Gündem

Tomris Özden: Ergenekon beni sorguladı

1995'te öldürülen Mardin İl Jandarma Alay Komutanı Albay Rıdvan Özden'in eşi Tomris Özden'i cinayetten bir yıl sonra Ergenekon zanlıları 4.5 saat sorgulamış

27 Kasım 2008 02:00

Mardin'de öldürülen Albay Rıdvan Özden'in eşi Tomris Özden, Ergenekon savcılarından kocası için otopsi istedi. Ümit Oğuztan ve Tuncay Güney tarafından saatlerce sorgulandığını söyleyen Özden,  eşini öldüren tetikçiyi nasıl tanıdığını da anlattı.

Mardin Jandarma Alay Komutanı Albay Rıdvan özden'in 1995 yılında "PKK ile girdiği çatışmada öldürüldüğü"nün açıklanmasından bu yana, konu kapanmadı. Kışlanın dışında, Kanas silahla alnının ortasından vurulduğu söylenen  Özden'in eşi Tomris Özden, kocasının cenazesini almaya gittiği andan itibaren yapılan tüm açıklamalara karşı çıkarak yetkilileri gerçeği açığa çıkarmaya çağırdı. 

Albay suikastı Ergenekon dosyasında

13 YILDIR BEKLİYORDU

Tam 13 yıldır, yetkililere başvurma, medyadan çağrı, kitaplar, bu kitaplar aracılığı ile savcılıklardan soruşturma açılmasını talep etme gibi her yolu deneyen Tomris Özden hiçbirinden sonuç alamadı. İnsan hakları ve barış aktivisti oldu. Polisten dayak yedi. Tehditlerle uğraştı. En yakınlarından, ailesinden bile baskı gördü. Hatta ona "Sen PKK'ya mı çalışıyorsun" bile dediler. Ama yılmadı. Kendisinin deyişiyle "inatçı bir kadın." Oysa kocasının ardından annesini, onun ardından iki kardeşini kaybeden Özden, yaşadığı stres ve üzüntü sonucu dört yıl da hastalıklarla uğraştı. Bir dönem hep yanında olanların, o sıkıntılı günlerde bir kez bile kapısını çalmamalarına kırgın olsa da, yaptıklarından pişmanlık duymadığının altını özenle çizdi.

Savcılar dinledi

Bugünlerde yeni kitabı için çalışan Özden heyecanlı. Bu heyecana, yıllar süren uğraşlarının sonucu olarak gördüğü; Rıdvan Özden dosyasının Ergenekon soruşturmasına alınmasının yarattığı umut da eşlik ediyor. İlk ve öncelikli talebi; Rıdvan Öden'e otopsi yapılması. Bugüne kadar onu dinlemeyen, duymayan savcıların aksine Mehmet Ali Pekgüzel ve Zekeriya Öz'ün  ona neredeyse bir günü ayırmaları umutlarını tazelemiş.

Kendim gittim

Tomris Özden, eşi Rıdvan Özden dosyasının Ergenekon kapsamına alınmasını ise o hep koruduğu inatçılığı ile sağladığını söyledi. Çıkan haberlerin aksine savcıların çağırmadıklarını, kendisinin gittiğini vurgulayan Özden, şunları anlattı:
 
"Soruşturmasının daha birinci dalgasıydı. Güney, Oğuztan ve Veli Küçük'ün adları ilk kez gündeme gelmişti. Ben bu isimleri 13 yıl önce yazmışım, bu isimleri telaffuz etmişim. Nisan sonu, mayıs başı falandı. Savcıların adını bile bilmiyorum. Girdim savcılığa, 'devlet hakkında suç duyurusunda bulunmak istiyorum' dedim. Adının daha sonra Mehmet Ali Pekgüzel olduğunu öğrendiğim savcı dilekçemi aldı.

Önce pek ilgilenmediler. Hatta beni Eşref Bitlis'in karısıyla karıştırdılar. Ama sonra sürekli soru sormaya başladılar. Kitaplarımdan bahsedince onları da istediler. O gün eve Terörle Mücadele polisleri birkaç kez gelip gitti. Evdeki bütün yazılı dokümanları verdim. Neredeyse akşam saat 19.00'a kadar onlarla birlikteydim.  
 
Günlükleri bir gazi getirdi

Özden, "Savcılığa verdiğim günlükleri bana bir gazi getirdi" dedi ve bir dönem kendisini suçlayanların daha sonra bilgi ve belge getirmeye başladıklarına dikkat çekti. Savcılığa verdiği bölümün 1520 sayfa olduğunu söyleyen Özden, eşinin ölüm haberi üzerine gittiği misafirhanede eşinin odasının talan edildiğini, bütün dolaplarının boşaltıldığını, ortalığa saçıldığını anlatarak, bu ortamda günlüklerin de darmadağan edildiğini söyledi. "Anlaşılan bir bölümünü de bu gazi almış" diyen Özden, önce kendisine yardım etmeye çalıştığını zannettiği, ama sonra kendisini tehdit eden üsteğmen hakkında da suç duyurusunda bulunmaya hazırlanıyor.

Üstteğmen L.G. uyardı

Üsteğmen L.G.'nin kendisine "Rıdvan albay çok sevdiğim bir insandı. Size söyleyebileceğim tek şey, elbiselerini isteyin, özellikle de kepini. Çünkü dendiği gibi kepinin ön tarafında kurşun izi yoktu. Elbiselerini mutlaka isteyin" dediğini ama bunun duyulması üzerine bu kez de kendisini tehdit ettiğini anlatan Özden, söz konusu üsteğmenin ağır baskı yaşadığını da ekledi.
 
