Başsavcılığı’ndan. Yoksa, İstanbul Başsavcılığı’ndan bu belge doğru mudur, yanlış mıdır noktasını açıklığa kavuşturulmasını şu anda mevcut soruşturma şartları çerçevesinde istemiyoruz.

Albayın imzaları: (Albay Dursun Çiçek’in belgedeki imzasıyla Askeri Savcılığa verdiği ifadeye attığı imzanın farklı olduğu hatırlatılınca) Askeri savcılık elbette bu konunun üzerinde durdu. İmza değişiklikleri kriminal inceleme sonucunu değiştirmiyor. Belgenin aslı ıslak imzaya sahip bir belge olmadığı için buruda bir sonuca ulaşılması mümkün değil.

‘Hicap' sorusuna kızdı: (‘Başbakan’ın doğruluğu kanıtlanmamış bir kağıt parçasından hareketle partisinin Şanlıurfa il kongresinde, TSK’yı hedefe oturtmasından hicap duyuyor musunuz?’ sorusu üzerine) Hicap duyma esasında çok ağır bir laf. Ben niye hicap duyayım ki bir kere.O konuya ilişkin görüş ve düşüncelerimi Sayın Başbakan’a ilettim. FİTNE FESAT: Biz demiyoruz ki ‘TSK ile ilgili olarak hiçbir şekilde tenkit, yorum yapılamaz.’ Biz diyoruz ki ‘Evet, olabilir.’ Belki bazıları yararlı, faydalı da olur, buna açığız. Bizim karşı olduğumuz, hiçbir gerçeğe dayanmayan, ön yargılı, ön amaçlı, yıkıcı faaliyetler. Bunları geldiğimiz noktada, fitne ve fesat olayları olarak görüyoruz.

Duyumlarımız var:
(Kim ya da kimler TSK’yı yıpratmak istiyor sorusu üzerine) Elde hiçbir delil, belge ve yargı kararı olmadan kamuoyu önünde herhangi bir kişi ve kurumu suçlamanın doğru olmadığını düşünüyorum. Bizden böyle bir şey beklemeyin. Elbette bu konuya ilişkin bizim de bazı duyumlarımız, bilgilerimiz var. Elbette bunu ilgili makamlarla gerekli zaman ve yerlerde elbette paylaşıyoruz ve paylaşmaya devam edeceğiz.


İrtica ile mücadele eylem planında neler vardı?

Taraf gazetesinin yayımladığı "İrtica ile Mücadele Eylem Planı", AKP hükümet ile Fethullah Gülen cemaatini parçalamak amacıyla komployo varan bir dizi senaryo içeriyordu.

Belgeyi "AKP ve Gülen'i bitirme planı" başlığıyla 12 Haziran 2009'da manşetinden yayımlayan Taraf gazetesinin haberi şöyle:

AKP ve Gülen'i Bitirme Planı

Genelkurmay Başkanlığı'nın, "irtica ile mücadele" adı altında yeni bir eylem planı hazırladığı ortaya çıktı. Nisan 2009'da Deniz Piyade Kurmay Kıdemli Albay Dursun Çiçek tarafından hazırlanan planda, Ergenekon soruşturmasından duyulan rahatsızlık açık bir şekilde dile getiriliyor. "Ergenekon davasının gündemi değiştiriliyor havası oluşmadan" eylemler yapılması isteniyor, Ergenekon kapsamında tutuklanan muvazzaf ve emekli askerlerin irtica ile mücadele ettikleri için cezaevine kondukları yönünde haberlerin ön plana çıkarılması hedefleniyor.

Planı hazırlayan Albay Dursun Çiçek tamdık bir isim. Daha önce Tarafın manşetten yayımladığı "Koç da andıçlandı" başlıklı haberle gündeme gelmişti. Albay Çiçek tarafından hazırlanan andıç belgesinde bütün sivil toplum örgütleri fişlenmişti. Planın yazıldığı Genel Kurmay Harekat Başkanlığı 3. Bilgi Destek Şube Müdürlüğü, Psikolojik Harp Dairesi'nin yeni adı. Genelkurmay adına yapılan planlamalar artık buradan yürütülüyor.

