Times gazetesi, son olarak İngiliz yardım görevlisi David Haines'i tıklayın başını keserek öldüren Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) asıl hedefinin Türkiye olduğunu yazdı. Gazeteye göre IŞİD, Ankara'nın yaklaşan savaşta belirleyici bir faktör olmasını önlemek istiyor.
Times'ın diplomasi editörü Roger Boyes analizine, Haines'i öldürülmesinin vahşice bir meydan okuma olduğunu belirterek başlamış. Boyes bununla birlikte cihatçıların ustaca bir hesap yaptıklarını belirtmiş.
Boyes'un analizi şöyle devam ediyor:
"Burada asıl hedef, Britanya değil Türkiye'ydi. Haziran ayında Türkiye'nin Musul Konsolosluğu'nu basan IŞİD'in elinde 49 Türk rehine var. ABD ve Britanya savaş için geniş bir koalisyon oluşturmaya çalışırken, Suriye'yle uzun bir sınırları olan ve NATO'nun çok önemli bir üssüne sahip Türklerin katkısının, IŞİD'e karşı hızla yürütülecek bir saldırının başarısı için çok önemli olduğu açık. Ancak bir gözü de hapsedilmiş vatandaşlarında olan Cumhurbaşkanı Erdoğan savaşa dahil olmakta gönülsüz."
Boyes daha sonra iki Amerikalı'nın başları kesilerek öldürülmelerinin esasında ABD Başkan Barack Obama'nın savaşa destek bulmasına yardımcı olduğunu, Haines'in öldürülmesinin de Britanya hükümetinin IŞİD'e karşı kararlılığını artıracak gibi göründüğünü vurguluyor.
‘Türkiye saldırıya en fazla açık ittifak üyesi’
Boyes'un yazısı şöyle sürüyor:
"Türkiye, cihata karşı oluşturulduğu varsayılan ittifakın kararsız üyeleri arasında saldırıya en fazla açık olanı ve en önemlisi. Yabancı cihatçıların çoğu Suriye'ye Türkiye üzerinden giriyor. IŞİD'in Suriye üzerinden transit ticareti çok tehlikeli bir hale getirmesinin ardından, Türkiye'nin Irak'la ticareti yüzde 30'dan fazla azaldı. Aynı zamanda IŞİD'in gelir kaynaklarından biri de, Türkiye sınırında el konan petrolün satışı."
IŞİD'e karşı verilen mücadelede gelinen durumu "karışık" olarak nitelendiren Boyes yazısını şöyle noktalamış:
"Britanyalı bir yardım görevlisini başını keserek öldürmek Birleşik Krallık'ta mideleri bulandıracak ancak ülkenin politikasını değiştirmeyecektir. Ancak benzer hareketlerin hem de kitlesel ölçüde yapılabileceği korkusu, Türkiye'nin yaklaşan savaşta belirleyici bir faktör olma yeteneğini köreltiyor."