Konuşunca öldürüldü

Tomris Özden, Albay Rıdvan Özden'in postası olan Erhan'ın ise konuştuğu için öldürüldüğünü idda etti. Özden, bir polis memurunun bir gösteri sırasında yanına geldiğini ve Erhan'ın dayısı olduğunu ve Erhan'ın öldüğünü söylediğini aktardı. Erhan bize, 'Rıdvan Albay'a PKK ölüsü gibi davrandılar, soydular, son kuruşuna kadar aldılar. Anıları, defterleri, her şeyi' dedi. Bu konuşmadan sonraydı. O polis memuru Erhan ile iki arkadaşını bir otomobilin biçtiğini ve sonra da kaçtığını söyledi. Olayın kaza olduğuna inanmadığını da belirtti. 

Kocamın katiline emanet ettiler
 
Eşinin cenazesini almak üzere Mardin'e gittiğinde, kendisini hastaneye, havaalanına götürüp getirmesi için yanına verilen kişinin kimliğini yıllar sonra öğrenen Tomris Özden, bu kişinin 'Zeki' kod adlı l.Y. olduğunu, itirafçılar Murat İpek ve Murat Demir'den öğrendiğini belirterek, yaşadıklarına ilişkin çarpıcı bilgiler aktarıyor:

"Yanımda dolaşan, sözüm ona beni sağa sola götürsün diye verdikleri bir adam vardı. Ben de eşimin vurulduğunda üstünde olan eşyalarını araştırıyorum. Bu adam bana 'Onların hepsi yakıldı, boşver bacım. Onlar kötü anılar. Al işte yenilerden. Hadi bacım hadi . . . ' deyip duruyordu. Bu adamın tarifini, yıllar sonra itirafçılar Murat İpek ve Murat Demir sordu, çizdirdiler bana adamı, zaten çok ilginç bir tipti. Seyrek sakallı, köse gibi bir adamdı. Benzi sarı, Tatar suratlı bir çocuk. Elmacık kemikleri çıkıktı. Eşinizi işte o vurdu dedi itirafçılar. Bana tipini çizdirdiler. Kısa boylu, elmacık kemikleri çıkık, sapsarı. Adamı tanımlayınca, ' tamam işte o Zeki kod adlı l.Y' dediler. "

Eşinin yardımcısını suçladı

Tomris Özden, l.Y' yi eşinin yardımcısı Binbaşı C.K'nın tetikçi olarak kullandığını öne sürerek gerekçelerine ilişkin de şunları anlattı:

"Benim eşim dürüst ve savaşa karşı bir insandı, ancak eşimin yardımcısı olan C.K. haraç ve uyuşturucu gibi kirli işlere karışıyordu. Eşim bu kirli işleri öğrenince C.K., sürekli yanında bulunan l.Y. isimli tetikçiye eşimi öldürttü. I.Y'nin Mardin'de askerlik yaparken dört kişiyi daha öldürdüğünü öğrendim. Bendeki bu bilgileri, kısa bir süre önce basına açıklamalar yapan PKK itirafçısı Murat İpek de yüzyüze görüşmemiz sırasında doğruladı."

Ergonakon kapsamında

Davası görülen Ergenekon soruşturması kapsamına savcılığa teslim edilen Rıdvan Özden'in dosyasında Murat Demir ve Murat İpek'in itiraflarının yer aldığı kaset de bulunuyor. 
 

Güney'le Oğuztan beni sorguladı

Ergenekon'un ünlü isimleriyle ilginç anlar yaşayan Tomris Özden, bu isimler tarafından saatlerce sorgulanışını ve Tuncay Güney'in düğününe davet edilişini şöyle anlattı:

"Tuncay Güney o sıralar beni çok sık arıyordu. 1996 falandı. Sıradan bir gazeteciydi benim için. Önce Akşam Gazetesi adına bir röportaj yaptık. Sonra bir gün de, Barış Otobüsü eyleminden sonra aradı. Flash TV'de çalıştığını söyledi, programa davet etti. Ben de elbette sesimi duyurabildiğim kadar duyurmaya çalışıyordum. Gittim, Ümit Oğuztan'la ikisi beni bir odaya kapadı. Ve 4.5 saat sorguladılar. O süre içinde bir kaç kez Veli Küçük Paşa'yla da telefonla konuştular. Sonra bir kez Oğuztan arayıp, 'yanlış anlamayın falan' dedi. Tuncay Güney'le ise bir daha hiç görüşmedim. 

Düğününde altın taktım

Düşünün, o kadar ilgiliydi ki Tuncay Güney, Rıdvan'ın öldürülmesiyle, beni hemen her gün arıyordu. Bir gün geleceğini söyledi ve düğününe davet etti. Hatta bana, 'Ama benim eşim türbanlı, siz türbanlılarla bir araya gelmezsiniz ki' dedi. Ben de, benim için önemli olanın insan olduğunu belirterek, tabii ki gelirim dedim. Gerçekten de bütün davetliler, gelin bile türbanlıydı. Geline de altın taktım. Ben hâlâ inanamıyorum. O kadar efendi, o kadar duygusal bir çocuktu ki."