Ergenekon soruşturmasında tutuklanan eski asker avukat Serdar Öztürk'ün bürosunda ele geçirilen Genelkurmay'a ait yeni plan tutanaklara geçti ve Ergenekon üçüncü iddianamesine girmesi bekleniyor. Öztürk, aynı zamanda yine Ergenekon kapsamında tutuklanan emekli Albay Levent Göktaş'ın avukatlığını yapıyordu.

Dört sayfadan oluşan "İrticayla Mücadele Eylem Planı"nın "Durum" başlıklı bölümünde Ergenekon soruşturması eleştiriliyor: İrticai gruplar tarafından TSK başta olmak üzere devletin resmî kurumlarını yıpratmak üzere yoğun faaliyetler yürütülmekte, Ergenekon adı altında TSK'ya büyük emekleri geçmiş, emekli ve muvazzaf askerî personele yersiz ithamlarda bulunularak lekelenmeye çalışılmaktadır.

'DÜŞMAN UNSURLAR'A DİKKAT

Planın "Düşman Unsurlar" bölümünde ise TSK'nm yıpratılmak istendiği ileri sürülüyor. Bunun gerekleri ise şöyle sıralanıyor:

Atatürk ilke ve Inkılapları'nı ortadan kaldırarak, laik, demokratik, sosyal hukuk devletini yıkmak ve yerine dinî esaslara dayalı bir rejim kurma hedeflerini engelleyecek tek kurum olarak TSK'yı görmekte.

Elde ettikleri TSK'yı yıpratıcı bilgi ve belgeleri kendilerine müzahir medya organları kanalıyla yayınlamakta.

Halkın yoğun ilgi gösterdiği birlik, ve beraberlik mitinglerini Ergenekon tarafından maksatlı olarak planlanmış gibi göstermekte.

TSK'nın Ergenekon çatısı altında, başta PKK terör örgütü olmak üzere çeşitli terör örgütleriyle işbirliği yaptığını iddia etmekte.

Üst düzey komutanlar hakkında Yahudi, Ermeni, Sabetaycı vb. oldukları şeklinde asılsız haberler yapılmakta.

Kamuoyunu meşgul etmek ve bilgi kirliliği yaratmak üzere TSK personeline ait olduklarını iddia ettikleri ses ve görüntü kayıtlarını yayınlamaktadırlar.

'DOST UNSURLAR' KULLANILACAK

Albay Çiçek'in hazırladığı planda, irticaya karşı kullanılanacak "Dost Unsurlar"a da yer veriliyor. İşte o 'dostlar':

Basın ve yayın organları kanalıyla irticai grupların iç yüzünü gösteren propaganda çalışmaları planlı bir şekilde yürütülmekte.

TSK personeli ve ailelerine yönelik bilgilendirme faaliyetleri icra edilmekte.

TSK içerisine sızdırıldığı değerlendirilen personel ve aileleri ile bunların irtibatta olabilecekleri kişiler takip ve kontrol altına alınmakta.

Bilgisayar ve doküman güvenliği konusunda tedbirler arttırılmaktadır.

'VAZİFE' ÇIKARDIK İCRA'YA GEÇELİM

Bütün bunlardan "vazife" çıkarılması gerektiği belirtilen planda bu görev "irticai oluşumların iç yüzünü göstererek bu konudaki tereddütlere son vermek ve söz konusu örgütlere olan kamuoyu desteğini ortadan kaldırmak. Ergenekon kapsamında yapılan yıpratıcı kampanyaların etkisini azaltmak, TSK'ya yönelik olarak yapılan olumsuz propagandalara son vermektir" olarak tanımlanıyor.

