Gündem

TİP Sözcüsü Kadıgil’den Anayasa teklifi yorumu: Bütün kadınların zaten güvencesi var, onun adı laiklik

"Demirtaş'ın tutuklu olması kimin işine yarıyorsa İmamoğlu'na siyasi yasak gelmesi de onun işine yarayacak"

18 Aralık 2022 14:06

AKP’nin Anayasa değişikliği teklifine ilişkin değerlendirmelerde bulunan TİP Sözcüsü Sera Kadıgil,Bütün kadın kadınların zaten bir tane güvencesi var, onun adı laiklik” dedi.

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Sözcüsü ve İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil, FOX TV'de Çalar Saat Hafta Sonu programına katılarak gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'na Yüksek Seçim Kurulu (YSK) üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla yargılandığı davada hapis cezası ve siyaset yasağı cezası verilmesine ilişkin kendisi de avukat olan Kadıgil, "Ben bir hukukçu olarak başladığım cümlelerden çok utanır oldum. Öyle saçmalıklar yaşıyoruz ki diplomayı hakikaten yeme noktasına geldik ki Sayın Cumhurbaşkanı'ndan da anladığımız üzere pek ihtiyaç olan bir şey değil diploma" derken, mahkeme kararındaki hatayı hatırlattı. Kadıgil, TCK'de olmayan bir bölüm ile verilen ceza için "Alelacele 2 saat içerisinde savunma hakkı bile tanınmadan yazdırılınca, talimatla demek ki bu kadar olmuş diye düşündük" dedi.

"Savcı, 'İmamoğlu'nun Reisimizin karşısına çıkmasını istemiyoruz' diyor"

"Bu maddi hatayı düzelteceklerdir. Bundan daha vahim olanı bence de savcının yaptığı" diyen Kadıgil, üst mahkemede verilecek kararın uzun süreceğine ilişkin değerlendirmelerin yalnızca hukuk devletinde geçerli bir önerme olacağını vurgulayarak, "Selahattin Demirtaş kararını 50 günde, Selçuk Mızraklı kararını 40 günde kesinleştirdiler. Burada da savcı bize diyor ki 'Evet biz İmamoğlu’nun siyaseten yasaklanmasını ve bir rakip olarak reisimizin karşısına çıkmasını istemiyoruz, bir an evvel bunu kesinleştirmemiz lazım' Bunun başka hiçbir açıklaması yok" diye konuştu.

Uzun yıllar avukatlık yaptığını ancak İmamoğlu davasındaki gibi savcının gerekçeli kararı hızla talep etmesindeki gerekçesine ilişkin bir olaya şahitlik etmediğini belirten Kadıgil, "Bir savcı, mahkemeye diyecek ki 'Gerekçeli kararı bir an evvel ver' Niye? 'Ben yıllık izne çıkacağım' Peki paşam. Gerçekten 'peki paşam'dan başka diyecek bir şey yok bu arkadaşa" tepkisini gösterdi.

AKP'nin çok fazla yalan söylediğini belirten ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın da kararı yargının aldığı şeklinde açıklamasına dikkat çeken Kadıgil, "Kimin işine yaradıysa o aldırmıştır kararı" dedi. Karar sonrası İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in İmamoğlu'na verdiği destek ile kararın İmamoğlu'na yaradığı yönündeki iddialara da değinen Kadıgil, "Onlar nasıl aldırdı bu kararı? Bunun doğrusunu anlamamız için bence buradaki bir düzene bakmamız lazım" ifadelerini kullandı.

