Times gazetesi, Rosemary Righter imzasıyla yayınladığı yorum yazısında, “Diktatörlüğün korkusu Türkiye'nin üzerinde. Erdoğan'ın skandala dönüşen adaletsiz davaları, İslamî faşizmin işareti” görüşüne yer veriyor.
Righter'ın yazısı özetle şöyle:
“Ergenekon davasının işleyişi ve geçen yılki Balyoz davası, Türkiye'nin geçmişinden gelen kötülüklerle demokrasinin savaşmasından çok 1930'larda Stalin'in gövde gösterisi yaptığı duruşmaları hatırlatıyor. Mahkemenin, bu davalarda kanıt olarak gösterilen CD'lerin, elektronik yazışmaların bağımsız kaynaklarca doğrulanmasına izin vermemesi ya da sunulan kanıtlardaki tutarsızlıkları sorgulamaması bir adlî skandal.
AKP, pek çok açıdan Türkiye için iyi bir şans oldu. Yaşam standardı gelişti, sağlık sisteminde reform yapıldı, altyapı çalışmaları hızlandı. Ancak kaybolmaya başlayan özgürlükler, sadece içki ya da sigara içmek de değil, devlet kurumlarının İslamlaşmasını tartışma özgürlüğünün de kaybolması AKP'nin İslam'la demokrasiyi birleştirdiği iddiasını çürütmeye başlıyor.
Hepsinden öte, Fethullah Gülen hareketinin Başbakan Erdoğan üzerindeki etkisini sorgulamak bir tabu haline geldi. Okullara, üniversitelere, devlet kurumlarına, bürokrasiye, polise, yargıya sızan Gülen hareketi, derin devletin İslamî modeli oldu.
Erdoğan'ın gündemi, yaptığı hesaplar giderek şüpheli bir hale dönüşüyor ve korku en güçlü silahı. Türkiye için tehlike artık bir askerî darbe değil. Asıl tehlike, Erdoğan'ın her türlü muhalefete ve çoğulculuğa karşı olan paranoyak hoşgörüsüzlüğü.
Türk arkadaşlarım, Erdoğan'ın bu İslamî faşizmine Batılı hükümetlerin sessiz kalmasından rahatsız. Türkiye, parçalanan ülkelerle dolu bir bölgede önemli bir müttefik. AKP hükümeti, bu işbirliğinin bozulması için bir tehdit değil ancak Erdoğan'ın diktatörlüğü bu ilişkiyi yerle bir edecektir. Bu haftaki yargı rezaleti, bu olasılığın rahatsız edici şekilde gerçeğe dönüşebileceğini gösterdi.”