Ardından ise planın "icra" bölümü geliyor ve şu ifadeler kullanılıyor: Laik ve demokratik düzeni yıkarak, şeriata dayalı bir İslam devleti kurma hayalinde bulunan AKP Hükümeti ve ona destek veren çeşitli gruplar ile Fethullah Gülen grubu başta olmak üzere radikal dinî oluşumlar hakkındaki gerçekleri gün yüzüne çıkarmak, kamuoyunun desteğini kırmak ve faaliyetlerine son vermek üzere bilgi destek faaliyetleri icra edilecektir.

ERGENEKON'DA GÜNDEM DEĞİŞECEK

Plana göre, faaliyetlerin birbiriyle senkronize şekilde üç bölüm halinde hayata geçirilmesi isteniyor. "Planlama ve Genel Faaliyetler" bölümünde yapılması istenenler şöyle sıralanıyor:

İcra edilen propagandalarda dine karşı olunmadığı teması işlenecektir.

Eylemler Ergenekon davasının gündemi değiştiriliyor havası oluşmadan planlanacak, dinci medyanın bu konuyu işlemesine imkân tanınmayacaktır.

"Fethullah Gülen (FG)'ciler gemi azıya aldılar, doğrudan TSK'ya saldırıyorlar" teması işlenecek, bu kapsamda muhafazakâr vatandaşların bile "Pes doğrusu biz de Elhamdülillah Müslüman'ız, ama FG'ciler resmen TSK'ya saldırmak için provokasyon yapıyorlar" dedirtecek çalışmalar yapılacaktır.

Sakıncalı/şüpheli kategorisindeki irticacı subay ve astsubayların irticai propaganda yaptıklarına dair ihbar çalışmaları yapılacak, müteakiben bu kişilerin ahlaki yönden olumsuzlukları ile ilgili haberler yaptırılacaktır.

İrticacı TSK personeline yapılan operasyon kapsamında tespit edilememiş diğer irticai TSK personeline yönelik korkutucu propaganda geliştirilerek, bu kişilerin hata yaparak tespit edilmeleri veya kendiliğinden çözülmeleri sağlanacaktır.

Askerî suç kapsamında yapılacak Işık Evleri baskınlarında, silahlı terör örgütü oluşturmak doğrultusunda; silah, mühimmat, plan vb. materyal bulunması sağlanarak, FG grubu "Silahlı Terör Örgütü" "Fethullahçı Silahlı Terör Örgütü", (FSTÖ) kapsamına aldırılacak ve soruşturmalar askerî yargı kapsamında yürütülecektir.

Ilımlı islam konusu özellikle vurgulanacak, FG'cilerin ABD güdümünde hareket ettikleri ve islam'ın orjinalini bozmak istedikleri hususu yoğun olarak dile getirilecektir.

TSK 'MASUM', İRTİCACILAR SUÇLU

"Medya Faaliyetleri" bölümünde ise Ergenekon operasyonuna atıf yapılarak, TSK mensuplarının "masum" olduğu yönünde haberler yaptırılması isteniyor:'

İskender Evrenesoğlu, Ömer Öngüt gibi hazırda beklettiğimiz elemanlara medyatik eylemler ve söylemler yaptırılacak ve bu kişiler FG'ciler başta olmak üzere diğer irticai gruplarla özdeşleştirilerek, kamuoyunun tüm bu gruplar arasında benzerlik kurması sağlanacaktır.

Yakalanan veya çözülen TSK personelinin bizim belirlediğimiz temalar doğrultusunda beyanda bulunmaları ve bu açıklamaların basında geniş yer bulması sağlanacaktır.

Ergenekon kapsamında tutuklanan TSK personelinin masum olduğu, irticayla etkin şekilde mücadele ettikleri için üzerlerine iftira atıldığı şeklinde haberler yaptırılacaktır.

Nurettin Veren gibi isimlerin TV programlarında FG grubu hakkında bizim istediğimiz temalar doğrultusunda açıklamalar yapmaları sağlanacaktır.

Kurdoğlu cemaati vb. diğer cemaatlere mensup TSK personelinin TSK ile ilişkileri kesilirken FG grubuna mensup oldukları için atıldıkları şeklinde haberler yaptırılarak, kamuoyunda FG grubunun büyük yara aldığının düşünülmesi sağlanacaktır.

