Gündem

‘Travma, sihirli değnekle mi geçti?

Sosyal Hizmetler Genel Müdürlüğü, Üzmez'in tahliyesine yol açan Adli Tıp Kurumu raporuna yaptığı itirazda, 'Rapor, bilim ve mantığa sığmıyor. Kızın konu

04 Kasım 2008 02:00

Cinsel istismarla suçlanan Vakit gazetesi yazarı Hüseyin Üzmez'in tahliyesine yol açan Adli Tıp Kurumu raporuna Sosyal Hizmetler Genel Müdürlüğü'nün itirazı: Rapor, bilim ve mantığa sığmıyor. Üzmez'in kahliyesine şaşıran küçük kızın konuşurken gözleri donuk ve ifadesiz. Gelecekle ilgili planı yok 

Vakit gazetesi yazarı 76 yaşındaki Hüseyin Üzmez'in ‘cinsel istismar’ suçlamasıyla yargılandığı davada, 14 yaşındaki B.Ç. için İstanbul Adli Tıp Kurumu'nca jet hızıyla verilen tartışmalı raporun nasıl verildiği hâlâ tartışılıyor. Sosyal Hizmetler Genel Müdürlüğü'nün, davanın görüldüğü Bursa 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'ne verdiği rapora itiraz dilekçesinde, B.Ç.'nin yaşadığı travmadan ‘sihirli değnek değmişcesine bir anda kurtulduğu’ iddiasının geçerli olamayacağı vurgulandı.

Rapor aslında bir günde hazırlanmış

Adli Tıp'ın raporu geçersiz

İki sayfalık dilekçe

Sosyal Hizmetler Genel Müdürlüğü adına Hazine avukatı Selma Ergüner Akalan tarafından verilen iki sayfalık itiraz dilekçesinde, B.Ç.'nin 26 Nisan 2008 tarihinden bu yana devlet korumasında kaldığı yurttaki yaşamı ve yaşadığı olayların şokunu üzerinden henüz atlatamadığı detaylarıyla anlatıldı. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı'nca 18 Temmuz 2008'de verilen raporda B.Ç.'de ‘patolojik düzeyde anksiyete ve deprasyon’ bulgusu saptandığı belirtilen itiraz dilekçesinde, 22 Eylül 2008 tarihinde İstanbul Adli Tıp Kurumu 6'ncı İhtisas Dairesi'nin raporunda bu bulguların ‘zail (yok) olduğu’ iddiasının ‘bilimsel ve mantıksal dayanaktan yoksun olduğu’ belirtildi.

İtiraz dilekçesinde, Adli Tıp Kurumu raporunu hazırlayan heyette çocuk psikiyatristi ve psikoloğu bulunmaması nedeniyle konunun ehli uzmanlarca verilmediği kaydedildi. B.Ç.'nin koruma altına alındığı yurtta uzmanlarca çeşitli dönemlerde yapılan görüşmelerde yaşadığı travmadan kurtulamadığı anlatılan dilekçede, İstanbul Adli Tıp Kurumu raporu için “Bilirkişilerin olay sonunda ruh ve beden sağlığının bozulmadığını iddia etmeleri akla ve mantığa sığmamakta ve hangi bilimsel gerçeği dayandığı anlaşılamamaktadır” denildi.

İtiraz dilekçesinde neler var

Sosyal Hizmetler Genel Müdürlüğü'nün, Hüseyin Üzmez davasında B.Ç.'nin ‘ruh ve beden sağlığının bozulmadığını’ ileri süren İstanbul Adli Tıp Kurumu raporuna itiraz gerekçeleri şöyle sıralandı:

Bilime ve mantığa sığmıyor 

Mağdure B.Ç.’de var olduğu tespit edilen ruhsal bozukluğun (patolojik düzeyde anksiyete ve deprasyon) ortadan kalktığına dair verilen bilirkişi raporu gerçeği yansıtmamaktadır. Her şeyden önce raporu veren bilirkişi kurulunda bir tane dahi çocuk psikiyatristi ve psikolog bulunmamaktadır. Bu durumda rapor konunun ehli uzmanlarca verilmemiştir. Oysa Uludağ Üniversitesi'nce verilen raporu, konunun uzmanları hazırlamıştır. Uzmanlarca verilen raporda var olduğu belirtilen ruhsal bozukluğun konunun uzmanı olmayan kişilerce ortadan kalktığının söylenmesi bilime ve mantığa sığmamaktadır.

