T24 - Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, 2010 yılı Türkiye Gazetecilik Başarı Ödülleri'nin kazananları arasında Odatv'yi 'En iyi internet sitesi' seçerek ödüle değer bulmuştu; ancak daha sonra aldığı kararla tören öncesi başarı ödülünü askıya aldı.
Habertürk gazetesi yazarı Umur Talu bugün (24 Mart 2011) yayımlanan yazısında TGC'nin tutmunu eleştirirken, 'Cemiyet doğru dürüst gerekçe bile söyleyemiyor, neden askıya aldığını izah için. Askıya almasının nedeni, zaten o ödülü vermesinin de sebebi!' diyor.
Ödül!
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Oda TV’ye münasip gördüğü “başarı ödülü”nü, tam ödül töreni öncesi askıya almış.
Neden vermiş, neden almış!
Kusura bakmasınlar ama, arkadaşlar epey şaşırmış!
Çünkü iki eğri birbirini doğrultmuyor!
Cemiyet doğru dürüst gerekçe bile söyleyemiyor, neden askıya aldığını izah için.
askıya almasının nedeni, zaten o ödülü vermesinin de sebebi!
***
Bazen elbet onur duyuyorum ama bazen de içim acıyor…
Bu mevzularda, meslek hayatımın en ciddi işlerinden “Hak ve Sorumluluk Bildirgesi”ne koyduğum cümlelerden alıntı yapıldıkça.
Cemiyet, ödülü askıya alırken de yine oraya atıf yapmış…
“Masumiyet karinesi” üstüne. Ama yine de ödülü vermiyor! Niye?
Çünkü daha baştan “pusulası” hatalı yahut pusulaya iyi bakmamış.
Bu ödülün bir yönetmeliği var.
3. maddede, “Hak ve Sorumluluk Bildirgesi normları”na uygunluk şartı koymuş.
Yönetim Kurulu’nun, Bildirge’ye uymadığı kanısına vardığını yarışma dışı bırakacağı da belirtiliyor.
İnternet gazeteciliğinde, “yapıt”tan değil, “yukarıdaki kurallara uygun” haber sitelerinden söz ediliyor.
***
Peki, arkasında 3 bin imza olan Bildirge’nin, gazetecilik ve ödüle çizdiği çerçeve ne? Hangi durumda, kimlere ödül verilemez (Belki kimi muğlak ama kimi çok net):
. Her tür sansür ve otosansürle mücadele etmeyene;
. Halka karşı sorumluluğunu, işverene ve kamu otoritelerine sorumluluğunun arkasına atanlara;
. Bilgi ve haber alma hakkı ile yorum ve eleştiri özgürlüklerini ne pahasına olursa olsun savunmayana;
. Çok seslilik ve farklılıklara saygısı bulunmayana;
. Kimlik, inanç ayrımcılığı yapıp ulusların, halkların, bireylerin saygınlığını tanımayana;
. Nefreti, düşmanlığı körükleyici yayın yapana;
. Başkasının kültürel değerlerini, inançları veya inançsızlığı saldırı konusu yapana;
. Her türden şiddeti haklı gösteren, özendiren, kışkırtan yayın yapana;
. Temel bilgileri tahrif edene;
. Bilgi, haber, fotoğraf, görüntü, ses, belge elde etmek için yanıltıcı yöntem kullanana; doğrudan kamu yararı olmadıkça izinsiz belge, görüntü, ses alana;
. Özel yaşamın gizliliğini ihlal edene;
. Çalıntı, iftira, hakaret, lekeleme, saptırma, manipülasyon, dayanaksız suçlama yapana;
. Bir bilgi ve haberin yayını ya da yayınlanmaması karşılığı maddi, manevi avantaj peşinde olana;
. Mesleğini propagandacılıkla karıştırana;
. Elde ettiği bilgileri yayın konusu yapmadan kendi yararına kullanana;
. Tehdit ve şantaja başvurana;
. Çalıştığı yerdeki yöneticiler dışındaki kimselerden işiyle ilgili talimat alana;
. Halkın haber alma hakkına değil, önyargılara dayanana;
. Yargı kararı kesinleşmeden sanıkları suçlu ilan edene;
. Herhangi bir kişi veya kurumun sözcüsü gibi davranıp yayın yapana.
***
Cemiyet’in “ödül” için de şart koştuğu Bildirge; kimseyi suçlamaz, suçlu ilan edemez; 13 yıl önce girişine yazdığım gibi “vicdanlara emanet”tir.
Lakin, hala bu Bildirge’ye dayanıyorsa, vicdanınız bir ödülü ya onun gazetecilik ölçülerine uygun takdir eder yahut ödül verip eli titremişse, çok net bir açıklama ve özeleştiri yapar.
Zaten kendi bildirgenizi en başta okusanız…
Yargının ve önyargının sıkça yaptığı gibi elmalarla armutları karıştırmazsınız.
Ya ödül şartnamesinden Bildirge’yi atarsınız ya da bazı adaylara Bildirge’yi atarsınız!
Hem oraya yazıp hem unutmak… sonra birden hatırlamak… biraz Felek işi!
***
Gazetecilik dışı bir faaliyetin suç olup olmaması başka, o faaliyetin ortak vicdanımızda gazetecilik sayılıp sayılmaması bambaşkadır!
Kişinin özgürlüğünden edilmesi başka, kişinin basın özgürlüğünün içine etmesi başkadır.
Kişilerin yasal haklarını savunmak başka, o haklarla basın özgürlüğünü karıştırmak başkadır.
O yüzden, aksi kanıtlanmadıkça, vicdanımızın, herkesi değil, mesela Ahmet Şık ve Nedim Şener’i “iyi” gazeteci saymaya devam etmesi ise bir başkadır!..
Not: Galiba TGC bir heyet kurarak “Bildirge”de tadilat düşüncesinde. Tabii yeni şartlar dahilinde “reform” iyi olur! Ancak şöyle bir sorun var:
Tadilat heyeti, önceki Bildirge’ye uymuş meslektaşlar mı olacak; yoksa Bildirge’yi mi araziye uyduracak!