T24 - Tophane'de yaşayan semt sakinlerinden ve semtin sözü geçen isimlerinden Yavuz Sasan: Semt büyükleri olarak kefil olduk. Olay çıkmayacak. dedi. Sarsan konuşmasına şöyle devam etti, 'Bağırışı duydum. Fırladım. İki kişi kahveden, üç kişi pilavcının oradan fırladı. Artık barış olacak inşallah. Ben muhafazakârım. Tayyip Erdoğan'ı seviyorum. İçkiye tövbe ettim ama arada kaçamağımız oluyor'
Tophane’deki sanat galerilerine yönelik saldırıya katılan ama gözaltına alınıp salıverilen yedi kişinin arasında yer almayan E., o geceyi Radikal’e anlattı.
“Daha önce de şikâyet etmiştik bu durumdan. Hatta belediye başkanına bile söylendi. Dilekçe verildi, işleme konmadı. Neticede de bu oldu. İşin içine din, siyaset filan sokmak yanlış. Ama gazetelere baktım, ‘Madımak yapmışız, sanata saldırmışız’. Yok böyle bir şey. Üç yıldır duruyorlar orada. Niye saldırmadık. Olayların failleri arasında içki içen arkadaşlarım da vardı. Bizim tarafta da elleri kesilen, gözü şişenler var. Elimizde sopa filan yoktu. Olay çıktıktan sonra biz bağrışları duyduk. Ben caminin oradaydım. Fırladım. İki kişi kahveden çıktı, üç kişi pilavcının oradan fırladı. Gittik kavgamızı ettik. Biz de darbe aldık. Ama kaçırdık o arkadaşları hemen. Yani onlar da vurdu.”
E., kendini muhafazakar olarak tanımlıyor, bir cemaatten olduğunu söylüyor, ama onunki farklı bir ‘cemaat’:
“Ben muhafazakım. Recep Tayyip Erdoğan’ı seviyorum. İki yıl önce içkiye tövbe ettim. Ama arada bir kaçamağımız oluyor demleniyoruz. Burada sekiz dernek var, cemaat de ona ‘cemaat’ diyoruz biz. Yani bizim topluluk anlamında. Yoksa tarikat denilen şey değil bu. Artık barış olacak inşallah. İyi geçineceğiz, herkes dikkat edecek, onlar da biz de dikkat edeceğiz.”
Racona gerek yok, karşımızdaki raconun ne olduğunu bilmez! Yavuz Sarsan, Tophanelilerin kendisine yakıştırdığı ‘kabadayı’ lakabını kabul etmiyor ve semtin ileri gelenlerinden denmesini istiyor ve şunları söylüyor: “Bu olayı başka boyutlara çekmeyin ayıptır. Olaydan sonra emniyet bize ‘Vukuat istemiyoruz’ dedi. ‘Biz de istemiyoruz’ dedik. ‘Olay çıkarsa birbirimiz haberdar edelim’ dedik. Velhasıl semtin büyükleri olarak kefalet verdik. Olay çıkmayacağına dair garanti verdik. Bizim gençlerden de söz aldım. Ortada kesilmiş bir racon yok. Racona gerek yok karşımızdakiler raconun ne olduğunu bilmezler. Devletin üst düzey insanlarına söz verdik. Gençlerimize döndük, ‘Çok dikkatli olmak mecburiyetindesiniz. Bir şey olursa bize gelin’ dedik. İnsanların nasıl yaşadıkları bizi ilgilendirmez. Bizimki de onları ilgilendirmez.”
‘tophanehaber.com’dan sesler Galerilere yönelik saldırının işaret fişeğini, saldırıdan 1.5 ay önce bir haber ve yorumla veren ‘tophanehaber. com’dan dün farklı sesler yükseldi. 16 Ağustos’ta sitede yayınlanan bir yazıda ‘semtin yapısına uyum sağlayamayanlardan’ şikâyet ediliyor. Bu kişilerin gerekirse kötekle uslandırılıp kovulması için semt sakinleri göreve çağrılıyordu. Aynı sitede dün ise tam ters istikamette bazı okuyucu yorumlarının yer alması dikkat çekti.
‘Hey kendini bilmezler...’
* Tophanede bu saldırıyı yapanları tasmasız dışarı salmamak lazım.
* Hey kendini bilmezler... Adına insan denilen kendini bilmez sürüsü; Sizin gibi her haltı karıştıran, ama kendi yaptıklarını unutup, sudan bahanelerle insanlara saldıran pislikler bu ülkede yasalar var, polis var, jandarma var, kısaca devlet var.
* Sekiz yıldır güzel ülkem hiç olmadığı kadar karanlık daha da karanlığa doğru gidiyor. Kutuplaştık. Hiç ayrışmadığımız kadar.
* Bu yorumlar çok çirkin ve buram buram provokasyon kokuyor. Hiçbir aklıbaşında sanatsever insan böyle düşünmez. Sergideki insanların da böyle düşünmediğinden emin olun. Ne olur düşünün... Birbirimizden nefret ettirmeye çalışıyorlar! Galeyana gelmeyin!
* Bu saldırı hiç bir şekilde mazur görülemez, kabul edilemez. Cahilliğin, barbarlığın, kabul edemezliğin, kıskançlığın bir dışavurumundan başka bir şey değil. Saldırganların iç yüzlerinin ne kadar karanlık olduğu ortada.
