ABD'nin 45. başkanı seçilen Donald Trump, dünyanın en değerli halka açık şirketi enerji devi ExxonMobil'in Başkanı ve CEO'su Rex Tillerson'ı dışişleri bakanlığına aday gösterdi.
Donald Trump yaptığı yazılı açıklamada Tillerson için, "Azmi, deneyimi ve jeopolitik dengelere yönelik derin anlayışı, kendisini Dışişleri Bakanlığı için mükemmel bir tercih haline getiriyor" dedi.
Trump, ayrıca Tillerson'ın bölgesel istikrarı desteklemeye yönelik adımlar atacağını ve ABD'nin temel ulusal güvenlik çıkarlarına odaklanacağını vurguladı.
Trump'ın dışişleri bakanı adayı 'Putin'e yakın' ExxonMobil CEO'su TillersonTillerson'ın göreve başlayabilmesi için bakanlığının Senato tarafından onaylanması gerekiyor. Ancak şu ana kadar Cumhuriyetçi Senatör ve eski başkan adayı John McCain ile bazı Demokrat senatörler, Tillerson'ın bu göreve uygunluğuyla ilgili kaygılarını dile getirdiler.
Bu nedenle de onay sürecinin sıkıntılı geçebileceği belirtiliyor.
Kaygıların temelinde ise Tillerson'ın ExxonMobil döneminde Rusya ile geliştirdiği yakın ilişkiler ve dünyanın birçok başka yerinde ABD'nin resmi söyleminden farklı politikalar uygulaması yer alıyor.
ExxonMobil hakkında kitap yazan Pulitzer ödüllü ABD'li gazeteci Steve Coll, New Yorker'a yazdığı yazıda, Tillerson'ın yönetimindeki ExxonMobil'i 'vahşi kapitalizmin ve Protestan inancının kalesi' olarak nitelenirmiş ve şöyle demişti:
"Tillerson'ı aday göstererek Trump aslında Dışişleri Bakanlığı'nı da, bütün hayatını hissedarlarının çıkarlarını korumak adına paralel dışişleri bakanlığı benzeri bir yapı oluşturmaya ve ABD yönetiminin çıkarlarına uysun uymasın, yabancı liderlerle yakın ilişkiler kurmaya adamış bir adama teslim etmiş oluyor."
Rex Tillerson, 1952 yılında doğdu. Texaslı.
Çocukluğunda babasının da yönetici olduğu İzci Kulübü'nde aktif olarak görev yaptı.
Seneler sonra başına geçtiği enerji devi ExxonMobil'in, sosyal sorumluluk projeleri kapsamında izcilere yüklü miktarlarda bağış yapmasını sağladı.
Austin'deki University of Texas'ta mühendislik okudu.
Okulu bitirdikten sonra 1975'te ExxonMobil'de işe girdi ve bugüne kadar da başka hiçbir yerde çalışmadı.
Çeşitli pozisyonlarda senelerce görev yaptıktan sonra 2004'te birçok rakibini geride bırakarak şirketin CEO'luğa seçildi.
Başkanlık ettiği toplantıları dua ederek açtığı söyleniyor.
Tillerson, yönetimi altındaki ExxonMobil'ı kapitalizmin tüm gereklerini yerine getiren ancak kurallara da harfiyen uyan bir şirkete dönüştürdü.
Yolsuzluğun yaygın olduğu birçok ülkede iş yapmasına karşın ABD'de bugüne kadar hiçbir hukuki sorunla ya da davayla karşı karşıya kalmadı.
Rex Tillerson'ın yöneticilik döneminde elde ettiği başarılar da dünyanın en önemli enerji üreticilerinden Rusya ile kurduğu ilişkiler önemli rol oynuyor.
Tillerson, hem Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in hem de Rus enerji devi Rosneft'in Başkanı, Putin'in yakın çalışma arkadaşı Igor Seçin'in yakın dostu.
2011'de Soçi'de ExxonMobil adına Kutuplarda Rosneft ile birlikte petrol aramak için yapılan işbirliği anlaşmasına imza attı.
2013'te Kremlin tarafından kendisine Dostluk Nişanı verildi.
Rusya ile işleri, Kırım'ın ilhakının ardından ABD'nin uyguladığı ambargolardan dolayı bir miktar bozuldu.
Bu deneyimin de etkisiyle kendisi şahsen, ExxonMobil de kurumsal olarak ambargoların ABD dış politikasında bir araç olarak kullanılmasına karşı çıkıyor.
Tillerson ve ExxonMobil ise daha çok para ve yatırımların gücünü kullanarak etki alanını artırmanın peşinde.
Örneğin, dünyanın en yoksul ülkelerinden Çad'a ABD devleti sadece 20 milyon dolar yardım yaparken, ExxonMobil'in işlettiği petrol sahaları için devlete ödediği miktar ise 500 milyon dolar.
Çad'ın otoriter olmakla suçlanan Devlet Başkanı Idriss Deby'nin Tillerson'ın sözünü ABD dışişleri bakanlığından daha çok dinlediği konuşuluyor.
Tillerson'ın bir ülkede iş yapıp yapmamaya karar verirken baktığı en önemli etken ise siyasi istikrar.
Bu nedenle de bazı durumlarda bir ülkenin istikrara sahip olması rejiminin demokratik olup olmamasından daha önemli görüldüğü yönünde eleştiriler de yapılıyor.
ExxonMobil bünyesinde bir siyasi bilgi toplama ve risk analizi birimi de bulunuyor. Burada ağırlıklı olarak bir dönem Dışişleri Bakanlığı, CIA ve Pentagon'da çalışmış olan kişiler istihdam ediliyor.
Bu birim, Tillerson önderliğindeki ExxonMobil'in de dış politikada daha bağımsız hareket etmesine ve karar almasına yardımcı oluyor.
Bu nedenle de şirket tarihinde birçok kereler ABD dış politikasıyla açıkça çatışan kararlara da imza atmış bulunuyor.
Bunlardan birisi ExxonMobil'in 2013 yılında Türkiye ile Kuzey Irak petrol sahaları için yaptığı anlaşma. Merkezi hükümetin onayı dışında yapılan bu anlaşma ABD yönetiminin tepkisini çekmişti.
ExxonMobil'in ayrıca 2008 yılında da Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) ile Karadeniz'de petrol arama anlaşması yapmıştı.