Gündem

"Topbaş, asırlık caminin arsası ile üzerindeki binayı yıktırmış, yerine 6 katlı muhallebici dükkanı diktirmişti"

"Demek camilerin yerine muhallebici yapılabileceğine ilişkin 'ilerici' bir hadis-i şerife veya ayete rastlandı"

01 Ekim 2017 13:12

Cumhuriyet yazarı Ahmet Tan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ndan istifa eden Kadir Topbaş'ın göreve geldiği dönemde, "asırlık caminin arsası ile üzerindeki binayı önce kiralayıp sonra satın alıp yıktırdığını, yerine de bir plan değişikliği ile 6 katlı bir muhallebici dükkânı diktirdiğini" yazdı. 
Tan, "Demek camilerin yerine muhallebici yapılabileceğine ilişkin “ilerici” bir hadis-i şerife veya ayete rastlandı" ifadesini kullandı.

Kadir Topbaş'ın istifasının ardından AKP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için adayı Mevlüt Uysal oldu. Uysal, 2 Temmuz 1993'te Madımak Oteli'nin ateşe verilmesi sonucu 33'ü sanatçı, 37 kişinin hayatını kaybettiği katliama ilişkin davada, sanıkların avukatlığını üstlenmişti.

Cumhuriyet'te Ahmet Tan'ın "Su muhallebisi düşü suya düşerken..." başlığıyla (1 Ekim 2017) yayımlanan yazısı şöyle:

“Adam yerine konulmadığını” açıklayıp İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ndan istifa eden Kadir Topbaş, “Bundan sonraki hayatını İslamaadayacağını” ilan etti! 
Bu açıklama karalahana gibi öbek öbek açılmaya muhtaç bir açıklamadır. 
Bu genellikle gırtlağına kadar günaha batmışlardan duyduğumuz türden bir “günah çıkartma” niyetidir. 
Oysa, İslamda sadece tövbe ve istiğfar vardır! 
Tövbe ve “istiğfar” edersiniz. Bu affedersiniz, “kusma” anlamındaki “istifra” değildir. 
“Ne istediler de vermedik?” istifra- kusma örneğidir. 
“İstiğfar” ise Tanrı’dan bir tür af dilemedir. 
“Estağfurullah” da aynı köktendir. 
Bir günahtan sonra, aynı günahı bir daha işlememek üzere Tanrı’ya söz vermek ve yemin etmektir. 
Ancak “Partimden istifa etmiyorum, partime bağlıyım” dediğine göre, Kadir Bey’in işi çok zordur. 
“Hayatımı İslama adayacağım” demesi ise, dileyelim Sayın Cumhurbaşkanı’nın sinirine dokunmasın. Kendisine laf dokundurdu diye anlamasın! 
Ülkemizde, İslama kendisini adayan ve bununla da yetinmeyerek “dindar ve kindar nesil yetiştirme sözü veren” tek bir makam ve kişi vardır. 
“Ümmetin Önderi” pankartları, bayrakları İstanbul’da boşuna mı dalgalanmıştır! 
Topbaş “İslama kendimi adayacağım” derken “Kimsin sen ya!” diye zehir zemberek gelecek bir fırçayı hesaba katmış mıdır? 
“İslama kendini adama” konusu her adama nasip olmaz. Hele bunun alenen ilanı çok hassas bir konudur. 
Külliye danışmanları arasından, Suudi Kralı Faysal Vakfı’nın 2010 yılında Erdoğan’a verdiği “İslama Üstün Hizmet Ödülü”ne Topbaş’ın göz diktiğini söyleyecekler bile çıkabilir. 
Bu ödüle layık görülen “mübarek şahsa” 200 bin dolar nakit ile 200 gramlık külçe altına ve 24 ayar altın madalya da veriliyor. (Milliyet 12.01.2010)

***

Kadir Bey, “Kendimi İslama adayacağım” derken bunun hangi çerçevede ve nasıl olacağını açıklamadı! 
Dindarlıktan tutun, şeytanın kulağına kurşun, DAEŞ’e bile uzayacak türden dinbazlık bile olabilir bu “adama” denen iş! 
Dünyanın 80 dolayında ülkesinden tek tek daha büyük olan ve “Fethi Hz. Muhammed” tarafından müjdelendiğine inanılan bu devasa kentin seçilmiş reisi kendisini “İslama adadım” diyorsa ve bu da dünyada yankı bulmuyorsa, korkarız kendisi yine adam yerine konmamış olduğu içindir! 
Madem “hesap veremeyeceğim hiçbir icraatım yok” diyor, bari İslamiyete kendisini nasıl adayacağını şeffaf ve halka açık tutsa da azıcık haber olsa... 
Önünde önemli ve pratik bir fırsat var. 
Cumhurbaşkanımız İstanbul’un asırlık siluetinin “içine ettiği için” “küstüm” dediği, Zeytinburnu gökdelenlerini yapan işadamı ile barıştı. 
Çünkü Tayyip Bey’in okuduğu imam hatip okulunu onarıp hizmete soktu. (Keşke biri de çıkıp bulursa, okuduğu üniversiteyi onarsa!) 
Tabelasına da RTE adını yazdırdı. Siluet aynı kaldı. Ama küslük bitti. 
Topbaş da bir işadamı olarak ondan geri kalmadığını göstermelidir. 
Fatih’teki 16. yüzyıldan kalma Kaptan-ı Derya Halil Paşa Camisi’nin yerine diktiği muhallebici dükkânından vazgeçmeli, camiyi ihya etmelidir. Planı projesi rölevesi hazır. 
Göreve geldiği dönemde, asırlık caminin arsası ile üzerindeki binayı önce kiralamış, sonra satın alıp yıktırmıştı. Yerine de bir plan değişikliği ile 6 katlı bir muhallebici dükkânı diktirmişti! 
Camilerin ahır yapıldığı gericilerin baş söylemi. 
Demek camilerin yerine muhallebici yapılabileceğine ilişkin “ilerici” bir hadis-i şerife veya ayete rastlandı.

***

Bu arada, Topbaş’ın asıl işine, muhallebiciliğe döneceğini bekleyen bendeniz gibi Ankaralıların umutları da suya düştü. 
Başkent’te yüzlerce pastane - muhallebici var. Ama bir tanesi eski İstanbulluların hasretini çektiği, “su muhallebisi” yapmıyor. 
Su muhallebisi. Hani üzerine pudra şekeri konulup, gülsuyu damlatılarak servis edilen süt peltesi kıvamlı muhallebi...
Külliye civarına bir şube açar diye beklerken tuttu, kendisini “İslamaadayacağını” açıkladı. 
Tüm günahlarının üstüne tüy dikti.