"Demirtaş'ın tutuklu olması kimin işine yarıyorsa İmamoğlu'na siyasi yasak gelmesi de onun işine yarayacak"

Görevden alınan dava hakiminin kendisine yönelik baskıya rağmen "Vicdanım ile karar veririm" dediğini ve Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) tarafından Samsun'a atandığını da hatırlatan Kadıgil, "Yerine hakim cübbesi giyen diğer arkadaşı atadılar. Bunu yapan İmamoğlu mu? HSK'da böyle bir gücü mü var İmamoğlu’nun. Hakim değiştirmiş İmamoğlu kendine yarasın diye. Yeni gelen hakim oturdu oraya. O kadar aptalca bir önerme ki bu gerçekten... Kimin işine yarar? Açık açık Demirtaş’ın tutuklu olması kimin işine yarıyorsa Ekrem İmamoğlu’na siyasi yasak gelmesi de onun işine yarayacak" değerlendirmesini yaptı. 

TİP Sözcüsü Kadıgil, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun "ahmak" sözleri üzerine İmamoğlu'nun "Seçimi kim iptal ettirdiyse ahmak odur" dediğini hatırlatan ve kararı veren hakimin de "Soylu'ya söylenmiş" bir cümledir demesine rağmen daha sonrası celselerde "YSK üyelerine söylenmiştir" diyerek ceza verdiğine de dikkat çekti.

Cezanın üst sınırdan verildiğine de dikkat çeken Kadıgil şunları kaydetti:

Kadın katillerine yaptıkları takdiri indirim maddelerini bile uygulamıyorlar" diyerek, "Böyle bir saçmalıktan siyasi yasak gelebilecek üst sınır olan 3 yılın üzerine çıkartıyorlar. O yüzden kimsenin AKP’nin artık bu yalanlarına düşme lüksü olduğunu düşünmüyorum"

YSK Başkanı'nın açıklamaları

YSK'nin mevut başkanı Muharrem Akkaya'nın Ekrem İmamoğlu'nun olası Cumhurbaşkanlığı adaylığına ilişkin açıklamalarına tepki gösteren Kadıgil, "Saray Rejimi'nin Millet İttifakı'nın adaylarını, politikasını ve siyasetini dizayn etme çabası" dedi. İptal edilen İstanbul seçimini ve 2017 seçimlerindeki mühürsüz oyların kabulünü hatırlatan Kadıgil, "Hukuki güvenilirliği bu kadar olan bir kurumdan bahsediyoruz" eleştirisinde bulundu. 

Siyasetçiler arasındaki "ahmak" ifadesinin hakaret olarak kabul edilemeyeceğini ve eleştirilere tahammül edilmesi gerektiğini kaydeden Kadıgil, Erdoğan'ın hakaretlerini hatırlatarak "Ne teröristliğimiz kalıyor ne sürtüklüğümüz kalıyor ne bir şeyimiz kalıyor. Böyle bir ortamdayız" ifadesini kullandı. 

Kadıgil şunları kaydetti:

"Bizim verdiğimiz oylara çökmek, bizim belediye başkanımızı görevden almak düşündükleri kadar kolay değil. Bunu herkes çok iyi bilsin" diyen Kadıgil, "Ben o zaman orada değildim ama Türkiye İşçi Partisi de en küçük bir pazarlık yapmadan bir kere olsun İmamoğlu ile görüşmeden parti olarak İmamoğlu’na oy verdi. Çünkü yapılması gereken buydu. O yüzden bu sadece ne CHP’nin işi ne Ekrem İmamoğlu’nun işi. Hayır bu TİP’in de işi. İstanbul’da yaşayan ve verdiği oya sahip çıkmak isteyen herkesin işi" .

"Saray Rejimi’nden kurtulmayı yurttaşlarımız ne kadar istiyorsa biz de en az o kadar istiyoruz. Başından beri biz aynı şeyi söylüyoruz. Biz bu seçimde 2 tane oy vereceğiz. Bir tanesi Cumhurbaşkanı'nı seçeceğiz, ikincisi vekilleri seçeceğiz. Bu Cumhurbaşkanlığı seçiminde de gerçekten bunu çok defa dile getirdik, bir kere daha söylemek isteriz. İlk turda bitmesi gerektiğini düşünüyoruz bu işin" d

