Ahmet Küçük
[email protected]
www.twitter.com/kucukxahmet
Galatasaray Başkanı Ünal Aysal, Şampiyonlar Ligi kuraları çekildiğinde “Bu gruptan çıkarsak bizim için büyük bir başarı olur” demişti.
Yaklaşık bir buçuk sene önce geldiği başkanlık görevinde, ilk olarak takımı Fatih Terim’e emanet etmiş ve sonrasında da 100 milyonlarca lira harcayarak, Galatasaray taraftarlarının yıllardır istediği, beklediği bir takım kurmuştu.
İlk sene gelen şampiyonluğun ardından hedef daha da büyümüştü. Artık, Galatasaray Şampiyonlar Ligi’nde yarışacaktı. Takviyeler yapıldı, vaatler verildi ve hasret kalınan başarılar için umut aşılandı.
Ancak Şampiyonlar Ligi başladığında istenilenler gerçekleşmiyordu. Önce deplasmanda 1-0’lık Manchester mağlubiyeti ve sonra TT Arena’da Braga hezimetini yaşayan Galatasaray, uzun yıllardır uzak kaldığı arenada ilk galibiyetini Cluj karşısında almıştı. Mağlubiyetler sonrasında ümitler tekrar yeşermişti. Fakat uzun süre konuşulacak olan TT Arena’nın çamuru, Galatasaray'ı beklenmedik bir beraberliğe itmişti Cluj karşısında. 6 haftalık maratonun 4 haftasını 4 puanla geçen Galatasaray, gruptan çıkmak için son iki maçını kazanması gerekiyordu.
Önce TT Arena’da Manchester, sonra Portekiz’de Braga’yı deviren sarı kırmızılılar, hem gruplardan çıkmayı başarmış, hem de sezon başında konulan hedeflere ulaşmıştı.
Önce Schalke 04
Aslında hedefine ulaşan Galatasaray'a, “elensek bile biz istediğimizi aldık” düşüncesiyle devam ettiği Avrupa arenasında, Almanya’nın Schalke 04 ekibi çıktı kurada. Schalke’nin Almanya’daki kötü gidişi Galatasaraylı taraftarlar arasında “kolay kura” düşüncesine sevk etse de, ilk maçta alınan 1-1’lik beraberlik moralleri bozmuştu. Ama bunun bir de Almanya’sı vardı. Gurbetçi taraftarların desteğini alan sarı kırmızılılar, muhteşem bir futbolla rakibini 3-2 yenerek adını 12 yıl sonra çeyrek finale yazdırmıştı.
Ve eski dost Real Madrid
Galatasaray beklentilerin de üzerine çıkmış, yıllar sonra katıldığı Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek finale kalmıştı. Artık “finale gider miyiz” sorusu sorulmaya, akılların bir köşesinde soru işareti olarak belirmeye başlamıştı.
Son 8’de herkes “kim gelsin” hesapları yaparken, eski dost Real Madrid çıktı kuradan. 12 yıl önce, Galatasaray’ın Avrupa Süper Kupası’nı kazanmasının ertesi yılında, yine bir Şampiyonlar Ligi çeyrek finalinde Real Madrid çıkmıştı Galatasaray’ın karşısına. Önce o zamanlar Ali Sami Yen Stadı’nda Galatasaray’ın aldığı 3-2’lik galibiyet yine yarı final umutlarını artırmasına rağmen, Barnebau’daki 3-0’lık yenilgi tüm düşleri uçurmuştu.
Ve aradan geçen 12 yıl sonra yine, fakat bambaşka bir Real Madrid, bambaşka bir Galatasaray’la karşılaşacaktı. Bir tarafta yıldızlar karması, dünyanın en büyük ikinci kulübü, bir tarafta zaten istediğini almış, başarıya aç, yürekli bir takım…
Evet. Herkesin aklında bir “acaba” vardı. Ve yine herkes “final oynayabilir miyiz” düşüncesindeydi. Hatta maça günler kala “Madrid’i elersek kupa bizim” yorumlar dahi yapılmaya başlanmıştı. Ama İspanyolların devleri Galatasaraylıları rüyadan çabuk uyandırmıştı. Galatasaray, hakem kurbanı olurken, şanssızlıklar da yakasına yapışmıştı âdeta. 3-0 gibi bir skoru çevirmek kolay değildi, hele ki rakibin Real Madridse…
“Bunun bir de Arenası var” naraları atılmaya başlandı hemen Türkiye’den. Ama bu sefer daha sakin, daha telaşsız ve daha kendini bilerek… “Düşler Arenası”nda rüyaya yer yoktu. Ve rüya artık bitmişti. Ama “neden olmasın” ümidi, geçmişte kazanılan zaferler yine bir ümitti Galatasaray için…
***
İşte beklenen gün, belki de bir zafer gecesi olacaktı… Ama daha maçın başında Ronaldo bir kibrit ateşi gibi taraftarın içinde yanan umutları söndürdü.
İlk yarı karşılıklı ufak karşılıklı ataklarla geçti. Galatasaray’ın ümidi, Madrid’inse kaybedecek fazladan enerjisi yoktu. Ama ikinci yarı işler değişti. Daha ikinci yarı düdüğünün çalmasından 12 dakika sonra Eboue topu 90’a taktı!.. Eskiden olsa, TT Arena'da yani Sami Yen'de meşalelerle yanmaya başlamıştı bile…
Taraftar yeniden, yine umutlarını canlandırdı. Destek arttı. Televizyonun başındakiler, kumandaları eline alıp sesi biraz daha açtı. 70’te bir gol daha, Sneijder bu sefer. Tam “2-1 oldu” demeye kalmadı Drogba attı 3-1 oldu. Herkes, Galatasaraylı olmayanlar bile “bu sefer oluyor işte” demeye başladı. Madrid şaşkın, Galatasaray alev alev; Madrid korkulu, Galatasaray akın akın…
Neden? Bu sorunun cevabı yine akıllara düştü. Neden?
Ama olmayınca olmuyor.
Son dakikada yine Ronaldo 3-2 yapsa da skoru, kaybeden memnun, kazanan memnundu.
Galatasaray elense de, sene başında Ünal Aysal’ın hedefini kat be kat aşmış, yıllardır özlemi duyulan zaferler tekrar yaşanmaya başlamıştı. Galatasaray’ın “kaybettiğinde değil”, vazgeçmediği için yaşattığı sevinçler sürecek. Bu ışık var. Karanlık günler bitti…
Kazansan da kaybetsen de tebrikler Galatasaray, böyle bir mutluluğu yaşattığın için.
Hep var ol, hep ol…