Sınır zekâ

Ayrıca zekâ değerlendirilmesinde her ne kadar mağdurenin ‘sınır zekâ düzeyinde olduğu tesbit edilmişse de, kognitif fonksiyonların, aile bütünlüğne karşı ifade vermekten çekinmeye yetecek düzeyde olduğu bilidirilmiştir.

Profesyonel yardım  

B.Ç. koruma ve bakım altına alındığı tarihten itibaren sosyal uzmanlarımız tarafından izlenmiş, kendisiyle yapılan görüşmeler sonunda raporlar hazırlanmıştır. 28.04.2008 tarihinde yapılan ilk görüşmede, sanıkla yaşadıklarını ayrıntılı biçimde anlatmış ancak, annesinin başına kötü bir şey gelmesinden korktuğu için fazla konuşmak istemediği gözlenmiştir. Ve acilen profesyonel yardım alması gerektiği kanaati belirtilmiştir. 07.07.2008 tarihinde ikinci görüşme raporu düzenlenmiş ve B.Ç.'nin konuşmak istemeyerek sürekli ağladığı ve ifadesini değiştirdiği takdirde annesinin cezaevinden çıkacağı beklentisinin bulunduğu gözlenmiştir.

Üzmez'in tahliyesine şaşırdı

Adli Tıp röporundan sonra 31.10.2008 tarihinde yapılan son görüşmede yine cinsel istismar olayını anlattığı ancak, daha sonra bunun doğru olmadığını belirterek, çelişkili konuştuğu, annesinin tahliyesine çok sevindiğini, Hüseyin Üzmez'in tahliyesine çok şaşırdığını belirttiği, anlattıkları gerçek değilse tahliyeye neden şaşırdığı sorulduğunda ise, suskun kaldığı gözlenmiştir. B.Ç. akabinde Hüseyin Üzmez ile aralarında geçen özel konuşmaları, (Aybaşı olup olmadığının sorulması vs) anlatmıştır.

Gelecekle ilgili planı yok 

Yine 31.10.2008 tarihli raporda B.Ç.'nin kendisini net ifade ettiği, konuşurken bakışlarının donuk ve ifadesiz olduğu, sürekli parmaklarıyla endişeli şekilde oynadığı, yüzeysel cevaplar vererek ayrıntıları geçiştirdiği, geleceği ile ilgili planlar yapmadığı, annesinin yeniden cezaevine girmesi konusundaki belirsizlikten huzursuz olduğu ve bu nedenle ifade değişikliğine gitmiş olabileceği gözlenmiştir. Bu son tesbite göre, bilirkişilerin olay sonunda ruh ve beden sağlığının bozulmadığını iddia etmeleri akla ve mantığa sığmamakta, hangi bilimsel gerçeğe dayandığı anlaşılamamakdır.

Sihirli değnek 

Mağdure B.Ç.'nin ailesinden ayrılmış olması. Bu olaylar sonunda ailesinin ailesinin parçalanacağı endişesini taşıması, hukuksal süreçte rol alması (yapılan fiziksel muayeneler, psikolojik testler, karakol işlemleri, mahkeme süreci) ve bu sürecin hala devam etmesi, sosyal çevresinin değişim olması, sürekli konu ile ilgili çevresi ve medya tarafından gözlendiğini düşünmesi nedeniyle, yaşadığı travmadan bir anda sihirli değnek değmişçesine kurtulduğu iddiası bilimsel ve mantıksal mesnetten yoksundur.

Yeni bilirkişi

Açıklanan tüm nedenlerle bilirkişi raporuna itirazlarımızın kabulu ile mağdure B.Ç.'nin çocuk ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı, bilirkişiler tarafından yeniden değerlendirilmesine karar verilmesini arz ve talep ederiz.”