"Türkiye birden büyük diyorsak 6'dan da büyük" diyen Kadıgil, "İlkelerde uzkaşabileceğimiz bir aday çıkarsa bizim muradımız ilk turda işin bitmesidir" vurgusunda bulundu. Ortak aday için koşulların olduğunu ve ilkelerde ortaklaşmak gerektiğine dikkat çeken Kadıgil, "Sizi kimi koyarsanız koyun oy veriririz gibi bir dünya yok"

Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) adayının Gülten Kışanak olacağına ilişkin İsmail Saymaz tarafından gündeme getirilen iddiaya dair de konuşan Kadıgil, "Gülten hanım ne kadar güzel olur aslında ama bu bir kulis bilgisi, benim bilgim yok" dedi ve Emek ve Özgürlük İttifakı'nda böyle bir konunun konuşulmadığını belirtti.

Yaklaşan seçimler için Kadıgil"Biz o koltuğa oturacak yeni birini aramıyoruz. Biz o koltuğu yok edecek birini istiyoruz" yorumunda bulunan ve 2. tura kalmaması gerekliğine dikkat çeken Kadıgil, Ekmeleddin İhsanoğlu'nun adaylığını hatırlattı. İhsanoğlu'nun da aday olduğu seçimlerde muhlafet arasında da rekabet yaşandığını kaydeden Kadıgil, "Bu ülkenin düşmanı Saray Rejimi'dir. Bakın bu rejim, bu ülkenin düşmanıdır. Bu rejimi hangi ülkeye koysanız o ülkenin düşmanı olur. Çok açık ve net" dedİ.

AKP'nin anayasa değişikliği teklifi

AKP'nin Anayasa teklifine TİP'in karşı olduğunun ve hayır diyeceğinin altını çizen Kadıgil, değişikliğin laiklik ilesine baştan sonra aykırı olduğunu kaydetti. AKP'nin "Biz gidersek dininizden dolayı size eziyet edecekler" iddiasıyla korku yaratmaya çalıştığını belirten Kadıgil, laiklikle beraber "aile" adı altında yapılan düzenlemeye de tepki gösterdi. 

Kadıgil şu ifadeleri kulalndı:

"Aile yapısı düzenleyeceklermiş. O yapıyı düzenlerken bir medeni kanunda bu zaten var. İkincisi ben yıllardır LGBTİ+ dernekleriyle çalışıyorum. Bir tanesinden bile 'Biz evleniyoruz, asli talebimiz budur' diye bir şey gelmemiş. İnsanlar temel yurttaşlık haklarını alamıyorlar ya. Bir eşcinsel birey yaralandığında hastaneye gittiğinde, acil servisten destek alamıyor şu an bu ülkede. Öyle bir ülkede yaşıyoruz ve bütün düşmanlarını bitirdikleri için son dönem düşmanları bu. Seçimi getirip buraya kilitleyecekler" 

"Bütün muhalefet partileri 'Biz sizin gündeminizin peşine takılmıyoruz, başörtülü kadın arkadaşlar da başı açık kadın arkadaşlar da hepsinin zaten bir tane güvencesi var. Onun adı laiklik. Biz çizgimizi buraya çekiyoruz, sizin gündeminize takılmayacağız' desinler. Oturuma bile girmesinler" 

"Siyaset yapmaktan korkulduğunu düşünüyor musun?" sorusuna yanıt veren ve insanlara haksızlık edildiğini düşündüğünü kaydeden Kadıgil, "Özünde ben bu ülkenin bu ülkenin insanlarının ilerici olduğunu düşünüyorum" dedi. Hiranur Vakfı'ndaki çocuk istismarını hatırlatarak, "Hiçbir anne 10 yaşındaki kızının evlenmesini istemiyor" vurgusunda bulundu. Kadıgil, "Bunu ancak bu ülkenin yüzde birini teşkil eden radikal marjinal bir grup yobaz istiyor" 