PKK terör örgütünün Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri ile Irak'ın kuzeyinde bulunan FG'cilere ait okul, dershane ve yurtlara eylem yapmıyor olmasının iki örgüt arasında bağ olduğu ve anlaştıklarının açık bir göstergesi olduğu yönünde haberler yaptırılacaktır.

KURTLAR VADİSİ ÇİZİLSİN

Vatandaşlar tarafından yoğun olarak izlenen ve gündemdeki olaylar hakkında kamuoyunu yanlış yönlendiren, Kurtlar Vadisi, Kollama ve Tek Türkiye benzeri diziler hakkında olumsuz haberler yaptırılarak söz konusu dizilerin güvenilirliğinin yitirilmesi sağlanacaktır.

Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı okul öğrencilerine ait ibadet, görüntü ve haberlerinin medyada yoğun olarak ye&, alması sağlanarak, Milli Eğitim Bakanı kamuoyu nezdinde yıpratılacaktır. AKP mensuplarının, ülkemizde ekonomik krizin etkisinin ciddi olarak hissedildiği bir dönemde, lüks yaşamlarından taviz vermedikleri yönünde haberler yaptırılarak, bu durumun hem "islam anlayışıyla çeliştiği" hem de uygulamaya çalıştıkları "Halk Adamı" yaklaşımlarının gerçeği yansıtmadığı konusunda kamuoyu bilgilendirilecektir.

Ermenistan ve Yunanistan ile ilgili kamuoyunda tepki uyandıracak haberler sürekli gündemde tutularak milliyetçi partilerin tabanının genişletilmesi sağlanacaktır.

KARA PROPAGANDA' YAPALIM

Planın sonunda ise "Kara Propaganda FaaliyetlerF'ne yer veriliyor, işte o bölüm:

Son dönemde geniş yankı bulan ses kayıtları bilgi kirliliği yaratmak üzere irticacılar tarafından yayınlanmış gibi gösterilecek, ama dinleyenlerin bizi haklı bulacağı tarzda ses kayıtları düzenlenecektir.

Çeşitli bilgi ve belgelerle ilgili ortaya yem atılarak yakalanan personel hangi gruba ait olursa olsun FG'ci oldukları şeklinde ifade vermeleri sağlanacak ve bahse konu personelin adı basında duyulduktan sonra ahlaki açıdan olumsuzlukları ile ilgili haberler yaptırılacaktır.

Yukarıda açıklanan şekildeki personelin, sıradan dahi olsa arkadaş çevresindeki en olumsuz kişi onların en yakın arkadaşı gibi gösterilerek, FG'cilerin iç yüzüymüş gibi düşünülmesi sağlanacaktır.

İhbara dayalı ev baskınları yaptırılarak, buralarda silah ve mühimmatın yanı sıra, FG'ciler ile irtibat kurulması istenen oluşumlara (Yahudilik, CIA, MOSSAD, Moon Tarikatı, Humeyni vb.) ait objelerin aynı ortamda bulunması sağlanacaktır.

Ev baskınları kapsamında Alevi düşmanlığını körükleyici bilgi ve belgelerin bu evlerde bulunması sağlanacaktır.

CANLI YAYINLARA BAĞLANALIM

İzleyici veya dinleyici kitlesi fazla olan radyo, televizyon programlarına farklı bir kimlikle, canlı yayın esnasında, telefonla bağlanılarak; FG'ci maskesi altında konuşmalar yapılarak tahrik olmuş bir FG'ci gibi, "Evet kardeşim, bizimle uğraşan herkes Ergenekoncudur. Onlarla uğraşmak bizim boynumuzun borcudur. Bizimle uğraşmaya kimsenin gücü yetmez" şeklinde açıklamalar yapması sağlanacaktır.

AKP mensubu kilit haberleşmecilere kamuoyuna çelişkili açıklamalar yaptırılarak, AKP içerisinde ciddi anlamda anlaşmazlık ve bölünmeler yaşanıyormuş şeklinde algılanması sağlanacaktır.