-Trabzonspor'dan TFF eleştirisi TRABZON (A.A) - 16.08.2011 - Trabzonspor Kulübü, geçen sezon toplanan 82 puana rağmen ''ellerinden alınan şampiyonluğun'' kaybettirdiklerinin her platformda takipçisi olacaklarını bildirdi. Bordo-mavili kulübün internet sitesinden yapılan açıklamada, ''Trabzonspor Kulübü olarak şike soruşturmasının başladığı tarihten bu yana sorumlu ve sağduyulu anlayışımızı koruyarak sürecin sağlıklı yürümesi adına elimizden gelen çabanın tamamını gösterdik. Bu yolda camiamızın çeşitli kesimlerinden farklı yönde telkin ve talepler gelse de soruşturmanın selameti açısından bu duruşumuzdan taviz vermedik. Zaman zaman eleştirildik ama hukukun üstünlüğünün sonunda hak ettiğimiz payeyi vereceğine inandık ve inanmaya da devam ediyoruz'' denildi. Geçen sezonun özellikle ikinci devresi hatırlandığında sık sık dile getirdikleri endişelerin ne kadar haklı olduğunun, yaşanan adli süreçle de ispatlandığının belirtildiği açıklamada, şu ifadeler kullanıldı: ''Çeşitli vesilelerle dile getirdiğimiz konuların devletin emniyet ve yargı organları tarafından da tespit edilmesi uğradığımız haksızlığın en önemli belgesi konumundadır. Trabzonspor'un 2010-2011 sezonunda oynadığı müsabakaların sonuçlarını saha dışında lehine çeviren hiçbir eylemi yoktur. Aldığı tüm galibiyetler kendisine yönelik engelleme çabalarına rağmen hak ettiği kazanımlardır. Trabzonspor Kulübü olarak sürecin başından beri ilgilendiğimiz konu, rakiplerimizin mağduriyetini değil, kendi hakkımızın teslimini beklemek yönündedir. Topladığımız 82 puana rağmen elimizden alınan şampiyonluğun bize kaybettirdiklerinin bugünkü süreçten sonra her platformda takipçisi olacağımızın bilinmesini isteriz. Maddi manevi kayıplarımızın karşılığı zamanı geldiğinde tüm meşru ve hukuki zeminde mutlaka aranacaktır.'' -''Futbolumuz böylesine komik bir görüntüyü hak etmemektedir''- Açıklamada, gelinen noktada tarihi bir fırsatın eşiğinde olan Türk futbolunu yönetenlerin, yasaları hiç sayan bir yaklaşım içerisine girdiklerine de üzülerek şahit olunduğu vurgulanarak, ''Devletin yetkili organlarının başlattığı bu temizlik hareketine, en büyük desteği vermesi gereken Türkiye Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu maalesef ayak uyduramamıştır. Başkan Mehmet Ali Aydınlar'ın, düzenlediği basın toplantısında sergilediği çelişkili tutum en az bugünkü belirsizlik ortamı kadar Türk futbolunun önünde büyük bir tehlike olarak durmaktadır. Aydınlar ve ekibinin, milyonları etkisi altına alan böylesine önemli bir olayı sürüncemede bırakmaya hakkı yoktur. Asıl bu oyalama anlayışı, çok sözü edilen futbolun marka değerine vurulan en büyük darbedir'' denildi. Futbol Federasyonuna göre ortada suçlular olduğunu ama bu suçluların işlediği suç olmadığının savunulduğu açıklamaya, şöyle devam edildi: ''Futbolumuz böylesine komik bir görüntüyü hak etmemektedir. Bu gerçekten daha da vahim olanı, federasyon başkanının söylemleriyle oturduğu koltuğun gerektirdiği sorumluluğun farkında olmadığı izlenimi vermesidir. Sürecin Avrupa'da mücadele eden kulüpleri nasıl etkileyeceği meselesine 'bu onların sorunu' mantığıyla yaklaşan başkanın, 'kendinden şüphelenen varsa şimdiden çekilsin' anlayışı, böylesine önemli bir olaya hangi gözlükle baktığının da belgesidir. Yine federasyon başkanının, soruşturmayı yürüten mahkemenin insanların özgürlüklerini kısıtlayacak kadar önemli belgelere sahip olmasına ve bu yönde karar almasına rağmen, ellerinde yeterli delil olmadığını söylemesi adeta kendi konumlarını hukukun üstünde bir seviyeye taşıdıkları izlenimini yaratmaktadır. Ortada belge yoksa başkanımız ve diğer yöneticilerimiz neden disiplin kuruluna sevk edilmişlerdir?.'' -''Geciken adaletin adalet olmadığı unutulmamalı''- Kulüp açıklamasında, yaşanan bu gelişmelerin, federasyona yönelik daha seçim sürecindeki çekincelerinin ne kadar haklı olduğunu da gözler önüne serdiği vurgulanarak, şunlar kaydedildi: ''Federasyon başkanı aldıkları karardan tüm kulüplerin memnun olduğunu açıklamıştır, ancak biz memnun değiliz. Devletin elindeki belgeleri ve tahkikat sürecini hiçe sayan bir federasyon yönetiminin bu ülke futboluna vereceği hiçbir şey olamaz. Türkiye'de yaşanan değişimin ışığında kendini bu ortama uyduramayan federasyon da değişmek zorundadır. Zira bugünün Türkiye'sinde, statükonun ve gücün hukukunu, hukukun gücüne tercih eden hiçbir oluşumun fazla uzun ömürlü olması mümkün değildir. İnancımız odur ki, adalet er ya da geç yerini bulacaktır ama geciken adaletin adalet olmadığı da unutulmamalıdır.''