"Biz bunu okulların açıldığı ilk günden beri söylüyoruz. Bazı dernekler, veli kuruluşları, Ekmek ve Gül kampanyaları bizden öncedir. Uzun bir zamandır söylüyorlar. Daha dün bir tane tweet okudum. Bir lise talebesi Urfa’da otobüste bayılmış. Arkadaşları müdahale etmiş, bisküvi su vermişler. Kendine gelmiş ondan sonra. Açlıktan o baygınlığı yaşamış. Daha sonra da 'Ben geçinemiyorum' diye kendini bir otobüsün altına atmaya çalışmış. Lise çağından bir çocuktan bahsediyoruz. Bu ülkede çocuklar bunları yaşıyorlar. Biz bunu söylediğimiz zaman bu insanları bize inanmıyorlar. Gerçekten bize inanmıyorlar ve insanın hakikaten siniri hopluyor. Çok dokundu bu haber bana.

Biz bunlara diyoruz ki bütçe döneminde ya bu çocuklara bir öğün ya bir öğün yemek verin sadece bir öğün çıkartın ve yemek verin. Biz büyük bir ülkeyiz ya güçlü ülkeyiz ya paramız var ya güya her şeye. Bir tek çocuklara yok. Komisyon aşamasında bu senenin bütçesi görüşülürken bütün partiler HDP, İYİ Parti, CHP dediler ki Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinde. Bakın böyle bir durum var burada. 'Örgün öğretimde devlet okulunda okuyan çocuklara bir öğün yemek verelim' Çünkü artık iş fırsat eşitsizliğini de geçti. Ben de devlet okullarında okudum, bu kadar büyük bir ayrım yoktu. Şu an çocuklar arasında bir zenginin çocuğu bir yoksulun çocuğuna nazaran yüz sıfır önde başlıyor hayata. Daha hamilelikten değil mi? Durumu olanlar folik asitler yapmaya başlıyor, etle sütle besleniyorlar. Çocuk doğar doğmaz doktorlarda? Niye? Paraları var. Parası olmayan Ne yapıyor? Mama bile alamıyor. Derin Yoksulluk Ağı'nın raporuna baksınlar. 3-5 aylık bebeklere hazır çorba... Biberona hazır çorba koyup beslemeye çalışan aileler var. Okullarda açlıktan susuzluktan bayılan çocuklar var bu ülkede.

Bu olmasa bile bir kuru ekmek yiyor bu çocuk. Et yiyemiyor, sebze yiyemiyor. Nasıl yarışacak yanındakiyle? Almıyor ki kafası. Ve bunu yapmanın maliyetini de hesapladık, 40 milyar TL gibi bir şey teklif ettik. Bunu da reddettiler. Niye? Çünkü 500 milyar TL, Kur Korumalı Mevduat'la dolar zenginleri zarar etmesin diye veriyorlar. Daha bugün açıklanan bir örnek; Kolin-Limak-Cengiz ortaklığı. Akdeniz Elektrik’te kamu zararı 910 milyon TL. Beşli çetelerine para var. Bütün yandaş müteahhitlerine para var. Zenginler zarar etmesin diye onların faizlerini bizim vergilerimizle ödeyecek para var ama bu ülkenin çocuklarına bir öğün yemek verecek para yoksa ortada halka ait bir devlet de yok değmektir. Herkes bunu bence çok iyi aklında tutması lazım.

"Bu çocukların devleti mi, dolar milyonerlerinin milleti mi?"

Devletimiz devletimiz, devletimiz diyoruz ya burada işte bunu soralım bu devlet kimin devleti? Bu çocukların devleti mi, Dolar milyonerlerinin devleti mi? Burada emeğiyle, alın teriyle yaşayan arkadaşlarımızın devleti mi çünkü senin vergi kaçırma lüksün yok değil mi? Sen maaşını alıyorsun ve aldığın gibi zaten kesiyorlar ve veriyorlar. Ama bunlara bilmem kaç milyon dolarlık vergi indirimleri yapılıyor. Bu devlet kimin devleti sorusunu gerçekten herkesin kendisine bir sorması gerekiyor."