Habertürk yazarı Itır Bağdadi, Türkiye’nin Avrupa2da trans cinayetleri konusunda birinci olduğunu belirtirken “Katiller hukuk sistemi içinde tekrar bu tür suçların işlenmesini caydıran değil tam ters etkiyi yaratan indirimli cezalar aldığında ödüllendirildikleri için bu tür cinayetlerin devamı da geliyor. Böyle bir döngü içinde şiddet şiddeti doğuruyor” dedi.
Itır Bağdadi’nin Habertürk’te dün (23 Ağustos 2016) "Trans cinayetleri politiktir" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
Dünyadaki trans bireylerin durumunu araştıran TransGender Europe 2008-2015 yılları arasında Türkiye’de 41 trans bireyin öldürüldüğünü tespit etmiş. Dünyada ise yine bu yıllar arasında toplam 2016 trans cinayeti işlenmiş. Avrupa’da Türkiye bu konuda birinci sırada. En fazla trans ölümü 802 cinayet ile ülke bazında Brezilya’da.
Ancak rapor bu rakamların sadece gerçek rakamların küçük bir oranı olduğunun altını çizmekte çünkü trans ölümlerinin pek çoğu ne haber oluyor, ne de öldürülen bireylerin trans olduğu kayıtlara geçiyor.
Yani kısacası Türkiye’de 2008-2015 yılları arasında en az 41 trans birey öldürüldü. Öldürülenlerin çoğu seks işçisi.
Çok keyif aldıkları için yaptıkları bir meslek değil, toplumdan dışlandıkları için ekonomik şiddete maruz kalmaktalar ve başka bir iş alanı kendilerine açık değil. Buna İngilizce “survival sex” denilmekte-yani hayatta kalmak için yapılan seks işçiliği.
mesleklerini yapamıyorlar
Türkiye’de yapılan araştırmalar çoğu trans bireyin ya üniversite mezunu ya da üniversiteden terk olduğunu göstermekte. Çoğu trans bireyin de değişim süreci öncesi bir eğitimi ve kalifikasyonu olduğu görülmekte. Yine kısacası eğitimli, kalifiye elemanlar ama kimlikleri yüzünden mesleklerini yapamıyorlar. Önlerinde hayatta kalmak için tek bir meslek grubu kalıyor: seks işçiliği. Tabii burada bile devletin denetimi altında olan genelevlerde çalışmaları imkânsız, bu yüzden kayıt dışı seks işçiliğine itilerek sürekli güvensiz ortamlarda çalışmak zorunda kalıyorlar.
Ve şiddet görüyorlar... Ve öldürülüyorlar... Ve kimsenin umurunda olmuyor...
Translar öldürüldüğünde erkek egemen sistemi sarstıkları için özellikle canice katlediliyorlar. Otopsi raporlarını ve morgdaki cenazeleri inceleyenler sadece bir kaç bıçak darbesi değil, sadece bir et parçası kalana kadar bıçaklandıklarını, yakıldıklarını, otoyolda üzerlerinden defalarca geçildiğini ve bunun gibi daha çok korku filmlerini aratmayan detaylardan bahsetmekte.
Queer kuramın ünlü düşünürlerinden Judith Butler transların erkekler tarafından öldürülmelerini kültürün içinde idealize edilen eril güce bağlamakta.
Öldürmek kimin ölüp kimin yaşadığına karar verme gücü olduğu için Butler’a göre erilliğin zirvesi. Trans bir kadını öldürürken erkek aslında kendisinin o bireyle olan tüm ilişkisini de öldürmeyi hedeflemekte.
Aynı zamanda her trans kadın katledildiğinde diğer translara da bir uyarı göndermekte, sırada siz de olabilirsiniz...
Katiller hukuk sistemi içinde tekrar bu tür suçların işlenmesini caydıran değil tam ters etkiyi yaratan indirimli cezalar aldığında ödüllendirildikleri için bu tür cinayetlerin devamı da geliyor. Böyle bir döngü içinde şiddet şiddeti doğuruyor.
Trans cinayetleri politiktir. Bireyler arasında sınıflandırma yapan, bazı bireyleri diğerlerine göre daha değerli hale getiren bir sistemle başlar. Ardından o sistemde yaratılan kimliklere uymayanlar toplum tarafından işsiz bırakılarak, hukuk sisteminde haklarından mahrum bırakılarak, devletin sunduğu fırsatlardan eşit yararlanamayarak bazı bireylerin katlini vacip hale getirir. Hande Kader bu ezici sistemin sadece son kurbanı. Hande’yi unutmayın, o bu sisteme başkaldıran herhangi birimiz olabilirdi...