Gündem

TGC: Cumhuriyet davasında yalnızca yedi gazetecinin tahliye edilmesi basın özgürlüğü açısından kabul edilemez

"Basın ve ifade özgürlüğü demokrasinin ön koşuludur"

29 Temmuz 2017 13:53

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Yönetim Kurulu "Terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına ve anayasal düzene karşı suç işlemek" iddiasıyla tutuklanan ve tutuksuz yargılanan Cumhuriyet yönetici, yazar, muhabir ve avukatları hakkındaki davanın ilk duruşmasında verilen ara kararla ilgili açıklama yaptı. Cumhuriyet Gazetesi Davası'nda tutuklu bulunan gazetecilerden yalnızca yedisinin tahliye edilmesinin basın özgürlüğü açısından kabul edilemez olduğuna dikkat çeken TGC, "Kadri Gürsel, Murat Sabuncu, Ahmet Şık ve Akın Atalay'ın hala tutuklu olması meslektaşlarımızın basın özgürlüğü, düşünceyi ifade özgürlüğü açısından kabul edilemez bir durumdur" dedi.

Yönetim Kurulu yaptığı açıklamada şunları söyledi: 

"Cumhuriyet Gazetesi Davası'nda yargılanan tutuklu meslektaşlarımızdan Güray Öz, Musa Kart, Bülent Utku, Hakan Kara, Önder Çelik, Kemal Güngör ve Turhan Günay'ın serbest kalmasını adaletin yerine gelmesi açısından saygı ve memnuniyetle karşılıyoruz. Ancak Kadri Gürsel, Murat Sabuncu, Ahmet Şık ve Akın Atalay'ın hala tutuklu olması meslektaşlarımızın basın özgürlüğü, düşünceyi ifade özgürlüğü açısından kabul edilemez bir durumdur. Basın ve düşünceyi ifade özgürlüğü demokrasinin ön koşuludur.

Sıkça yinelediğimiz gibi ülkede 150'yi aşkın gazetecinin tutuklu ve hükümlü olarak toplumdan uzak tutulması, mesleklerini yapamamaları insan hakları ihlali oluşturmaya başlamıştır. Mesleklerini yapamayan ve toplumdan tecrit edilen bu gazetecilerin özgürlüklerine kavuşmaları, Türkiye'de demokrasinin yeşermesi ve toplum barışının sağlanması açısından önemli bir adım olacaktır.
Ayrıca tutuklular arasında sağlık sorunları olan meslektaşlarımızın temel insan hak ve özgürlükleri içinde yer alan doktora ve hastaneye ulaşma haklarının da ertelendiğine dair ciddi şikayet ve duyumlar alıyoruz.

Meslektaşlarımızın sağlık sorunları için doktora ve hastaneye ulaşma haklarının engellenmesinin, bu sürecin yavaşlatılmasının bir insan hakkı ihlali olduğunu, tüm cezaevi yetkililerine, sağlık birimlerine hatırlatıyoruz."