Bazılarına göre yüzde 42’nin işi! Tophane’de sanat galerilerine yönelik saldırılar ve ardından beş kişinin hastanelik olması ‘İslami gazeteler’de ‘tezgah’ olarak yorumlandı:
* Yenişafak: ‘Arbedeyi baskın yaptılar’ ve ‘Tezgah bu kez tutmadı’ başlığını kullandı. Haberde “Beyoğlu’nda ‘mahalle baskını’ olarak gösterilmeye çalışılan olayın arbede olduğu ortaya çıktı. Mahalle sakinleri, arbedenin iki gencin sokaktan geçen bir kadına ‘AB’ye gireceğiz, hala bu çarşaf ne’ diye laf atması üzerine çıktığını söyledi” dedi.
* Star: Olay manşetindeydi: ‘Yeni kampanya Tophane baskısı’. ‘İçkili açılışa mahalle baskısı’ kampanyası başlatıldı” dedi.
* Anadolu’da Vakit: ‘Yüzde 42’nin ilk denemesi’, ‘Galeri sokağında alkollü terör’ ve ‘Laikçi provakasyon’ başlıklarını kullandı: “Mahalle ortasında içki içip tesettürlü bayanlara hakaret eden yüzde 58 hazımsızları mahalleliden tepki gördü. Kartel medyası olayı ‘sanat galerisine saldırı’ şeklinde çarpıtmaya çalıştı” dedi.
İstanbul 2010: Sanat dönüştürür İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı, Tophane’de yaşanan olaylarla ilgili yaptığı yazılı açıklamada, “Ajansımız açısından Tophane’deki saldırı, kültür sanat bilincine sahip olamamış bir grup tarafından yapılmış talihsiz bir olaydır. Bu anlamda, kenti kültür sanatla dönüştürmeyi ve bütünleştirmeyi hedefleyen Avrupa Kültür Başkentliliği süreci, üzüntü verici olayın olumsuz etkilerinin giderilmesi için büyük bir fırsattır. Tüm İstanbulluları bu fırsatın bir parçası olmaya davet ediyoruz” denildi.
Ataol Behramoğlu, Nejat Yavaşoğulları, Bedri Baykam ve Orhan Aydın’ın da aralarında bulunduğu yaklaşık 50 kişilik sanatçı ve aydın grubu Tophane’de yaşanan saldırıyı kınadı.
Açıklamada yaşananların Sivas katliamını hatırlattığı belirtilirken Baykam, “Bu suçlular hüküm giymezse, bundan güç alarak tehlikeli heveslerini tekrarlama girişiminde bulunabilecektir” dedi. Sanat Galerileri Derneği Başkanı Doğan Paksoy ise “İstanbul Kültür başkenti olduğu bir dönemde bunların yaşanması çok manidar” diye konuştu.
Galerici: Biz de Tophaneliyiz, bir yere gitmeyiz Tophane’deki galeriler, dün öğlenden sonra kapılarını açtı. Galeri Outlet kırılan vitrinin tamir ettirmiş. Kosovalı sanatçı Jakup Feri’nin ‘Çekirdek Instead of Leblebi’ sergisi sürüyor. Galerinin bulunduğu dükkanın sahibi Bitlisliler Derneği Fahri Başkanı Hüseyin Dorman’ın dün bir gazetede ‘Çıkmalarını istiyorum’ açıklaması yer aldı. Outlet’in sahibi ve yöneticisi Azra Tüzünoğlu ise “Buradayız” diyor. Kontrata ‘İçki satılmayacak’ maddesi koyduracak kadar bu konuda hassas olan ev sahibiyle karşılıklı ‘noterden protesto’ çekmişler...
Tüzünoğlu, “Buradan gitmeye niyetimiz yok” diyor: “Biz burada doğduk büyüdük. Geldikleri yere gitsinler diyorlar ama bizim geldiğimiz bir yer yok. Şişli’ye, Nişantaşı’na gitsinler demişler. Ne münasebet. Bizim yaptığımız sanat halkla çok ilgili. Biz de Tophaneliyiz, İstanbulluyuz. Siz oralısınız, biz buralayız mantığını kabul etmiyoruz. Evet, bir mutenalaşma sorunu var, ama bizi bunun bir parçası olarak göstermesinler. Eğer mutenalaşma olacaksa biz de zarar göreceğiz çünkü. Buraya Beyoğlu ile İstanbul Modern arasında diye, kiralar ucuz diye geldik. Pahalılaşırsa, getmek zorunda kalacağız. Mutenalaşma bir devlet politikası, biz bunun uygulayıcısı değiliz.”
Salı gecesi gerçekleşen saldırının odağı olan Galeri Non’da da Extramücadele’nin ‘Bunu ben yapmadım, siz yaptınız’ başlıklı sergisi sürüyor. Galeri Non sadece Tophane galerileri olarak değil, bütün sanat dünyasının bu sorunu aşmak için ortak hareket etmesi gerektiği görüşünde.
‘Mahalleli de üzgün’ Galeri Pi Artworks’ün sahibi Yeşim Turanlı mahallelinin de genel olarak üzgün olduğu görüşünde: “Sabahtan beri herkesten geçmiş olsun dilekleri alıyorum. Haftaya sanatçılarla mahalleliyi nasıl daha çok katarız diye toplanacağız.” Pi Artworks’de Mehmet Ali Uysal’ın çalışmaları 30 Ekim’e kadar görülebilir.
Ünlü fotoğrafçı Michel Comte’nin ‘Women-Obsession’ başlıklı sergisini ağırlayan Galeri Elipsis’in sahibi Sinem Yörük de “Açığız, bizim için değişen bir şey yok” diyor, “Çok destek geliyor; gelen giden de azalamaycaktır, bizim işimiz burada ve kalacağız.”