The Economist Dergisi, "Yoksa o kadar ak değil mi" başlıklı bir makale yayımladı. Makalede, "AKP’nin liderleri, partinin AK şeklindeki kısaltmasının ’beyaz,’ ’temiz’ anlamına gelmesiyle övünür. Ancak artık öyle değil. Bir dizi yolsuzluk suçlaması, AKP’nin dürüstlük imajına leke sürdü" denildi.
Almanya’daki Deniz Feneri davası ve Başbakan Tayyip Erdoğan’ın son açıklamalarına dünya medyasında geniş yer aldı. En saygın ekonomi dergilerinden The Economist, "Yoksa o kadar ak değil mi" başlıklı makalede, Türkiye’de hükümete yönelik yolsuzluk suçlamalarıyla ilgili tartışmanın giderek büyüdüğünü bildirdi. Makalede, "AKP’nin liderleri, partinin AK şeklindeki kısaltmasının ’beyaz,’ ’temiz’ anlamına gelmesiyle övünür. Ancak artık öyle değil. Bir dizi yolsuzluk suçlaması, AKP’nin dürüstlük imajına leke sürdü" ifadesi kullanıldı.
The Economist’teki şu değerlendirmeler dikkat çekti: "Şu anda bazıları yolsuzluğun yapışmaya başladığını söylüyor. AKP Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli, bir araziden milyonlarca dolar kazanmakla suçlandığı için bu ayın başında istifa etti. CHP’li Yılmaz Ateş bunun sadece buzdağının görünen ucu olduğunu söylüyor.
Gazetelere sert suçlama
Önemli İslamcı entelektüel Ali Bulaç ise Deniz Feneri skandalının Erdoğan ile ana dindar destekçileri arasında bir travmayı tetiklediğini söyledi. Erdoğan’ın, Doğan’ın rakibini desteklemesinin de soruna bir yardımı olmadı. Türkiye’nin ikinci büyük medya grubu Saban-atv, kamu bankalarının verdiği cömert kredi ile Erdoğan’ın damadının başında bulunduğu Çalık Holding tarafından satın alındı."
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın bazı gazetecilere yönelik sert suçlamalarını hatırlatan dergi, Avrupalı bir büyükelçinin bu sertliğin nedenini merak ederek, "Acaba oruç başbakanın sinirlerini zayıflatmış olabilir mi" diye sorduğunu da belirtti. Economist şu ifadelere yer verdi: "Erdoğan öfkesini, Deniz Feneri skandalı haberlerini işleyen Türkiye’nin en büyük medya holdinginin patronu Aydın Doğan’a yöneltti. Erdoğan, Doğan’ın yazarlarına ’onursuz’ ve ’paralı silahşör’ sözleriyle suçladı."
Üç Türk tutuklandı
Almanya’daki mahkemenin, Deniz Feneri davası sonucu, yardım amaçlı toplanan paralardan 18.6 milyon Euro’nun amacı dışı kullanıldığına hükmederek üç Türk’ü mahkum ettiğini hatırlatan dergi, Pakistanlı ve Türk müslümanlar için toplanan paraların Türkiye’de gayrimenkul alımında kullanıldığını belirtti. The Economist, Tayyip Erdoğan muhaliflerinin paranın bir kısmının hükümet ile yakın ilişkileri bulunan Kanal 7’ye aktarıldığını söylediklerini de aktardı.
Reuters: Basın özgürlüğü için soru işareti oluştu
Uluslararası haber ajansı Reuters da, konuyla ilgili haberinde, Başbakan Erdoğan’ın, yolsuzluk iddialarını yayınlayan Doğan Grubu gazeteleri ile "çatışmasını" ele aldı. Haberde, "Tartışma, AB üyeliğine aday olan bir ülkedeki basın özgürlüğü konusunda soru işaretleri doğurdu" dendi.
Times: Yeniden kapatma davası açılabilir
İngiliz The Times Gazetesi ise ilginç bir iddia ortaya attı. "Türkiye’de Yüksek Mahkeme’nin AKP ile Deniz Feneri arasındaki ilişki konusunda ön soruşturma başlattığı" belirtilen haberde, "İktidar partisinin, bir yıl içinde ikinci kez kapatılma riskiyle karşı karşıya olduğu" görüşüne yer verildi.
Almanya basını: Ak gömleğe leke düştü
Deniz Feneri skandalının patlak verdiği Almanya’da basın, mahkeme kararının ardından olaya geniş yer ayırdı. Alman gazetelerinden bazı başlıklar şöyle:
Tageszeitung (TAZ): Deniz Feneri davası, Aydın Doğan’ın Erdoğan’a karşı bir puan alması ile son buldu. Artık paraların AKP’de parti işleri için kullanıldığı tartışılmaz. Rüşvet ve yolsuzlukla mücadele için seçilen Erdoğan’ın, ak gömleğinde ilk kez leke var.
Bild: Aşağılık vurgunculara hapis. Vatandaşlarını sosyal bir dernek yardımıyla 18 milyon euro dolandırdılar. Dava kapanmış değil. Frankfurt Savcılığı, Türkiye’de medya kuruluşlarının baş deneticisi olan (RTÜK Başkanı) Zahid Akman hakkında soruşturma yürütüyor.
Die Zeit: Devlet çamurda. Başbakan Erdoğan, seçime gitse oyların yüzde 50’sini alır. Soruşturma sonucunu beklemek yerine, suçlanan parti arkadaşlarına arka çıktı. Aydın Doğan’la arasındaki mücadele, Türkiye’de gündemi değiştirdi.
Wiesbadener Kurier: Deniz Feneri, dolandırıcılık batağında battı. Dava Türkiye’de siyasi malzeme oldu, ama gerçek şu ki, Deniz Feneri insani yardım yapmak yerine suçluların self servis dükkanı gibi çalıştı. Mahkeme dolandırıcılığın ele başlarının Türkiye’de olduğunu ve derneğin sermaye oluşturulması için bir araç olarak kullanıldığını söylüyor.
Frankfurter Allgemeine: Bağış toplayıcılarına hapis cezası. Deniz Feneri yöneticilerinin yaptığı kriminal işlerin gölgesi, Ankara’ya kadar uzadı. Türkiye’nin Başbakanı, Frankfurt’taki davayla ilgili olarak siyasi baskı altına girdi. Erdoğan, bu konuda haber yayımlayan, tanınmış Türk işadamı Aydın Doğan’ın medya imparatorluğuna karşı sert bir çatışmaya girdi. Erdoğan’ın bu medya grubuna yönelik tehditleri, geçen günlerde AB tarafından eleştirildi. Çünkü basın özgürlüğü tehlikeye girebilir.